Kelimeler arşivi içinde; sonunda "dene" olan, toplam 31 adet kelime bulunmaktadır. Sonu dene ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında dene olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde dene olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
ABASSÖĞODENE
ERKENDENE, HAYVADENE, GÜRPÜDENE, GÜCÜKDENE, ENGİŞDENE, CEGİSDENE
YENİDENE, KARADENE, AYVADENE, EREZDENE
MERDENE, KEDDENE, BÖTDENE, GÖMDENE, GERDENE, KESDENE, REZDENE, EMEDENE, YEĞDENE, DENDENE, ZERDENE
BEDENE, KEDENE, AKDENE, GEDENE, ÇEDENE, BİDENE, BÖDENE, CEDENE
DENE
Tane: Bahçeye beş dene kuzu girdi. Tahıl. Kabuğu dövülerek soyulmuş buğday, aşlık. Tane. Tane, adet. Buğday ve benzerleri mahsulün tanesi. Defa. Dokuma tezgâhında çalışan kadınlara armağan olarak gönderilen kuruyemiş ve şekerleme. (Yenikent Aksaray Niğde). Tane, habbe.
GÜCÜKDENE
Lâbada, pazı.
BÖTDENE
Toprak testi.
YENİDENE
Yine, bir daha.
ABASSÖĞODENE
Korku, kuşku, coşku bildiren ünlem.
ERKENDENE
Erken.
ENGİŞDENE
Yüksük.
EREZDENE
Yemeklere koku vermek için katılan bir çeşit ot.
AYVADENE
Yaban nanesi yaprağına benzer yapraklı, sarı acı çiçekli, ilâç olarak kullanılan bir yabani ot.
MERDENE
Merdane. Yufka açmakta kullanılan ağaç araç, oklava. (Kırçiçeği Susuz Kars). Kaba yufka açmakta kullanılan orta kısmı kalın, uçları ince oklava. (Erzurum).
HAYVADENE
Beyaz renkli, güzel kokulu bir çeşit ot.
GÖMDENE
Döveni boyunduruğa bağlayan ağaç.
GÜRPÜDENE
Birdenbire.
CEGİSDENE
Yüksük.
KARADENE
Burçak, fiğ, mercimek, nohut ve benzerleri tahıl.
KEDDENE
Dövene ya da arabaya koşulan hayvanların boyunlarına geçirilen keçe ya da deri halka.
Bu bölümde tanımı içerisinde DENE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKILCILIK
Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.
ARDİYE
Evlerde kullanılmayan, saklanması gereken eşyaların konulduğu bölüm. Böyle bir yerde saklanılan eşya için ödenen ücret. Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer, depo.
AYGIT
Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz. Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu. Birkaç aletin uygun bir biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli deneylerin yapılmasına yarayan takım.
AYLIK
Birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş. Bir ay içinde olan. Bir ay için. Ayda bir kez yapılmış olan veya çıkan. Belirli aydan beri var olan. Bir ay süren, mahiye.
ALINDILI
Postaya ek ücret ödenerek alındı karşılığında verilen ve alıcısına ulaştırılması üstlenilmiş olan (mektup, paket vb.), taahhütlü.
ALTYAPI
Bir yerleşim yeri veya bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik vb. tesisatın tümü. Toplumun ekonomik yapısını oluşturan ve insan bilincinden bağımsız olarak biçimlenen üretim ilişkilerinin hepsi, enfrastrüktür, üstyapı karşıtı. Bireyin edindiği bilgi ve deneyim.
AMORTİ
Birden ödenerek faizinin işlemesine son verilen tahvil. Piyangoda bilet değeri kadar kazanılan ikramiye.
AMPİRİST
Deneyci.
ATASÖZÜ
Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, deme, mesel, sav, darbımesel.
AYARCI
Esnafın kullandığı ölçü aletlerini denetleyen görevli.
AKTARIM
Aktarma işi, nakil. Psikoterapide hastanın terapiste ruhsal yapısı üzerinde etkili olmuş deneyim ve ilişkilerini aktarması.
AMPİRİZM
Deneycilik.
AYLIKLI
Aylık alan (kimse), maaşlı. Karşılığı aylıkla ödenen.
ASKLI
Sporları ask denen torbalar içinde oluşan (mantar).
AZALTMAK
Az denecek bir miktara indirmek. Eskisinden az bir duruma getirmek. Etkisini yitirmesine sebep olmak, hafifletmek.
AZALMAK
Az denecek bir miktara inmek. Etkisini yitirmek, hafiflemek. Eskisinden az bir duruma gelmek.
AİDAT
Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti. Bir hizmet karşılığı sürekli ve düzenli ödenen para. Kesenek.
ANAÇ
Şefkatli, anne gibi davranan. Yemiş verecek durumdaki ağaç. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. Kurnaz. Başına buyruk. İri, kart. Deneyimli, bilgili.
AĞILLANMAK
Toplanıp bir arada durmak. Çevresinde ağıl denen hale oluşmak, halelenmek.
AMPİRİK
Görgül. Deneysel.