Kelimeler arşivi içinde; sonunda "alta" olan, toplam 16 adet kelime bulunmaktadır. Sonu alta ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında alta olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde alta olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
DELİBALTA, ESKİBALTA, KALEBALTA, SARIBALTA
KAPIALTA, SAĞBALTA, TAŞBALTA
BALTA, SALTA, ÇALTA, DALTA, HALTA, MALTA, PALTA, VALTA
ALTA
ALTA
Sürüye katılmayan zayıf, hasta hayvan.
ÇALTA
Ankara ilinde, Çeltikçi bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
BALTA
Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç.
PALTA
Balta, nacak. Dört beş yaşındaki erkek koyun. Değirmen taşının dönmesini sağlayan demir mil. Büyük koç. Balta. Un değirmenlerinde üst taşı döndürmeğe yarayan düzen. (Körküler Yalvaç Isparta). Çırçır makinelerinde pamuk kozasının sert kısmını ezen düzen. (Yenikent Aksaray Niğde).
SAĞBALTA
Düzgün ağaç yontmak için kullanılan balta.
DELİBALTA
Acımasız, gaddar, zalim kişi. Jandarma. Uzun, sulu ve çok tatlı, pekmezi yapılan bir çeşit armut.
ESKİBALTA
Bingöl şehrinde, Yedisu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
TAŞBALTA
Siirt ilinde, Aydınlar ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
SALTA
Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması. Gergin duran bir halatı biraz koyuverme işi. Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket.
HALTA
Kıravat. Geniş, bol. Şalvar. Çarık ya da ayakkabı yamalığı. Köpek tasması. Tasma.
MALTA
Kötü kadın. Şanlıurfa kenti, Viranşehir belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
KALEBALTA
Aksaray şehri, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
VALTA
Bataklık, sazlık. Karışık ot. Biçilmiş buğday.
KAPIALTA
Polis ve jandarma karakolu.
SARIBALTA
Diyarbakır şehri, Yoğun nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Tunceli kenti, Akçapınar nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
DALTA
Marangozların kullandığı düz kalem. Yağmur, güneş ve rüzgârın etki yapamadığı gizli, kuytu yer, kenar, saklanılacak yer, ağaç, bina gölgesi, gölge.
Bu bölümde tanımı içerisinde ALTA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BALTALAMAK
Balta ile kesmek. Bir işi veya durumu bilinçli ve kasıtlı olarak bozup zarara yol açan davranışta bulunmak, sabote etmek.
ÇELMELEMEK
Çelme takmak. Bir işi baltalamak. Bir iş ya da kimseyi engellemek.
BÜKEN
Oynak kemikleri arasındaki açıları daraltan kasların genel adı, açan karşıtı.
ALTAYİSTİK
Altay grubuna giren Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Korelilerin dil, edebiyat, kültür ve tarihleriyle uğraşan bilim dalı.
BARATA
Bilim doktorları ile kardinallerin giydikleri dört köşe külah veya başlık. Osmanlı sarayında genellikle bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydikleri, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık.
ALTAYİST
Altayistik ile uğraşan kimse.
ALTAYCA
Altay Türkçesi. Bu Türkçeyle yazılmış olan. Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Kore ve Japon dillerinin kendisinden türediği varsayılan ana dil.
BEŞİK
Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir tür küçük karyola. Yüzüstü yatışta, geriye bükülü ayak bileklerini ellerle kavrayarak karın üzerinde baş ve ayak yönünde sallanma. Bir şeyin doğup geliştiği yer. Ambalajlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan parça veya parçaların tümü.
BALTALI
Baltası olan. Baltacı.
BALTACIK
Küçük el baltası. Değirmen taşının ortasında bulunan haç biçimindeki alet.
BALTALAMA
Baltalamak işi. Bilinçli ve kasıtlı olarak bir işi veya bir durumu bozarak zarara yol açan harekette bulunma, sabotaj, sabote.
DALKAVUK
Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı. Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse.
ÇELMELENMEK
Çelme takılmak. Bir iş veya kimse engellenmek, baltalanmak.
BÜZGÜ
Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım.
ÇARPMAK
Hızla değmek, vurmak. El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek. Etkisiyle birdenbire hasta etmek. Kalp, hızlı hızlı vurmak. Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak. Kurnazlıkla ele geçirmek. Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek. Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak.
ÇULLANMAK
Alta almak için birinin üzerine abanmak. Birine beklemediği bir anda saldırmak. Birini bezdirecek, bıktıracak kadar üzerine gitmek.
ÇARPAN
Bir çarpma işleminde çarpılan sayının kaç kez tekrarlanacağını gösteren sayı, çoğaltan.
BALTALAYICI
Baltalama işini yapan (kimse), sabotajcı.
AĞIR
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.
BALTACI
Balta yapan ya da satan kimse. Yangın söndürme kuruluşlarında balta kullanan er, baltalı. Önceleri sefer sırasında çalılık ve ormanlık yerleri temizlemek, yol açmak, çadırları kurup kaldırmak, yükleri bindirip indirmekle, sonraları kızlar ağasına bağlı olarak sarayı korumak ve sarayın dış hizmetlerini yapmakla görevli kimse, baltalı. Odun kırıcı.