Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ahı" olan, toplam 17 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ahı ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında ahı olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ahı olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
YOZGADDAHI, DEDEKÜLAHI
CAKCAHI
ZÜLAHI, BAYAHI, BIRAHI, SORAHI, SONAHI, SAMAHI
IRAHI, ARAHI
FAHI, TAHI, YAHI, DAHI, ZAHI
AHI
AHI
Zehir. Oysa ki: Ahı ben sana gitme demiştim. Oh olsun anlamında kullanılır: Ahı iyi oldu, sen misin söz dinlemiyen. Bir ünlem.
FAHI
Hoca, imam. Fakih.
TAHI
Kez. Takı, düğün ve nişan hediyesi.
DEDEKÜLAHI
Yağ ve şerbet süzmeğe yarayan bakır telli süzgeç .(Bursa).
YAHI
Kırık, çıkık, ağrılı eklem üstüne yapıştırılan bez, yakı.
ARAHI
İçki, rakı.
SONAHI
Sonraki, karşılığı sorahı.
BAYAHI
Biraz önceki. Deminki, az önceki: Bu herif bâyâhı herif deel mi?.
SORAHI
Sonraki, karşılığı sonahı.
DAHI
Daha anlamında kullanılır. Düğünde gelen hediye. Takı, düğünde gelin ve damada verilen hediye.
SAMAHI
Aptal, bön.
YOZGADDAHI
Yozgat'taki.
IRAHI
Rakı.
BIRAHI
Gelinin kardeşine kapıda verilen para.
ZÜLAHI
Küçük testi.
CAKCAHI
Değirmende buğdayın bittiğini haber veren bir aygıt.
Bu bölümde tanımı içerisinde AHI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BOZA
Arpa, darı, mısır, buğday vb. tahılların hamurunun ekşitilmesiyle yapılmış olan koyuca, tatlı veya mayhoş içecek.
CERRAHLIK
Cerrah olma durumu. Cerrahın mesleği. Cerrahı ilgilendiren, cerrah gerektiren.
BADAS
Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü.
BAŞMAKLIK
Camide ayakkabı konulan yer. Padişahın anne, kız kardeş, kız ve hasekilerine bağlanan ödenek, has.
ÇALKAMAK
Çalkalamak. Tahıl elemek.
BÖCELENMEK
Tahıl böceklenmek.
ALİ
Yüce, yüksek. "Kurnazca ve haince düzen" anlamında Ali Cengiz oyunu, "çok zorba" anlamında Ali kıran baş kesen, "bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek" anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz.
AHIRLAMAK
Hayvan ahırda uzun süre kalıp hamlaşmak.
BALİSTİK
Ateşli silahlarda barut gazının basıncı ile fırlayıp hedefe varıncaya kadar merminin havadaki hareketini inceleyen bilim. Mermi çekirdeği üzerindeki fiziksel değişimleri inceleyerek merminin çıktığı silahın tanımlanmasını sağlayan işlem.
AMBAR
Genellikle tahıl saklanan yer. Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 santimetre olan küp ölçek. Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge. Geminin yük koymaya ayrılmış yeri. Yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer. Eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık.
ÇALKAR
Tahıl tanesini yabancı nesnelerden seçmeye veya tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan döner kalburlu araç, çalkağı, çalkak.
AHIRLAMA
Ahırlamak işi.
ALAZA
Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb.
BARBUNYA
Barbunyagillerden, kırmızı pullu, beyaz etli, kemikli bir balık, barbun (Mullus barbahıs). Taneleri yuvarlak, oval veya yassı, kırmızı benekli, bir tür fasulye.
AÇMAZ
Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.
CAMBAZ
Yerde ve tel, at, bisiklet, ip vb. üzerinde dengeye dayanan, tehlikeli, heyecan verici gösteriler yapan kimse, akrobat. Osmanlı Devleti'nde atlı olan ve savaşlarda padişahın önünde düşmana karşı ilk saldırıya geçen birlik. Kurnaz, hileci, hilekâr. Usta, becerikli kimse. At alıp satan veya yetiştiren kimse.
ÇALKALAMAK
Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak. İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak. Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek. Vücudun göbek, kalça vb. yerini sürekli oynatmak. Sağlığının bozulmasına yol açmak. Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek. Kuluçka yumurtalarını çevirmek.
ÇEÇ
Tahıl yığını. Tahıl elenen kalbur.
ÇEKİMLEMEK
Bir cisim genel çekim yasasına göre başka bir cismi çekmek. Bir fiili zaman, kip ve kişilere, bir ismi ise çokluk, şahıs, iyelik ve durum eklerine göre biçimlendirmek.
ÇEVRİNTİ
Bir şeyin kendi ekseni çevresinde sürekli dönmesi. Çeşitli tahıl karışığı.