YERDE ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "yerde" olan, toplam 15 adet kelime bulunmaktadır. yerde ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu yerde ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde yerde olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

YERDEBRENMESİ, YERDEĞİŞİRLİK, YERDEPRENMESİ, YERDEPREŞMESİ

12 harfli kelimeler

YERDEŞMEZLİK

11 harfli kelimeler

YERDEĞİŞİMİ

10 harfli kelimeler

YERDEGEZEN, YERDEĞİŞİM

9 harfli kelimeler

YERDEŞLER

8 harfli kelimeler

YERDEKÇİ, YERDELEN, YERDEŞİM

7 harfli kelimeler

YERDEKİ

6 harfli kelimeler

YERDEŞ

5 harfli kelimeler

YERDE

Bazı kelimelerin anlamları

YERDE

Bir yumrukoyuncusunun, yediği yumruk sonucu, ayaklarından başka vücudunun herhangi bir yeri ile yere değmesi, ayakta bitik duruma gelmesi, iplere asılı kalması, yumruklaşma alanı dışına çıkması ya da düşmesi hali.

YERDELEN

Adana şehri, Doğankent bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

YERDEPRENMESİ

Deprem.

YERDEĞİŞİMİ

Vezir, beylerbeyi, sancakbeyi ve vilayet kadıları ile bütün timar ve zeamet sahiplerinin atanmaları ve yer değiştirmeleri işlemi. Sefere katılmama ya da ölüm nedeniyle boş kalan timar ve zeametlerin başkalarına verilmesi işlemi.

YERDEŞMEZLİK

Bir rastlantılı örneklemede yerinde bulunamayan ya da başka nedenlerle görüşülmeyen örneklerin yerine bir başkasının konamaması durumu.

YERDEPREŞMESİ

Deprem.

YERDEĞİŞİRLİK

Bir bilgisayarın donanım yapısında ve işletim dizgesinde yerdeğişir izlencelere olanak veren özellik.

YERDEŞLER

Bir öğenin öğecik numarası özdeş, kütle numaraları değişik ikizleri. Bir öğenin yerdeş öğeciklerinin kimyasal özellikleri birdir, yalnızca kütle ile ilgili özelliklerin de değişiklikler vardır, çünkü yerdeşlerin çekirdeklerindeki ılıncık sayıları değişiktir.

YERDEĞİŞİM

Bir özdeğin, konumunu belirleyen sayıların değişimi ile yeni bir konuma geçişi. Aralıklı ölçeğin taşıdığı özelliklerden biri olan ve aşağıdaki sayıltıyı uygulama olanağı veren kural : "a ve b gerçek sayılarsa, a+b = b+a ve ab=ba'dır.".

YERDEBRENMESİ

Deprem.

YERDEKÇİ

Yardımcı.

YERDEKİ

Koltuk altında çıkan şişkinlik, hıyarcık.

YERDEŞ

İldeş, hemşeri. Öğecik sayıları (Z) eş, çekinsel kütleleri değişik çekinlerden her biri. Atom sayıları eş, çekirdek kütleri değişik çekirdeklerin her biri. Hemşeri.

YERDEŞİM

Aralıklı ölçeğin taşıdığı özelliklerden biri olan ve aşağıdaki sayıntıyı uygulama olanağı veren kural: "a=b ve a+c=d ise b + c=d'dir. Yine a=b ve ac=d ise bc=d'dir. ".

YERDEGEZEN

Yılan.

  -   -   -  

Anlamında YERDE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde YERDE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AĞABABA

Dede, ata. Bir yerde, bir topluluk içinde etkili olan, sözü geçen, ileri gelen (kimse). Sanı "ağa" olan babaya çocuğunun sesleniş sözü.

ATLAMAK

Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak. Yanılmak, aldanmak. Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek bir biçimde kendini bırakmak. İnmek. Okuma, yazı yazma, sayı sayma vb. işlerde bazı bölümleri üstünkörü geçmek. Basında haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek. Bir işe sonucunu düşünmeden hemen girişmek. Binmek. Sınıfı okumadan geçmek.

AĞIŞ

Ağma işi. Su buharının ve başka gazların yerden havaya doğru çıkışı, yağış karşıtı.

AKAÇLAMAK

Bir yerde birikmiş suları akıtmak. Bataklıkları akaç yoluyla kurutmak.

ARDİYE

Evlerde kullanılmayan, saklanması gereken eşyaların konulduğu bölüm. Böyle bir yerde saklanılan eşya için ödenen ücret. Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer, depo.

ARGO

Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği söz veya deyim. Serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim.

ATLAMA

Atlamak işi. Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılmış olan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma. Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı.

ANAEROBİK

Oksijensiz yerde yaşayabilen, yetişebilen.

ALÇAK

Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı. Kısa (boy). Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain. Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer).

ALIKOYMAK

Bir süre için bir yerde tutmak. Ayırıp saklamak. Mâni olmak, engel olmak. Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak. Yoksun bırakmak.

ATILMAK

Atma işine konu olmak. Bir yerden, görevden veya işten uzaklaştırılmak. Patlatılmak. Saldırmak, hücum etmek. Başlamak. Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak. Bir işe girişmek.

AKSAK

Aksayan, hafifçe topallayan. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen. Türk müziğinde kıvrak bir usul. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize.

AŞAĞI

Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı. Bayağı, adi. Niteliği düşük, kötü. Daha küçük, daha az. Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri. Değeri daha az. Aşağıya, yere doğru. Bir yere göre daha alçak yerde bulunan.

ADIMLAMAK

Adımla ölçmek. Bir yerde ileri geri gezinmek.

AHALİ

Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk, halk. Bir yerde toplanan kalabalık.

ALMAK

Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.

AKŞAMLAMAK

Bütün günü bir yerde veya bir işte geçirerek akşama erişmek, akşamı bulmak. Ay dolunay durumundan sonra geç doğmak. Akşamı bir yerde geçirmek.

AKAÇ

Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. Yer altı su oluğu. Kanal, ark, su yolu.

AKTARMAK

Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.

AKMAK

Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek. Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak. Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak. Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak. Boya birbirine karışmak. Art arda ve toplu olarak gitmek. Karışmak, katılmak. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak. Sıvı maddeler aşağıya yönelmek. Zaman çabuk geçmek. Sürüp gitmek.