Sonu VERE ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "vere" olan, toplam 21 adet kelime bulunmaktadır. Sonu vere ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında vere olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde vere olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

8 harfli kelimeler

DALAVERE, MUHAVERE, MÜŞAVERE, DELEVERE, MÜŞEVERE

7 harfli kelimeler

ALAVERE, ALEVERE, HEYVERE

6 harfli kelimeler

SEVERE, MEVERE, KÜVERE, GÜVERE, GEVERE, TEVERE, ELVERE, DÖVERE, DEVERE

5 harfli kelimeler

ÜVERE, OVERE, EVERE

4 harfli kelimeler

VERE

Bazı kelimelerin anlamları

VERE

Bir kalenin veya tahkim edilmiş bir yerin teslimi.

GEVERE

Saban oku ile saban tabanını birbirine bağlayan çivi.

MÜŞEVERE

Müşavere.

DALAVERE

Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun.

ALAVERE

Bir şeyin elden ele geçmesi. Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele. Kargaşalık. Bir şeyi elden ele vererek aktarma.

ELVERE

Mümkün ki, olur ki, belki.

HEYVERE

Kötü, çirkin kimse: Ola boyun bize bir adam gelmişdi éle heyvere bir adamıydı ki. İri, kaba.

SEVERE

Göğüs kafesi.

MÜŞAVERE

Danışma, danış.

MEVERE

Dokuma tezgâhında, ipliklerin kaymasını sağlayan yuvarlak ağaç.

TEVERE

Değirmende üstteki taşı döndürmeye yarayan demir.

KÜVERE

Çamurdan yapılmış tahıl ambarı.

GÜVERE

Büyük su tulumu.

MUHAVERE

İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılmış olan konuşma.

ALEVERE

Alışveriş, alım satım, ticaret, ilgi.

DELEVERE

Hile, gizli oyun.

  -   -   -  

Anlamında VERE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde VERE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AĞBENEK

Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar. Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

AKARCA

Küçük akarsu. Sürekli işleyen çıban, fistül. Kaplıca. Kemik veremi.

ABORDA

Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması.

AFERİST

Dalavereci.

AKASMA

Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba).

AHİRET

Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya.

AÇMAZ

Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.

AKKARINCA

Düz kanatlılardan, sıcak veya ılıman ülkelerde yaşayan, bitkilere çok zarar veren bir böcek cinsi, termit, divik (Termes).

AHİT

Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant. Devir, zaman. Antlaşma.

AĞAÇ

Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

AFYONLAMAK

Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak. Birini telkin yoluyla doğru düşünmesini önleyerek zararlı bir yola sürüklemek.

AKÜMÜLATÖR

Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depolayan, istenildiğinde bunu elektrik enerjisi olarak veren cihaz, akımtoplar, akü.

AĞIR

Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.

AĞIRCANLI

Çok yavaş iş yapan, çevik olmayan. Varlığı sıkıntı veren, sevimsiz. Tembel. Gebe (kadın).

ALACAK

Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı. Alınması gerekli şey.

ACIKLI

Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun. Acı görmüş, yaslı, kederli.

ABONE

Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).

AĞAÇKESEN

Zar kanatlılardan, kurtçukları en çok gül fidanları üzerinde yaşayarak yapraklara zarar veren, kara renkli bir böcek (Hylotoma).

AKSEDİR

Kaplaması mobilyacılıkta kullanılan, açık kahverengi öz odunlu olan bir ağaç (Thuya occidentalist).