Kelimeler arşivi içinde; sonunda "tuy" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu tuy ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında tuy olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde tuy olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
TUY
Tüy. Dut. Eski türkçe tü / tüg: tüy; kıl.
KÜÇÜKTUY
Erzurum ilinde, Pasinler ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
Bu bölümde tanımı içerisinde TUY geçen kelimeler listesi verilmiştir.
TENEKELEMEK
Teneke kutuya doldurmak.
VEHMETMEK
Yersiz korkuya, kuşkuya düşmek, kuruntuya kapılmak, evhamlanmak.
KUTULAMAK
Kutuya yerleştirmek, kutuya koymak.
KESEK
Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça. Tezek. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
EVHAMLANMAK
Kuruntu duymak, kuruntuya kapılmak.
EŞYÖNELİM
Cisimlerde, fiziksel ve kimyasal özelliklerin doğrultuya bağlı olmaması.
DURULAMAH
Çamaşır ya da bir kabı yıkadıktan sonra temiz sudan geçirmek. Bir sıvının içindeki tortuyu süzmek.
EŞYÖNSÜZ
Özellikleri, içindeki doğrultuya göre değişen (ortam). Değişik yönlerde değişik özellikler gösteren.
ÇENTİCİ
Hastanın şişip sızlayan yerini, bıçağın ağzıyla yontuyormuş gibi yavaş yavaş vurarak iyileştirmeye çalışan kimse: Eli sebeplidir ocaktan çenticidir o.
YUTKUNMAK
Tükürüğü yutmak veya bir şey yutuyormuş gibi gırtlağı hareket ettirmek. Bir şeyi söylemekle söylememek arasında duraksamak. Bir şeyin yokluğunu kendine yedirememek, kabullenememek.
PAKET
İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne. Kâğıda sarılarak veya bir kutuya konularak satışa hazır duruma getirilmiş, belli bir miktarda olan (yiyecek, ilaç vb.). Dolu (toplu taşım aracı).
KURUNTUCU
Sürekli kuruntuya kapılan (kimse), işkilli, vesveseci, müvesvis.
PAKETLEMEK
Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak, kutuya koyarak bağlamak. Birini baştan savmak, atlatmak. Yakalamak, ele geçirmek, derdest etmek.
TEVEHHÜM
Kuruntuya düşme.
DOĞRULTMAN
Bir nokta veya bir çizginin hareketine yön vererek bu hareketi yöneten şey. Çizgi oluşturan noktanın veya yüzey oluşturan çizginin yönelmesi gereken doğrultuyu gösteren çizgi veya düzlem.
İHAM
Kuruntuya düşürme. İki anlamı olan bir sözün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması ve anlamı güçlendirmesi sanatı.
TERHİN
Rehin olarak bırakma, rehine koyma, tutuya koyma.
RAMPA
Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü. Bir geminin bir başka gemiye, dubaya, iskeleye veya sala değecek biçimde yanaşması. Özellikle istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek veya boşaltmak için yapılan, ambarın önünde bulunan set. İki ağacı veya takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk. Bir vagonu raya sokmak veya raydan çıkarmak için kullanılan araç. Füzelerin havaya fırlatılmak için üstüne yerleştirildikleri eğik destek.
GEZLEMEK
Bir yeri ölçmek. Bir hedefi vurmak için silaha gerekli doğrultuyu vermek, nişan almak. Okun gezini kirişe yerleştirmek.
MEVHUM
Gerçekte olmayıp var sanılan, var diye düşünülen, kuruntuya dayanan.