Kelimeler arşivi içinde; sonunda "nal" olan, toplam 101 adet kelime bulunmaktadır. Sonu nal ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında nal olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde nal olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
SEREBELLOSPİNAL
İNTRAABDOMİNAL, REKTOABDOMİNAL, TRANSABDOMİNAL
ENTERNASYONAL, SEREBROSPİNAL, ÜRETRAVAJİNAL
JEOSENKLİNAL, APOKAROTENAL, PULMONORENAL, REKTOVAJİNAL, TRANSİSYONAL, TRANSVAJİNAL, VULVOVAJİNAL
HEKZAGONAL, İNTESTİNAL, KORDOTONAL, MONOKLONAL, POLİKLONAL, TRİKOMONAL
DİYAGONAL, DÖMİFİNAL, FENOMENAL, ABDOMİNAL, ANTİTONAL, ATARKANAL, BİNOMİNAL, EKSTERNAL, METİYONAL, NOKTURNAL
KARDİNAL, MARJİNAL, ORİJİNAL, TERMİNAL, HORMONAL, İNTERNAL, MATERNAL, PRERENAL, PROPENAL, SARGINAL, TRİGONAL, VERMİNAL
DÖRTNAL, NOMİNAL, AKSONAL, BUDUNAL, DAMANAL, DİURNAL, ERGİNAL, ERSUNAL, HİMENAL, ÖZKINAL, PREANAL, RETİNAL, RUMİNAL, SEMİNAL, TEKİNAL
ATONAL, AZONAL, BİENAL, JURNAL, PIRNAL, AKINAL, CAYNAL, COYNAL, ERÜNAL, GARNAL, KARNAL, ÖVÜNAL, ÖZİNAL, TAHNAL, YAĞNAL
BANAL, FİNAL, KANAL, SANAL, YANAL, AKNAL, BENAL, BİNAL, BUNAL, CANAL, EYNAL, GÜNAL, RENAL, SENAL, SUNAL, ŞANAL, ŞENAL, TANAL, TINAL, TONAL, TÜNAL, YENAL, YÖNAL
ANAL, İNAL, ONAL, ÖNAL, ÜNAL
NAL
NAL
At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçası.
ÜRETRAVAJİNAL
İdrar kanalı ve vajinaya ait olan.
JEOSENKLİNAL
Yer kabuğunun uzun bir süre çöken, buna bağlı olarak kat kat kalın tortullarla dolmuş bulunan bölümü.
TRANSVAJİNAL
Vajina yoluyla.
İNTRAABDOMİNAL
Karın boşluğunda bulunan.
TRANSİSYONAL
Geçici.
REKTOVAJİNAL
Rektum ve vajinayla ilgili olan.
ENTERNASYONAL
Uluslararası. Devletlerin proletaryasının katıldığı uluslararası topluluk.
APOKAROTENAL
Portakalda bulunan, margarinlerin renklendirilmesinde kullanılan renk maddesi.
PULMONORENAL
Akciğer ve böbrekle ilgili olan.
TRANSABDOMİNAL
Karın duvarı aracılığıyla.
REKTOABDOMİNAL
Rektum ve karınla ilgili olan.
SEREBROSPİNAL
Beyin ve omuriliğe ait. Beyin ve omurilikle ilgili. Beyin ve omuriliğe ait olan.
SEREBELLOSPİNAL
Beyincik ve omurilikle ilgili olan.
HEKZAGONAL
Altıgen, altı kenarlı.
VULVOVAJİNAL
Vulva ve vajinaya ait olan.
Bu bölümde tanımı içerisinde NAL geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
ANLAMLI
Anlamı olan, manalı. İçeriği olan. Gizli bir anlamı olan, düşündürücü, manidar.
ADCILIK
Kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eden, kavram gerçekliğine karşıt olarak tümel kavramların yalnızca nesnelerin adları olduğunu ileri süren görüş, isimcilik, nominalizm.
ADAMOTU
Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis).
ANALİZCİ
Analizle uğraşan veya analiz yapan kimse.
AĞIZLIK
Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.
AKINTIÖLÇER
Bir akarsuyun veya kanalın akıntı hızını ve düzeyini ölçmeye yarayan alet.
ANALOJİK
Analoji ile ilgili, benzeşmeye dayanan.
AĞIR
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.
ANALAŞTIRMA
Analaştırmak işi.
ANDIRIŞMA
Andırışmak işi. İltibas. Ortak yönleri bulunan iki şey arasındaki benzeşme, analoji.
ANNELİK
Anne olma niteliği veya durumu, analık. Anneye yakışan davranış.
AYAKÇI
Ayak işlerinde kullanılan kimse. Bir iş süresince tutulan hizmetçi. Otobüs terminallerinde yolcuyu kendi şirketinden bilet almaya yönlendiren kimse. Gezici satıcı, çerçi.
AKILCILIK
Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.
ALTYAPI
Bir yerleşim yeri veya bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik vb. tesisatın tümü. Toplumun ekonomik yapısını oluşturan ve insan bilincinden bağımsız olarak biçimlenen üretim ilişkilerinin hepsi, enfrastrüktür, üstyapı karşıtı. Bireyin edindiği bilgi ve deneyim.
AKILCI
Akılcılıktan yana olan, usçu, rasyonalist (kimse). Akılcılıkla ilgili.
AKAÇ
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. Yer altı su oluğu. Kanal, ark, su yolu.
ABRAMAK
Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.
ANALİZCİLİK
Analizcinin yaptığı iş.
AĞIRLAŞMAK
Ağır duruma gelmek. Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak. Güçleşmek, zorlaşmak. Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almak. Ağırbaşlı olmak. Yavaşlamak. Yiyecek bozulmaya yüz tutmak. Gebe kadın doğurması yaklaşmak. Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak. Organ görevini yapamaz duruma gelmek.