Kelimeler arşivi içinde; başında "mus" olan, toplam 121 adet kelime bulunmaktadır. mus ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu mus ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde mus olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
MUSTAFAKEMALPAŞA
MUSABEYLİBOĞAZI
MUSALARYENİKÖY
MUSDAFAÇİÇEĞİ, MUSTAFAÇELEBİ
MUSADANIŞMAN, MUSTAFABEYLİ
MUSAHHİHLİK, MUSASOFULAR, MUSİKİŞİNAS, MUSLİHİDDİN, MUSLUKÇULUK, MUSTAFAKUŞU, MUSTAFAPAŞA
MUSAHACILI, MUSAHİPLİK, MUSAPINARI, MUSKACILIK, MUSKİDOZİS, MUSKULARİS, MUSTAFABEY, MUSTAFACIK, MUSTAFAKÖY, MUSTAFALAR
MUSABEYLİ, MUSANDERE, MUSANDIRA, MUSEVİLİK, MUSLİHANE, MUSLUGÜME, MUSLUKLAR, MUSLUKSUZ, MUSTAFALI, MUSTANLAR, MUSTURNAZ
MUSABABA, MUSACALI, MUSADAĞI, MUSADDAK, MUSADDIK, MUSAHABE, MUSAHHİH, MUSAHOCA, MUSAKOLU, MUSALLAR, MUSALLAT, MUSAMAHA, MUSAMMAT, MUSANNİF, MUSAŞEYH, MUSAUSTA, MUSAVVER, MUSCİDAE, MUSKARİN, MUSKULAR, MUSKULUS, MUSLUBEY, MUSLUKÇU, MUSLUKLU, MUSTARİP, MUSTATİL, MUSURMAN
MUSAAĞA, MUSABEY, MUSAFAT, MUSAFFA, MUSAFİR, MUSAHİP, MUSAKKA, MUSAKÖY, MUSALAR, MUSALLA, MUSALLİ, MUSANNA, MUSAÖZÜ, MUSCİNA, MUSÇALI, MUSEYIF, MUSİBET, MUSİKAR, MUSİLAJ, MUSİMOL, MUSKACI, MUSKULİ, MUSLİHE, MUSLUCA, MUSMARA, MUSTAAH, MUSTAFA, MUSULAR, MUSULCA, MUSULLU
MUSACA, MUSALI, MUSEVİ, MUSHAF, MUSİKİ, MUSLAH, MUSLAK, MUSLİH, MUSLİN, MUSLUK, MUSMUL, MUSTAK, MUSTUR
MUSAF, MUSAP, MUSCA, MUSDA, MUSIR, MUSİN, MUSKA, MUSLU, MUSMA, MUSON, MUSOS, MUSTA, MUSUL, MUSUR
MUSA
MUS
MUS
Kan emici bir sinek, büvelek. Çift parmaklılar (Artiodactyla) takımının, geyikgiller (Cervidae) familyasından, sırtında hörgücü olan, burnu büyük ve uzun, erkeklerinde bulunan boynuzlar enli ve dallı olan, Kuzey Amerika ormanlarında yaşayan bir memeli türü. (Alces americana) Çift-parmaklılar (Artiodactyla) takımının geyikgiller (Cervidae) familyasından bir memeli türü. Avrupa, musundan büyüktür. Sırtında hörgüçü vardır. Burnu büyük ve uzun olur. Erkekde bulunan boynuzlar enli ve dallıdır. Kuzey Amerika ormanlarında yaşar.
MUSALARYENİKÖY
Manisa şehri, Turgutlu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
MUSAHACILI
Kayseri ili, Yeşilhisar ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
MUSTAFAÇELEBİ
Çorum şehrinde, Cemilbey bucağına bağlı bir yer.
MUSLİHİDDİN
Dini iyileştiren, düzelten, ıslah eden.
MUSTAFABEYLİ
Adana şehri, Ceyhan belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Kayseri ili, Yahyalı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
MUSTAFAKUŞU
Çalıkuşu.
MUSADANIŞMAN
Erzurum şehrinde, Aşkale belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
MUSLUKÇULUK
Muslukçunun yaptığı iş. Abdest almak için ceketini çıkaranların para veya değerli şeylerini çalarak yapılmış olan hırsızlık.
MUSTAFAKEMALPAŞA
Bursa iline bağlı ilçelerden biri.
MUSABEYLİBOĞAZI
Yozgat şehri, Musabeyli bucağına bağlı bir yer.
MUSASOFULAR
Bolu ili, Seben belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
MUSİKİŞİNAS
Müzikle uğraşan.
MUSTAFAPAŞA
Nevşehir şehrinde, Ürgüp ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
MUSDAFAÇİÇEĞİ
Su kıyılarında, çayırlarda yetişen, parlak yapraklı, sarı renkli çiçek.
MUSAHHİHLİK
Musahhih olma durumu. Düzelticilik.
Bu bölümde tanımı içerisinde MUS geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DOĞRU
Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. Yakın, yakınlarında. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde. Gerçek, hakikat. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun. Gerçek, yalan olmayan. Karşı yönünce. İki nokta arasındaki en kısa çizgi.
İFFET
Cinsel konularda ahlak kurallarına bağlılık, sililik. Namus.
ARDILMAK
Birisinin sırtına asılmak. Sataşmak, çatmak. Musallat olmak, asılmak, takılmak.
GELİNCİK
Yazın kırlarda, özellikle ekin tarlalarında yetişen, kırmızı ve otsu bitki, gün gülü (Papaver rhoeas). Yılancık, arpacık, çıban vb. Mezgitgillerden, yılan balığına benzer, eti sevilen bir balık (Mustela tricirrata). Sansargillerden, ince uzun yapılı, sivri çeneli, küçük bir hayvan (Mustela nivalis).
DEFNEYAPRAĞI
Kemikli balıklar takımının, hanigiller familyasından lüferin küçük boylularına verilen özel bir ad (Pomatomus saltatrix).
EVİYE
Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne.
DRAHOMA
Hristiyan ve Musevilerde gelinin damada verdiği para veya mal.
BURMA
Burmak işi. Burularak yapılmış altın bilezik. Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış. Eğrilmek için bükülmüş yün. Musluk. Yaşken burularak kurutulan ot. Kuru incir. Hadım etme, iğdiş etme. Sarığıburma.
ARLI
Namuslu, utangaç, sıkılgan.
DİKDÖRTGEN
Açıları dik olan paralel kenar, mustatil. Bu biçimde olan.
ARIZ
Sonradan ortaya çıkan. Bulaşmış, musallat olmuş.
DELİKANLI
Çocukluk çağından çıkmış genç erkek. Gençlere bir seslenme sözü. Sözünün eri, dürüst, namuslu (kimse).
DÜZELTİCİLİK
Düzelticinin yaptığı iş, musahhihlik.
ENGİNAR
Birleşikgillerden çok yıllık, dikenli bitki (Cynara scolymus). Bu bitkinin sebze olarak tüketilen, iri, yuvarlak, yeşil çiçeği.
EKSİKSİZ
Eksiği olmayan, tam, tamam. Tam olarak. İyi, namuslu, temiz.
ALKARISI
Lohusalara musallat olarak onları boğduğuna inanılan görüntü, çarşamba karısı.
ÇEŞME
Genellikle yol kenarlarında herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan aktığı, yalaklı su hazinesi veya yapısı, pınar. İzmir iline bağlı ilçelerden biri.
BAĞLAMAK
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak. Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak. Düğümlemek. Uyulması zorunlu olmak. Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek. Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak. Anlaşma yapmak. Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak. Gönlünü kazanmak. Geçişi engellemek. Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek. Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek. Yaraya ilaç koyup bezle sarmak. Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak. Denk yapmak, paket yapmak.
DÜZELTİCİ
Basılmak üzere dizilmekte olan bir eserin provalarını düzeltme ile görevli kimse, düzeltmen, musahhih.
FARE
Sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus). Düz bir yüzey üzerinde yuvarlanan bir top aracılığıyla imlecin hareketini sağlayan elektronik araç.