Kelimeler arşivi içinde; sonunda "kef" olan, toplam 4 adet kelime bulunmaktadır. Sonu kef ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında kef olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde kef olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
KEF
Kaynayan pekmezin, pişen etin üstünde oluşan köpük. Orakçıların kullandığı parmak uçları tahta meşin eldiven. Tereyağı. Keyif (Kuşu). Keyif. Köpük. Yükselti, sırt 16/19. Pekmez ve yemeklerin köpüğü. (Senirkent Isparta; Minoz köyü Kavak Samsun).
ŞİRKEF
Görünümü pis kimse.
ÇİRKEF
Pis ve bulanık su. İğrenç ve bulaşkan (kimse veya şey).
AKEF
Arapça kökenli âkif: Akif.
Bu bölümde tanımı içerisinde KEF geçen kelimeler listesi verilmiştir.
KEFALLER
Kefalgiller, kum balığıgiller, cennet balığıgiller, uskumrugiller familyalarını içine alan kemikli balıklar takımı.
KEFALETNAME
Bir kimsenin kefil olduğunu gösteren belge, kefillik kâğıdı.
GÖZ
Görme organı, basar. Bakış, görüş. Çekmece. Delik, boşluk. Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak. Bölüm, hane. Bazı deyimlerde, görme ve bakma. Oda. Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı. Terazi kefesi. Ağacın tomurcuk veren yerlerinden her biri. Nazar. Bazı yaraların uç bölümü.
KEFALGİLLER
Kefallerle onlara yakın türleri kapsayan kemikli balıklar familyası.
ÇİRKEFLEŞME
Çirkefleşmek işi, ifritleşme.
ÇİRKEFÇE
Çirkefe yakışır. (çirke'fçe) Çirkefe yakışır bir biçimde.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
KEFALET
Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik.
KEFALETEN
Kefalet yoluyla.
CENAZE
Kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü. Cenaze töreni. Ölü, ölmüş kimse.
AGEL
Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ.
KEFELEME
Kefelemek işi.
KEFELEMEK
Atı kefe (II) ile silip tüylerini parlatmak.
KEFAL
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renginde, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus).
DARA
Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı. İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı. Terazide dengeyi sağlamak için hafif gelen kefeye ağırlık olarak konulan taş, demir, çivi vb., abra.
ÇİRKEFLEŞMEK
Çirkef durumuna gelmek, ifritleşmek.
ÇİRKEFLİK
Çirkef olma durumu. Çirkefçe davranış.
DUBAR
Kefalgillerden, 30-40 santimetre uzunluğunda, eti lezzetli bir tür balık (Mugil cephalus).
İFRİTLEŞMEK
Çirkefleşmek.
DİYET
İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret. Sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni, perhiz, rejim.