İçinde UTKU geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "utku" olan, toplam 19 tane kelime bulunuyor. İçerisinde utku bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu utku ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında utku olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

YUTKUNABİLMEK

12 harfli kelimeler

YUTKUNABİLME

11 harfli kelimeler

TUTKULAŞMAK

10 harfli kelimeler

TUTKULAŞMA

9 harfli kelimeler

TUTKUNLUK, YUTKUNMAK, DUTKUNLUK, SUYUTKUNU

8 harfli kelimeler

TUTKUSUZ, YUTKUNMA, AYTUTKUN, TUTKUSAL

7 harfli kelimeler

TUTKULU

6 harfli kelimeler

TUTKUN, UTKULU, KUTKUT, TUTKUÇ

5 harfli kelimeler

TUTKU

4 harfli kelimeler

UTKU

Bazı kelimelerin anlamları

UTKU

Yengi.

TUTKUNLUK

Tutkun olma durumu, meftuniyet, meftunluk.

YUTKUNMA

Yutkunmak işi.

TUTKULU

Tutkusu olan, ihtiraslı.

TUTKULAŞMAK

Tutku durumuna gelmek.

AYTUTKUN

Güzelliğe tutkun olan.

YUTKUNABİLME

Yutkunabilmek işi.

DUTKUNLUK

Bağlılık.

TUTKULAŞMA

Tutkulaşmak işi.

TUTKUSUZ

Tutkusu olmayan, ihtirassız.

YUTKUNABİLMEK

Yutkunma imkânı veya olasılığı bulunmak.

TUTKUSAL

Tutkulu, aşırı bağlı veya düşkün.

UTKULU

Muzaffer.

TUTKUN

Gönül vermiş, meftun, meclup. Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün.

YUTKUNMAK

Tükürüğü yutmak veya bir şey yutuyormuş gibi gırtlağı hareket ettirmek. Bir şeyi söylemekle söylememek arasında duraksamak. Bir şeyin yokluğunu kendine yedirememek, kabullenememek.

SUYUTKUNU

Beceriksiz, inceliksiz, kaba kişi.

  -   -   -  

Anlamında UTKU bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde UTKU geçen kelimeler listesi verilmiştir.

EDEBİYATSEVER

Edebiyata tutkun.

DİL

Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı. Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası. Sorguya çekilmek için yakalanan tutsak. Gönül, yürek. Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili. Kıstak. Belli mesleklere özgü dil. Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak. Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi. Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı. Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri. Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek. Düşmanın durumunu öğrenmek için sorguya çekilmek amacıyla ele geçirilen tutsak. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban. Anahtar.

BAĞLI

Bir bağ ile tutturulmuş olan. Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. Kapatılmış olan, kapalı. Halk inanışına göre, büyü etkisiyle cinsel güçten yoksun edilmiş (erkek). Bir kimseye, bir düşünceye, bir hatıraya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sadık, tutkun. Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. Sınırlanmış, sınırlı.

KARAKTER

Ayırt edici nitelik. Bir kimsenin veya bir insan grubunun tutumu, duygulanma ve davranış biçimi. Basımda harf türü. Bireyin kendi kendine egemen olmasını, kendi kendisiyle uyum içinde bulunmasını, düşünüş ve hareketlerinde tutarlı, sağlam kalabilmesini sağlayan özellikler bütünü. Bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen, üstün ana özellik, öz yapı, ıra, seciye. Bir eserde duygu, tutku ve düşünce yönlerinden ele alınan kimse.

HASTALIK

Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı. Aşırı düşkünlük, tutku. Ruh sağlığının bozulması durumu. Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk.

BAĞNAZLIK

Bir kimseye veya bir şeye aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlılık, bağnazca davranış, taassup, mutaassıplık, fanatiklik, fanatizm.

DİNAMİT

Nitrogliserin ile yapılmış olan patlayıcı bir madde. Tutku, özlem, heyecan. Şiddetli, korkunç, hırslı.

HIRSLANMAK

Aşırı istek duymak, tutkuyla davranmak. Çok kızmak, öfkelenmek.

HASTA

Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Aşırı düşkün, tutkun. Parasız, züğürt. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan.

İHTİRAS

Aşırı, güçlü istek. Tutku.

KESİK

Kesilmiş olan. Aralıklı. Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür. Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu). Kısa. Çiğ sütten yapılmış olan yağsız peynir, çökelek, ekşimik. Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek. Kesilerek bozulmuş olan. Parası olmayan. Kesilmiş olan yer. Tutkun, hayran.

ALGIN

Cılız, zayıf, hastalıklı. Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun.

ILIM

İstek ve tutkularda ölçülü davranma erdemi, ölçülülük, itidal. Gün tün eşitliği.

DİNGİNCİLİK

Tam bir gönül rahatlığı, tutkusuzluk içinde bütün arzulardan sıyrılmış olarak direnç göstermeden kendini Tanrı ibadetine vermeyi ve tanrısal ruh dinginliği kazanmayı amaçlayan dünya görüşü, sekincilik.

İHTİRASLI

Aşırı istekli. Tutkulu.

HIRS

Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. Öfke, kızgınlık.

DUYGULANIM

Etkilenme, duygulanma. İstenç ve anlıktan ayrı görülen, duygusal tepkiler gösterme durumu. Bir ruh durumunun dış sebeplerle değişmesi. Tutkudan daha düzenli ancak daha güçsüz olan seçkin bir eğilim. Duyarlığın harekete geçişi.

ARINMA

Arınmak işi, temizlenme. Duyguların sanat yoluyla arı duruma getirilmesi. Ruhun tutkulardan temizlenmesi.

HAYRANLIK

Hayran olma durumu. Tutku, aşırı istek.

DÜŞKÜN

Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, âşıklı, tutkun. Geçim sıkıntısına düşmüş. Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş. Meraklı. Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş. Kötü yola düşmüş, ahlaksız. Değer ve onurunu yitirmiş.