İçinde SÜNNE geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "sünne" olan, toplam 16 tane kelime bulunuyor. İçerisinde sünne bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu sünne ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında sünne olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

SÜNNETSİZLİK, SÜNNETYENİCE

11 harfli kelimeler

SÜNNETÇİLİK, SÜNNETLEMEK, SÜNNETÇİLER

10 harfli kelimeler

SÜNNETLEME, EHLİSÜNNET

9 harfli kelimeler

SÜNNETLİK, SÜNNETSİZ, SÜNNEŞMEK, SÜNNETKÖY

8 harfli kelimeler

SÜNNETÇİ, SÜNNETLİ

6 harfli kelimeler

SÜNNET, SÜNNEY

5 harfli kelimeler

SÜNNE

Bazı kelimelerin anlamları

SÜNNE

Bağlarda yağmur sularının birikmesi için açılan çukur.

SÜNNEŞMEK

İş uzamak.

SÜNNET

Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz. Sünnet düğünü. Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi.

SÜNNETÇİLER

Kütahya şehrinde, Dağardı nahiyesine bağlı bir bölge. Manisa ilinde, Akhisar belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

SÜNNETSİZ

Sünnet edilmemiş olan.

SÜNNETÇİLİK

Sünnetçinin yaptığı iş.

SÜNNETLİK

Sünnet için hazırlanmış olan.

SÜNNETKÖY

Kahramanmaraş şehri, Gücük bucağına bağlı bir yer.

SÜNNEY

Zurna.

SÜNNETLİ

Sünnet edilmiş olan.

SÜNNETLEME

Sünnetlemek işi.

SÜNNETYENİCE

Kütahya şehri, Köprüören bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

SÜNNETÇİ

Çocukları sünnet eden kimse.

SÜNNETLEMEK

Tabaktaki yemeği sıyırıp bitirmek.

SÜNNETSİZLİK

Sünnetsiz olma durumu.

EHLİSÜNNET

Sünnet ehli.

  -   -   -  

Anlamında SÜNNE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SÜNNE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ABCALAMAK

Bacaklarını ayırarak yürümek: Çocuk dün sünnet oldu, abcalıyor.

BÜLÜKÇÜ

Sünnetçi.

HİTAN

Sünnet etme.

MÜRÜVVET

Bir ailede çocukların doğumu, sünneti, evliliği, iyi bir göreve geçmeleri vb. olaylardan duyulan mutluluk, sevinç. Yiğitlik, mertlik. Cömertlik.

GABMIK

Sünnet düğününde gençlere verilen helva ziyafeti.

DÜĞÜN

Evlenme veya sünnet dolayısıyla yapılmış olan tören, eğlence, cemiyet. Bir olayı kutlamak için yapılmış olan büyük eğlence veya tören.

ÇÜÇE

Erkek çocukların erkeklik organının sünnet olurken kesilen kısmı.

KAPCUK

Ceviz, badem ve fındığın iç kabuğu. Sünnette erkeklik organından kesilen parça. Tahıl tanelerinin kabuğu.

EDİLCEV

Sünnet.

GADAHLİ

'Gadamak' işlemi görmüş; sünnet derisinin başçığa yapışık olma hâli.

KESİLMEK

Kesme işi yapılmak. Tutulmak, kapatılmak. Gibi olmak, benzemek, dönmek. Çok beğenmek, çok hoşlanmak. Durmak. Son ya da aralık verilmek. Süt, ayran vb. bozulmak, ekşimek. Kendini herhangi bir şey gibi göstermek. Akmamak. Akım gelmez olmak. Sona ermek. Dinmek. Sünnet olmak. Yoksun kalmak. Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak. Kendinden önceki kelimeyi "olmak" anlamıyla pekiştiren bir fiil. Makaslanmak.

SÜNNİLİK

Kur'an'a ve Hz. Muhammed'in sünnetlerine göre davranmayı en doğru ve tek yol sayan, Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli mezhepleri.

HOŞOTU

Kurutulmuş kabuklu fasulye. Sünnetle kesilen parça.

KABIKLI

Sünnetsiz erkek.

ÇUÇALİ

Sünnet olmamış erkek.

APDAL

Çingene. Dilenci. Davul, zurna çalan, çalgıcı (çokça çingene). Sünnetçi. Serseri. Çingene gibi göçebe hayatı süren bir kabile. Görgüsüz. Bencil, kıskanç. Çingene, çalgıcı çingene. Alık, sersem.

SÜNNİ

Sünnet ehlinden olan kimse.

GABIH

Kabuk; sünnet derisi.

BASIRA

Bitki, bostan, meyve ağaçları ve bağlara zarar veren bir hastalık, külleme. Sisli havalarda veya sabahları yapraklar üzerinde meydana gelen nem. Kanser hastalığı. Kahverengi suyu olan ve yenilebilen sızırılmış ağılı bal. Çamlarda bal yapan beyaz bir kurt. Bir çeşit kâğıt oyunu. Bitki ve ağaçlarda külleme hastalığı meydana getiren bit, püseron. İskambil oyunu, pişpirik. Bağlardaki külleme hastalığı. Bir tür kağıt oyunu. Sünnet derisi. Gören, görücü. Görme gücü, görüş. Göz.

KİRVE

Sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse.