İçinde SİLKE geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "silke" olan, toplam 12 tane kelime bulunuyor. İçerisinde silke bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu silke ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında silke olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

SİLKELENEBİLMEK, SİLKELEYEBİLMEK

14 harfli kelimeler

SİLKELENEBİLME, SİLKELEYEBİLME

11 harfli kelimeler

SİLKELENMEK

10 harfli kelimeler

SİLKELEMEK, SİLKELENME, SİLKELEYİŞ

9 harfli kelimeler

SİLKELEME, SİLKETMEK

8 harfli kelimeler

SİLKECEK

5 harfli kelimeler

SİLKE

Bazı kelimelerin anlamları

SİLKE

Kaynatılmış buğday, nohut ve benzerleri tahıllar.

SİLKELENEBİLME

Silkelenebilmek işi.

SİLKELEMEK

Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek. Kuvvetle sarsmak. Sarsmak, etkilemek. Dövmek. Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu üstünden atmak.

SİLKETMEK

Silkmek.

SİLKELEYEBİLME

Silkeleyebilmek işi.

SİLKELEYEBİLMEK

Silkeleme imkânı veya olasılığı bulunmak. Silkelemeye gücü yetmek.

SİLKECEK

Sigara tablası.

SİLKELEYİŞ

Silkeleme işi.

SİLKELENME

Silkelenmek işi.

SİLKELENMEK

Silkeleme işine konu olmak. Ani bir hareket yaparak vücudu sarsılmak, silkinmek. Elenmek.

SİLKELEME

Silkelemek işi.

SİLKELENEBİLMEK

Silkelenme imkânı veya olasılığı bulunmak.

  -   -   -  

Anlamında SİLKE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SİLKE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ERPELEME

Elleme, dokunma. Silkeleme.

FELKİTİŞİN

Silkeleyiverince.

HASAVAN

Dut silkelerken ağacın altına serilen büyük çarşaf. Beyaz bezden yapılmış büyük örtü. Ağaçlardaki olgun meyveleri silkeleyerek toplamada kullanılan büyük bez.

KAPÇIMAK

Ceviz, badem gibi meyvelerin üzerindeki yeşil kabuk soyulmak: Cevizler iyice kapçısın da silkelim.

IŞALAMAK

Meyve ağacını sallamak, silkelemek.

KÜLLÜK

Çöplük. Sigara külü silkelenen ve sigara söndürülen kap, tabla, kül tablası, sigara tablası. Banyo, kalorifer kazanıyla ve sobada küllerin döküldüğü yer veya kap. Kül ve süprüntü atılan yer, çöplük. Çöp tenekesi. Çamaşır yıkamak için içinde küllü su bulundurulan çukur. İçine küllü su konulan kırmızı topraktan yapılmış küp. Eğrelti otu. Ayakyolu, hela. Çevresi çalı ile sarılarak kış için saklanan saman yığını. Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan tahıl, saman ve benzerleri kalıntılar. Kuluçka : Sizin tavuk küllük oldu. Ateş küreği. Çift sabanı. Dağın en yüksek tepesi, doruk. İnsanın oturduğu, yaşadığı yer, çevre, mahalle. Teneke su kabı. Temizlikte kullanılan suların konulduğu ağzı geniş, toprak testi. Kül, çöp, süprüntü atılan yer, çöplük. Samanlık. Geleneksel kadın giyiminde başa vurulan fes. Kazan ve sobada küllerin döküldüğü yer. Gübre ve kül çöplüğü. (Körküler Yalvaç Isparta). Bacadan düşen pisliklerin içinde biriktiği duvar içindeki teneke kuytu. (Aksara Niğde). Saflık. Elâzığ ili, Hankendi nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Iğdır kenti, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

SIRKALAMAK

Silkelemek, sallamak.

SİFTİLEMEK

Silkelemek.

IŞKALAMAK

Meyve ağacını sallamak, silkelemek: Elmayı ıskaladım.

ÇIRPMAK

Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek. Bir şeyin ucundan bir parça kesmek. Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak. Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak. İki şeyi birbirine çarpmak. Çalmak, hırsızlık etmek.

ÇIRPAKLAMAK

Hafif vurmak veya dövmek: Hoca bu çocuğu çırpakladı. Sopayla ağacı silkelemek.

ÖRZÜLEMEK

Özlemek, istemek. Örselemek, silkelemek.

HILA

Pişirilen ekmeğin sarıldığı yaygı. Dut silkelemek için ağaçların altına serilen yaygı. Önlük. Çocuk önlüğü. Çarşaf. Mutfak önlüğü. Ekmek saklama yaygısı.

ÇIRKMAK

Çamaşırı taş üstünde döverek yıkamak. Ağacı silkelemek: Bu ağaçta erik çoktur çırkta biraz dökülsün. Öfkeyle silkelemek, dövmek: Yavaş, kız çocuk o kadar çırkmaya dayanır mı?.

HİLA

Tahıl kurutmaya ya da ağaçtan meyve silkelemeye yarayan büyük çarşaf. Hile, tuzak.

IRGAM

Dut silkeleme mevsimi: Dut ırgamı geldi.

ÇİNİK

İnce keçe: Çiniği silkele. Tabak: Bizim çinik kırıldı. Sekiz kiloluk bir hububat ölçüsü, şinik. Buğday ölçeği.

SİLKİNMEK

Üstünü silkmek. Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek. Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak.

EVSMEK

Tahılın içindeki yabancı cisimleri evsecek denilen kap içinde savurarak temizlemek. Tahılın içindeki yabancı cisimleri, çöpleri elle ayıklamak, üzerinden üzerinden almak. Süt, çorba, pekmez ve benzerleri şeyleri kaynatırken kepçe ile savurarak havalandırmak. Harman aktarıldıktan sonra diğren ile saplarını yüze çıkarmak. Dövülmüş buğdayı kabuğundan ayırmak. Kuru mısır tanelerini koçanından ayırmak. Eksiltmek. Tahılın, içindeki yabancı maddeleri bir kap içinde savurmak, temizlemek. Böcek ya da sıçan tahılı yemek, eksiltmek: Buğdayı fare evsmiş. Hububatı yabancı maddelerden temizlemek için bir kap içinde silkerek savurmak.

KUVAŞLAMAK

Kovalamak, sürmek. Silkerek ya da değnekle vurarak ağaçtan meyve düşürmek.