Kelimeler arşivinde; içinde "lema" olan, toplam 22 tane kelime bulunuyor. İçerisinde lema bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu lema ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında lema olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
KOMPLEMANTASYON
PROBLEMATİK, KELLEMANGAY
SÜLEMANCIK, NÜKLEOLEMA, GİZLEMAÇAR
KOLEMANİT, YITILEMAK, GELEMAĞRI, ELEMATMAK
GALEMARİ, GİLEMADA, EKÜKLEMA, BELLEMAH, ULEMALIK
GİLEMAÇ, SULEMAN, SÜLEMAN
ELEMAN
LEMAN, ULEMA
LEMA
LEMA
Terlik dikişi. (Maraş). Parıltı, parlayış.
GALEMARİ
Bir çeşit ayrık otu.
GİLEMADA
Budanmış asma çubuğu.
BELLEMAH
Hasta yoklamak, hasta ziyaretine gitmek.
KOLEMANİT
Hidratlı doğal kalsiyum borat.
KELLEMANGAY
Bir çeşit at hastalığı.
ELEMATMAK
Samanla karıştırılarak öküzlere verilen bir çeşit yem.
NÜKLEOLEMA
Çekirdek zarı.
GİZLEMAÇAR
Gizlem göstergelerinin çözümüne yarayan yöntem, ya da gizlem göstergelerinin karşılıklarını kapsayan çizelge.
EKÜKLEMA
Antik Yunan tiyatrosunda tekerlekli, yuvarlak bir yükselti; ek sahneler, taht salonu gibi geçişler bu yükselti, üzerinde oynanırdı. bk. tekerlekli sahne.
ULEMALIK
Bilginlik, âlimlik.
YITILEMAK
İtmek, itelemek.
PROBLEMATİK
Sorunsal.
SÜLEMANCIK
Kertenkele.
GELEMAĞRI
Bir çeşit ayrık otu.
KOMPLEMANTASYON
Akraba virüslerin bir hücrede gerçekleştirdikleri karışık virüs enfeksiyonu sonucunda, üremesi eksik olan virüsün, diğer akraba virüsün ürünlerini kullanarak çoğalması.
Bu bölümde tanımı içerisinde LEMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
PAH
Eğik olarak kesilmiş kenar. Bir yapı elemanında eğik bir yüzey elde etmek amacıyla keskinliği giderme.
ÖGE
Bir bütünü oluşturan, bütünden ayrıştırıldığında da kendi başına anlam taşıyan parça, unsur. Bir sınıf veya bir topluluğun bireylerinden her biri. Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman. Bir cümleyi oluşturan özne, yüklem, tümleç vb. birimlerden her biri. Gerekçe, araç. Başka şeylerin kendisinden türediği ilk madde, ilke, unsur.
KIZAK
Kar veya buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt. Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası elemanlarının tutturulmasını hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası. Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan veya gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara. Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça.
AKADEMİSYEN
Öğretim elemanı.
KAMA
Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak. Kütüğü yarmak için kullanılan ucu sivri, yassı, enli çivi, takoz, kıskı. Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası. Oyunda sayı. Topun gerisini kapayan kapak. Oyunda kazanılan her parti.
SORUNSAL
Çözümü belli olmayan. Doğru olma ihtimali bulunmakla birlikte, şüphe uyandıran, kesin olmayan, problematik.
OKUTMAN
Üniversitede yabancı dil, Türkçe ve inkılap tarihi gibi ortak, zorunlu dersleri öğretmek için görevlendirilen, uygulamalı çalışmaları yöneten öğretim elemanı, lektör.
GRUP
Küme. Çeşitli sınıf veya birliklere bağlı elemanların, belirli bir taktik görevi gerçekleştirmek üzere, tek komutanın emri altında birleştirilmesinden oluşan kıta topluluğu. Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip. Ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü.
SEMİNER
Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı. Üniversitelerde öğretim elemanının yönetimi altında öğrencilerin yaptıkları araştırmalarla ilgili rapor hazırlama, tartışma biçiminde yürütülen grup çalışması.
ÖLÇEKLİ
Ölçek farkıyla aynen bütünü veren geometrik şekil veya eleman.
ÇALIŞMA
Çalışmak işi, emek, say. Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün. Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi. Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması.
TEKNOKRAT
Teknokrasiden yana olan. Teknokrasi içerisinde yer alan, yönetici konumundaki mühendis, mimar, teknisyen, iktisatçı vb. elemanların ortak adı. Ekonomik mekanizmaların teorik incelenmesine dayanan ancak insan etkenini her zaman yeterince göz önünde bulundurmayan devlet adamı veya memur.
FİŞE
Bazı mobilya kilitlerinin içinde bulunan, birbirinin benzeri fakat farklı ölçüdeki uçları yaylı kilit elemanı.
AKEMİ
İki elemanlı mermer yapıştırıcısı.
ÜNİTE
Birlik, birleşmiş olma durumu. Bir görevi, işi sürekli olarak yapmak üzere oluşturulmuş birlik. Birim. Dersin bölümlerinden her biri. Bir kümenin her elemanı veya bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, birim.
ARGÜMAN
Kanıt. Tez, iddia, sav. Bir çıkış kümesinin değişkeni. Bir denklem, bir eşitsizlik veya bir gök cisminin hareketine ait herhangi bir elemanın bağlı bulunduğu belli bir değer. Bir cetvelde diğer bir sayıyı bulmak için yararlanılan sayı.
AKASMA
Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba).
PAZARLAMA
Pazarlamak işi. Bir ürünün, bir malın, bir hizmetin satışını geliştirmek amacıyla tanıtmayı, paketlemeyi, satış elemanlarının yetişmesini, piyasa gereksinimlerini belirlemeyi ve karşılamayı içeren etkinliklerin bütünü.
VALE
İskambil kâğıtlarında bacak. Otellerde görevli acemi ve genç eleman.
BİRİM
Bir kümenin her elemanı. Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite. Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite. Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit.