Kelimeler arşivinde; içinde "işti" olan, toplam 176 tane kelime bulunuyor. İçerisinde işti bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu işti ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında işti olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
BİTİŞTİRİLEBİLMEK, DEĞİŞTİRİLEBİLMEK, DEĞİŞTİRİLİVERMEK, GELİŞTİRİLEBİLMEK, YETİŞTİRİLEBİLMEK
BİTİŞTİRİLEBİLME, DEĞİŞTİRİLEBİLME, DEĞİŞTİRİLİVERME, GELİŞTİRİLEBİLME, İLİŞTİRİLEBİLMEK, SERPİŞTİREBİLMEK, YETİŞTİRİLEBİLME
BİTİŞTİREBİLMEK, BİTİŞTİRİVERMEK, ÇEKİŞTİREBİLMEK, DEĞİŞTİREBİLMEK, DEĞİŞTİRİVERMEK, GEÇİŞTİREBİLMEK, GELİŞTİREBİLMEK, İLİŞTİRİLEBİLME, PEKİŞTİREBİLMEK, SERPİŞTİREBİLME, YETİŞTİREBİLMEK
YETİŞTİRİCİLİK, BİTİŞTİREBİLME, BİTİŞTİRİVERME, ÇEKİŞTİREBİLME, DEĞİŞTİREBİLME, DEĞİŞTİRİVERME, ERİŞTİREBİLMEK, GEÇİŞTİREBİLME, GELİŞTİREBİLME, İLİŞTİREBİLMEK, İLİŞTİRİVERMEK, PEKİŞTİREBİLME, SERPİŞTİRİLMEK, YETİŞTİREBİLME
DEĞİŞTİRİLMEK, GEÇİŞTİRİLMEK, GELİŞTİRİLMEK, YETİŞTİRİLMEK, BİTİŞTİRİLMEK, ÇEKİŞTİRİLMEK, DEĞİŞTİRİMSİZ, ERİŞTİREBİLME, İLİŞTİREBİLME, İLİŞTİRİVERME, ÖĞRENİŞTİRMEK, SERPİŞTİRİLME
DEĞİŞTİRİLİŞ, DEĞİŞTİRİLME, DEĞİŞTİRTMEK, GEÇİŞTİRİLME, GELİŞTİRİLME, İLİŞTİRİLMEK, İŞTİRAKÇİLİK, PEKİŞTİRMELİ, SERPİŞTİRMEK, YETİŞTİRİLME, BERKİŞTİRMEK, BİTİŞTİRİLİŞ, BİTİŞTİRİLME, BORKİŞTİRMEK, ÇEKİŞTİRİLME, ÇİRPİŞTİRMEK, DEĞİŞTİRİMCİ, DEĞİŞTİRİMLİ, DEĞİŞTİRMECE, ERİŞTİRİLMEK, FİŞTİLLENMEK, İŞTİRAKİYYUN, PERKİŞTİRMEK
BİTİŞTİRMEK, ÇEKİŞTİRMEK, DEĞİŞTİRGEÇ, DEĞİŞTİRMEK, DEĞİŞTİRTME, GEÇİŞTİRİCİ, GEÇİŞTİRMEK, GELİŞTİRMEK, İLİŞTİRİLME, PEKİŞTİRMEK, SERPİŞTİRME, VERİŞTİRMEK, YETİŞTİRİCİ, YETİŞTİRMEK, ÇELİŞTİRMEK, DEĞİŞTİRGEN, DENİŞTİRMEK, DERİŞTİRMEK, ERİŞTİRİLME, GELİŞTİRİCİ, GELİŞTİRMEN, GİRİŞTİRMEK, KARİŞTİRMAK, KESİŞTİRMEK, PEKİŞTİRİCİ, SEVİŞTİRMEK, SİĞİŞTİRMEK, TEPİŞTİRMEK, YEPİŞTİRMEK, YİTİŞTİRMEK
BİTİŞTİRME, DEĞİŞTİRGE, DEĞİŞTİRİM, DEĞİŞTİRME, EMİŞTİRMEK, ERİŞTİRMEK, GEÇİŞTİRME, GELİŞTİRİM, GELİŞTİRME, İLİŞTİRMEK, PEKİŞTİRME, VERİŞTİRME, YETİŞTİRİM, YETİŞTİRME, BİTİŞTİRİM, BİTİŞTİRİŞ, ÇEKİŞTİRİŞ, ÇEKİŞTİRME, ÇELİŞTİRME, DEĞİŞTİREÇ, DEĞİŞTİREK, DEĞİŞTİRİŞ, DERİŞTİRME, DEŞİŞTİRME, ELİŞTİRMEK, EVİŞTİRMEK, İLİŞTİRCİK, İMİŞTİRMEK, İŞTİPLEMEK, İTİŞTİRMEK, Devamını Oku »»
EMİŞTİRME, ERİŞTİRME, İLİŞTİRME, İŞTİRAKÇİ, İŞTİYAKLI, İTİŞTİRME, ALAKİŞTİK, DEĞİŞTİRİ, DİŞTİRMEK, İLİŞTİRİK, KIRKİŞTİK, KİŞTİRMEK, KOZKİŞTİK
SİLBİŞTİ, SİVİŞTİR, TEZPİŞTİ
İŞTİGAL, İŞTİHAR, İŞTİKAK, İŞTİRAK, İŞTİYAK, DİŞTİRİ, İLİŞTİR, İŞTİBAN, İŞTİFAN, İŞTİYEK
İŞTİAL, İŞTİHA, İŞTİRA, DİŞTİR, ERİŞTİ, FİŞTİL, HİŞTİK, KİŞTİK, LİŞTİK, TİŞTİR
PİŞTİ, DİŞTİ, İŞTİR, ŞİŞTİ
İŞTİ
İŞTİ
İşte.
ÇEKİŞTİREBİLMEK
Çekiştirme imkânı veya olanağı bulunmak.
SERPİŞTİREBİLMEK
Serpiştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
İLİŞTİRİLEBİLMEK
İliştirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
BİTİŞTİREBİLMEK
Bitiştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
BİTİŞTİRİVERMEK
Çabucak bitiştirmek.
YETİŞTİRİLEBİLME
Yetiştirilebilmek işi.
BİTİŞTİRİLEBİLMEK
Bitiştirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
DEĞİŞTİRİLEBİLME
Değiştirilebilmek işi.
DEĞİŞTİRİLİVERMEK
Çabucak veya ansızın değiştirilmek.
BİTİŞTİRİLEBİLME
Bitiştirilebilmek işi.
YETİŞTİRİLEBİLMEK
Yetiştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GELİŞTİRİLEBİLMEK
Geliştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GELİŞTİRİLEBİLME
Geliştirilebilmek işi.
DEĞİŞTİRİLİVERME
Değiştirilivermek işi.
DEĞİŞTİRİLEBİLMEK
Değiştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde İŞTİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AMBERBU
Hindistan'da, İran'da yetişen, piştiğinde güzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir pirinç türü.
AKTARMAK
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.
AKZAMBAK
Zambakgillerden, süs bitkisi olarak yetiştirilen, çiçeği diş ve yüz şişlerinin tedavisinde kullanılan bir bitki (Lilium candidum).
AKIM
Akma işi. Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz. Debi. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan.
AKVARYUM
Tatlı veya tuzlu su hayvanlarının ve su bitkilerinin yapay bir ortamda beslendiği ve yetiştirildiği cam su kabı.
AKASMA
Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba).
AKSİYON
Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.
ANAÇ
Şefkatli, anne gibi davranan. Yemiş verecek durumdaki ağaç. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. Kurnaz. Başına buyruk. İri, kart. Deneyimli, bilgili.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
AMA
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin. Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz.
ADIM
Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.
ALAYLI
Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip rütbe alan ve yükselen subay. Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan (kimse), mektepli karşıtı. Gösterişli, görkemli, debdebeli. Alay edici, küçümseyici, müstehzi.
AKINTI
Akma işi. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.
AMİP
Amipler takımından, vücudunun biçim değiştirmesiyle oluşan geçici kollar veya ayaklar üzerinde sürünerek yer değiştiren, tatlı ve tuzlu sularda yaşayan bir hücreli canlı (Amoeba).
AĞAÇÇILIK
Ağaç yetiştirme işi.
ALMAŞ
İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe. Birinin doğru olması ötekinin yanlışlığını gerektiren iki önermenin oluşturduğu sistem.
AKKARAMAN
Orta ve Doğu Anadolu'nun batı kesimlerinde yaygın olarak yetiştirilen, vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve ayaklarında siyah lekeler bulunabilen, kaba karışık yapağılı, yerli bir tür koyun.
ADAYLIK
Aday olma durumu, namzetlik. Bir görevde yetiştirilme.
ADAY
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.