İçinde BASKI geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "baskı" olan, toplam 19 tane kelime bulunuyor. İçerisinde baskı bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu baskı ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında baskı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

SABANBASKISI

11 harfli kelimeler

YÜKSEKBASKI, MASTARBASKI

10 harfli kelimeler

BASKICILIK, DERİNBASKI

9 harfli kelimeler

OYMABASKI, İPEKBASKI, LEKEBASKI

8 harfli kelimeler

DÜZBASKI, YANBASKI, TEKBASKI, TAŞBASKI, BASKISIZ, BASKINCI, BASKILIK

7 harfli kelimeler

BASKILI, BASKICI

6 harfli kelimeler

BASKIN

5 harfli kelimeler

BASKI

Bazı kelimelerin anlamları

BASKI

Bir eserin basılış biçimi veya durumu. Bası sayısı. Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu. Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı. Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres. Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres. Bir eserin tekrarlanarak yapılmış olan baskı işlemlerinden her biri, edisyon. Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm.

DERİNBASKI

(Resim) Oymabaskıda, mürekkebin kazınan çukur yerden alınması tekniğine dayanan baskı türü.

MASTARBASKI

(Resim) Erkek mastarın yüzeyini mürekkepleyerek yapılan baskı. a. bk. yüksekbaskı, linolyum, patates baskı, ağaçbaskı.

YANBASKI

Keser, balta gibi nesnelerin ağız kısımlarını keskinleştirmek için kullanılan araç. (Yalvaç Isparta).

BASKISIZ

Hak ve özgürlükleri kısıtlanmamış. Terbiyesiz, ahlaksız. Disiplinsiz.

DÜZBASKI

Arabacılıkta, demircilikte demire perdah vermek için kullanılan bir aygıt. (Resim) Düz plak üzerinde basılacak yerlerin asitle duyarlaştırılıp boya emecek hale getirildiği baskı tekniği. Düzbaskıda, derinbaskıda olduğu gibi bir kazıma yoktur. Ya da yüksek-baskıda olduğu gibi basılacak yerlerin bırakılıp basılmayacak yerlerin derinlemesine alınması işlemi yapılmaz. a. bk. derinbaskı, yüksekbaskı. Demir perdah aygıtı. (Yalvaç Isparta).

YÜKSEKBASKI

(Resim) Ağaçbaskı, linolyum gibi, yalnız basılacak bölümleri bırakılıp öbür yerleri çıkarılmış plaklarla yapılan baskı çeşidi. a. bk. derinbaskı, düzbaskı, linoloyma, ağaçbaskı.

SABANBASKISI

Saban demirinin ökçeden ayrılmamasını sağlayan baş kısmı bükük çivi. (Akçaşar Yalvaç Isparta).

LEKEBASKI

(Resim) Bakır, çinko, çelik üzerine uygulanan, suluboya etkisinde ara değerleri olan kazıresim tekniği. Maden plak üzerinde basılacak yerlerin asitle indirildiği derinbaskı tekniği.

İPEKBASKI

(Resim) Bir baskı tekniği; bu teknikle yapılmış resim. Kasnağa gerilmiş ince elek bezi üzerine basılması istenen resim çizilir. Basılmayacak yerler suda erimiyen bir boya ile iyice kapatılır. Kasnağın altına bir resim kâğıdı yerleştirilir. Sonra kasnağın içine konan lak boyası, kauçuk tarakla bir baştan öbür başa çekilerek alttaki kağıda geçirilir.

TAŞBASKI

(Resim) Bir çeşit kalkerli taş üzerine yağlıkalem ya da içinde yağ bulunan suluboya ile yapılan resimlerin asitle işlemden sonra kağıda basılması tekniği; bu teknikle yapılmış resim.

BASKINCI

Baskın yapan kimse.

BASKICILIK

Baskıcının yaptığı iş. Baskıcı olma durumu.

TEKBASKI

(Resim) Matbaa mürekkebi sürülmüş cam üzerine konan bir kağıda çizildiğinde, kalemin bastırıldığı yerin arka yüzeyine mürekkep geçmesi esasına dayanan bir baskıresim tekniği; bu teknikle elde edilen örnek, a. bk. taşbaskı, düzbaskı.

OYMABASKI

(Resim) Çinko, bakır, tahta gibi plaklara kazıma ile yapılan resimleri kâğıda basma tekniklerine verilen ad. Resim kazınmış plakların ya çukurlaştınlmış yerlerine ya da düz bırakılmış yerlerine boya ya da mürekkep yedirerek basma sanatı. a. bk. ağaç-oyma, taş bas kı, linoloyma, akvatinta, düzbaskı, yüksek baskı, derin baskı.

BASKILIK

Bir masadaki kâğıtların uçmaması için üzerlerine konulan özel biçimdeki ağırlık.

  -   -   -  

Anlamında BASKI bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde BASKI geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BASMAK

Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak. Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek. Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek. Sıkıştırarak yerleştirmek. Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak. Bir kimse bir yaşa girmek. Örtmek, bürümek, kaplamak. Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb.yle iz yapmak. Uygunsuz vaziyette yakalamak. Baskın yapmak. Bası işi yapmak, tabetmek. Küçük çocuklar ayakta durabilmek. Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek. Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak.

BASKILI

Baskısı olan.

BOŞANMAK

Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak. Dertlerini, yakınmalarını anlatmak. Sıyrılmak, kurtulmak. Kapalı bir yerde bulunan insanlar birden dışarı çıkmak. Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak. Baskı altında gergin duran bir şey, birden ve hızla kurtulmak. Bol bol akmak.

ASİMİLASYON

Özümleme. Benzeşme. Farklı kökenden gelen azınlıkları veya etnik grupları, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme.

BOYUNDURUK

Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember. Zulüm ve zorbalık baskısı, esaret. Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu. Kapı veya pencere vb. açıklıkların üzerine konulan ağaç, taş veya beton kiriş, lento. Mengenenin üst yanındaki kemer biçimli bölüm.

BAŞATLIK

Baskınlık.

AKIN

Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılmış olan baskın. Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum. Kazak ve Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad.

ARSLANLI

Arslanı olan. Osmanlı Devleti'nde kullanılan arslan baskılı gümüş sikke.

DEBELENMEK

Bir acının etkisiyle veya bir baskıdan kurtulmak için çırpınmak. Boşuna uğraşıp durmak. Çırpınmak, tepinmek, kımıldanmak.

CENDERELEŞMEK

Manevi baskı altında mücadele etmek.

BAŞAT

Baskın.

CENDERE

Pres. Manevi baskı.

DARBE

Vuruş, çarpış. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi.

BASKICI

İşlenecek kumaşlar üzerine kalıplara resim basan kimse. Kısıtlayan. Matbaacılıkta baskı işlerini yapan kimse.

BAŞIBOŞ

Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan. (başı'boş) Kendi isteğine göre, hiçbir etki altında kalmadan. (başı'boş) Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir biçimde. Bağlanmamış, serbest bırakılmış.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

BEYAZ

Ak, kara, siyah karşıtı. Baskıda normal karalıkta görünen harf türü. Bu renkte olan. Beyaz ırktan olan kişi. Beyaz zehir.

BÖLME

Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim. Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi. Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde. Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk. Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler. Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer. Dört işlemden biri, taksim.

DAYATMACI

İstediğini yaptırmada baskı uygulayan, direten, empoze eden.

BASTIRMAK

Basma işini yaptırmak. Gidermek. Zararlı bir olayı önlemek. Hemen söylemek. Baskı yapmak, üzerine iyice düşmek. Durdurmak. Üstünlüğünü göstermek. Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek. Birdenbire gerçekleşmek ve pek çok etki göstermek. Kümes hayvanlarını kuluçkaya yatırmak. Ansızın birinin yanına gitmek.