Kelimeler arşivi içinde; sonunda "hip" olan, toplam 15 adet kelime bulunmaktadır. Sonu hip ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında hip olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde hip olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
BAŞRAHİP, MÜNTEHİP, MÜZEHHİP
MUSAHİP
TEZHİP, ACAHİP
MUHİP, RAHİP, SAHİP, MEHİP, MÜHİP, NEHİP, VAHİP, VEHİP
HİP
HİP
Hep.
MUHİP
Seven, sevgi besleyen, dost.
BAŞRAHİP
Manastırlarda en kıdemli ve yönetimden sorumlu rahip, başkeşiş.
ACAHİP
Acayip.
RAHİP
Hristiyanlarda genellikle manastırda yaşayan evlenmemiş papaz, keşiş, karabaş.
MUSAHİP
Sohbet, arkadaşlık eden kimse. Tatlı konuşmaları ile büyüklerin, özellikle padişahların güzel zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kimselere verilen unvan. Yol kardeşi.
NEHİP
Dehşet, korku. Yağmacı, çapulcu.
SAHİP
Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik. Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse. Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil. Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse.
VEHİP
Bağışlama, bağış, vergi.
MÜZEHHİP
(Süsleme) Yazma kitapların süslenmesini yapan sanatçı.
MEHİP
Heybetli, azametli. Aslan.
MÜNTEHİP
Seçmen.
VAHİP
Hibe eden, bağışlayan.
TEZHİP
Yazma kitaplarda, sayfaların yaldız ve boya ile bezenmesi, yaldızlama. Süsleme, bezeme.
MÜHİP
Heybetli, korku ve saygı uyandıran.
Bu bölümde tanımı içerisinde HİP geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ASHAP
Sahipler. Sahabe.
BALATA
Soğuk ve sıcakta büyük bir sürtünme katsayısına sahip olan, suya ve yağa dayanıklı, yavaş aşınan madde. Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan, tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş yarım ay biçimindeki alet.
AEROBİK
Sağlıklı bir vücuda sahip olmak için tempolu müzik eşliğinde yapılmış olan bir jimnastik türü.
BENİMSEME
Benimsemek işi, sahip çıkma, tesahup.
ANANESİZ
Geleneğe sahip bulunmayan.
BAĞDAŞTIRMACILIK
Farklı kökenlere sahip değişik kültür özelliklerini birleştirme veya kaynaştırma işi. Pek çok değişik öğretiyi birleştirmeyi amaçlayan felsefi veya dinî öğreti.
AKSAKAL
Köyün veya mahallenin ihtiyar heyetinde olan kimse. Ermiş, evliya. Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse, duayen.
BÜCÜR
Ufak tefek ve kısa boylu (kimse). Yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan.
DAV
Postu, kaplan postu gibi çizgili bir tür Afrika zebrası (Hippotigris burchelli).
CİN
Dinî inanışa göre duyularla kavranamayan, insanlar gibi irade ve anlama yeteneğine sahip, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan yaratık. Masallarda göze görünmeyen, türlü biçimlere girebilen, iyilik de kötülük de yapabilen yaratık. Akıllı, zeki, uyanık kimse. Buğday, arpa, yulaf vb.nden elde edilen ve ardıçla kokulandırılan bir alkollü içki türü, ardıç rakısı. Pamuklu, kalın kumaştan giysi veya pantolon.
BİRİKİM
Birikme, bir yerde toplanıp yığılma. Biriktirilen mal ya da para. Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü, deneyim. Bilim veya sanat alanında sahip olunan bilgi, repertuvar. Herhangi bir aşınma sürecinde veya taşıma işi yapılırken alüvyonlu maddelerin bırakılması. Toplumların kültürel varlıklarının gelişip genişlemesi ve uygarlık düzeyinin yükselmesi süreci.
CEBEL
Sahipsiz, boş toprak. Ekilmemiş tarla, ekime elverişli olmayan yer. Dağ.
BENİMSEMEK
Bir şeyi kendine mal etmek, sahip çıkmak, kabullenmek, tesahup etmek. Bir şeye, birine bağlanmak, ısınmak.
CEBELİ
Osmanlı Devleti'nde, savaş sırasında tımar, zeamet sahiplerinin dirlikleri oranına göre yanlarında götürmekle yükümlü bulundukları atlı asker. Aynı dönemde illerdeki atlı inzibat kuvveti.
BIRAKMAK
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak. Yanına almamak, yanında götürmemek. Koymak. Bıyık ya da sakal uzatmak. Bir işi başka bir zamana ertelemek. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak. Bakılmak, korunmak için vermek. Kötü bir durumda terk etmek. Ayrılmak, terk etmek. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek. Saklamak, artırmak. Sarkıtmak. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak. Boşamak. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek. Sınıf geçirmemek, döndürmek. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. Engel olmamak. Unutmak. Sahiplik hakkını başkasına vermek.
BAŞRAHİPLİK
Başrahip olma durumu, başkeşişlik. Başrahibin yaptığı iş, başkeşişlik. Başrahibin makamı, başkeşişlik.
AĞIRKANLI
Ağırcanlı. Hippokrates'in ortaya attığı ağırcanlılık, soğukluk, kolayca duygulanmayış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi.
BAĞDAŞIK
Birbirlerine benzer karakterlere veya yapıya sahip parça veya birimlerden oluşan (bütün veya topluluk), mütecanis, homojen.
AYRIKLIK
Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma. Kaplamları birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı yakın cinsin kaplamına giren kavramlar arasındaki bağlantı. Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı. Önermelerin birbirine bağlanması işleminde ya . ya . ve ya da ile gösterilen ilişki. Kural dışılık. Genel kuraldan ayrılma, derogasyon.
ADALET
Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.