Sonu HAV ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "hav" olan, toplam 5 adet kelime bulunmaktadır. Sonu hav ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında hav olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde hav olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

HAV

Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy, ülger. Köpeğin çıkardığı ses.

BUHAV

Gerdan. Kilit.

PUHAV

Hayvanların ayağına vurulan köstek.

SAHAV

Paltoluk kalın kumaş. Sahip, bk. sâp, sâhip.

HAVHAV

Çocuk dilinde köpek.

  -   -   -  

Anlamında HAV bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde HAV geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ASLANAĞZI

Sıracagillerden, türlü renkte, güzel, kokusuz çiçekleri olan bir bitki, danaburnu. Havuz kenarlarına konulan ve ağzından su akan aslan biçiminde süs taşı.

AĞIŞ

Ağma işi. Su buharının ve başka gazların yerden havaya doğru çıkışı, yağış karşıtı.

ASPİRATÖR

Havadaki duman, is, koku vb. yabancı maddeleri emerek dışarı atan aygıt, emmeç. Kendisine bağlanan bir kabın içindeki gazı seyreltmeye veya sıkıştırmaya yarayan, içinden bir sıvı geçirilerek çalıştırılan araç, emmeç.

ALDANMAK

Görünüşe bakarak yanlış bir yargıya varmak, yanılmak. Hayal kırıklığına uğramak. Havanın birden ısınmasıyla zamansız açan çiçek, soğuk sebebiyle donmak. Bir hileye, bir yalana kanmak. Avunmak, oyalanmak.

AVAM

Alt tabaka, havas karşıtı.

AMFİZEM

Doku ve organlarda sıra dışı hava toplanması.

ATMOSFER

Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı. Hava yuvarı. Basınç birimi olarak kullanılan, 15 °C'de deniz yüzeyinde, 76 santimetre uzunluğunda ve tabanı 1 santimetrekare olan cıva sütununun ağırlığı (1 kilogram 33 gram). İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava.

APOTR

Yardımcı, koruyucu, havari.

ALAN

Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

AMBİYANS

Hava.

AMPUL

İçinde, elektrik akımı ile akkor durumuna gelerek ışık verebilen bir iletkeni bulunan, havası boşaltılmış cam şişe. İçinde sıvı durumda ilaç bulunan, kapalı cam tüp.

AEROLOJİ

Hava araştırmaları bilimi.

AĞIRLAMA

Ağırlamak işi, ikram, izaz. Gelin veya güveyi karşılanırken çalınan kıvrak bir hava.

ATMAK

Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.

ABRAMAK

Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.

ARGON

Atom numarası 18, atom ağırlığı 39,9 olan, havada % 1 oranında bulunan, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir element (simgesi Ar).

AERODİNAMİK

Hareket hâlinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkiyi inceleyen bilim. Gazların hareketini inceleyen bilim dalı. Bu bilim alanlarıyla ilgili olan.

AMFİTEATR

Dinleyicilerin oturduğu, sıraları arkaya doğru basamaklı olarak yükselen salon, amfi. Yunan ve Roma'da açık hava tiyatrosu. Basamak basamak yükselen yer biçimi.

AKIM

Akma işi. Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz. Debi. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan.

AKINTI

Akma işi. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.