Sonu FIRLAMA ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "fırlama" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu fırlama ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında fırlama olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde fırlama olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

FIRLAMA

Fırlamak işi. Arsız, terbiyesiz çocuk. Piç.

SIFIRLAMA

Sıfırlamak işi.

  -   -   -  

Anlamında FIRLAMA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde FIRLAMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ÇIĞMAK

Fırlamak, ansızın koşmak. Testi dışına su vermek. Terlemek, nemlenmek.

OKLAMAK

Ok gibi fırlamak. Okla vurmak.

HOPLAMAK

Sevinçten, korkudan veya oyun için, bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak.

FILLAMA

Fırlama.

BUYLU

Kağnı kıravatını biribirine bağlayan ağaç kuşak. Kızak döşeklerini biribirine bağlayan meşeden yapılmış kuşak, bağ. Araba, kağnı dingili. Sabanın kıvrık yerine konulan ve toprağı dağıtmaya yarayan çatal. Kağnı, araba tekerleğine çakılan tahta çivi. Araba oku ile boyunduruğunu birbirine bağlayan çivi. Tırpanda, kılıcı sıkıştırmak için çakılan ağaç çivi. Övenderenin ucundaki çivi. Kızağın önündeki tahta. (Yeşilköy Gelendost Isparta). Kağnı tekerlerinin dışarı fırlamamasını sağlayan ağaç çubuk. (İspir Erzurum). Sapanda, toprağa giren bulaklar arasındaki ağaç destek. (Dereköy Eşme Uşak).

FIRLAYIŞ

Fırlama işi.

BÜRTLEMEK

Su fışkırmak. Tahıllar toprak altından yüze çıkmak. Dışarı fırlamak, patlamak: Gözünü bürtledirim.

ÇIKMAK

İçeriden dışarıya varmak, gitmek. Süresi dolduğunda ayrılmak. Gerçekleşmek. Yayılmak, duyulmak. Yerinden oynamak. Görünür ya da belli bir durumda bulunmak. Bir iddia ile ortalıkta görünmek. Belirmek, tanınmak. Meydana gelmek. Yayılmak. Niteliği sonradan anlaşılmak. Gelmek. Giderilmek, yok olmak. Yetkili birinin makamına iş için gitmek. Bir şeyin yukarısına doğru yürümek. Artırmak, fiyatı yükseltmek. Bir konu yetkililerce karara bağlanmak. Mal olmak. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek. Büyük abdest bozmak. Karaya ayak basmak. Oyunda herhangi bir rolü oynamak. Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek. Yükselmek, artmak. Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak. Yetişecek ölçüde olmak. Harcamak zorunda kalmak. Eksilmek. Ay veya mevsim geçmek. Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak. Binaya kat eklemek. Erişmek, görmek. Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak. Sıyrılmak, ayrılmak. Olmak, bulunmak, var olmak. Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek. Yapılmak, yürümek. Bitmek, büyümek, sürmek. Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek. Bir yere ulaşmak, varmak. Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak. Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak. Piyasaya sürülmek. Oluşmak, olmak. Sesini yükseltmek. Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek. Bulaşmak. Ay, Güneş görünmek. Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak. Verilmek. Vermeye katlanmak. Flört etmek. Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak. Unutmak. Yayımlanmak. Yeni yetişip satışa sunulmak.

DİĞDİRMEK

Sıvı hızla fışkırmak. İşemek. Bir yerden, delikten uzağa fırlamak, fışkırmak (kan, su ve benzerleri sıvılar).

ÇIVMAK

Atlamak, sıçramak, zıplamak. Hızla giden bir şey bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek. Atlamak, sıçramak, fırlamak. Kaçmak. (hayvanlar). Hayvan yoldan çıkmak. Atılan mermi hedeften aşmak. Yıldız kaymak. Bir yere atılan taş düz olarak gitmek. Ağaç, filiz vermek. Sallanmak: İlkbaharda bahçelerde salıngaç yapıp çıvmak çok hoş olur. Dikine uzanmak.

SALGI

Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz. Güneş'ten dışarı doğru madde fırlaması.

YEKİNMEK

Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak, kalkmak için hareket etmek, kımıldamak. Gereğinden fazla gayret sarf etmek.

ÇİVMAK

Atlamak, sıçramak, fırlamak.

ZIPLAMAK

Bir yere çarpıp yukarı fırlamak. Sevinçten veya oyun yapmak için bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak.

FAYMAK

Fırlamak, fırlatmak.

FIR

Fırıl fırıl. Piç, fırlama.

PÖRTLEMEK

Göz, çeşitli sebeplerle açılmak, dışarıya doğru fırlamak. Meyve kabuğu yarılıp içi dışarıya doğru çıkmak.

KALGIMAK

Sıçramak, fırlamak, şaha kalkmak. Öfkeyle kalkmak. Çapkınlık, serserilik yapmak.

ÇİVMEK

Atlamak, sıçramak, fırlamak. Gizlice bir şeyi almak. Birdenbire büyümek, uzamak.

FIŞKIRMA

Fışkırmak işi. Güneş yüzeyinden uzaya sıcak gaz kütlelerinin fırlaması.