Kelimeler arşivi içinde; başında "eye" olan, toplam 39 adet kelime bulunmaktadır. eye ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu eye ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde eye olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
EYETİKERİME
EYERLENMEK, EYERLETMEK
EYEVİRMEK, EYERCİLİK, EYERALMAZ, EYERLEMEK, EYERLENME, EYERLETME, EYEŞLENME
EYERTMEK, EYERLEME, EYERCİLİ
EYELMİŞ, EYERSİZ, EYENMEK, EYEŞMEK
EYERLİ, EYEŞİK, EYECEN, EYERCE, EYERCİ, EYENGİ, EYELCE
EYENK, EYELE, EYEĞİ, EYEĞÜ
EYE
Sahip, koruyucu. Evin, ailenin en sayılan kadını. Baba. Kaburga kemiği. Erkeğin karısına sesleniş ya da hitap şekli: Eye, bir çay göy içeyh. Gerçekten. Erkekler arasında kullanılan ünlem. Ed. eğer. Eğer. Kayığın iskeletini oluşturan ağaçlar. (Yenice Gelendost Isparta). Malik, sahip, efendi.
EYERLEME
Eyerlemek işi.
EYERLENME
Eyerlenmek işi.
EYERTMEK
Toprağı derince işlemek. Tarla ve bahçeyi bozmak. (Kadıobası Güdül Ankara).
EYETİKERİME
Arapça kökenli ayetikerime: ayet.
EYEŞLENME
Bir işin başında uzun zaman oyalanma.
EYEVİRMEK
Islatılmış palamut meyvesini mazı, çam kabuğu ya da sumağın içine koymak.
EYERLEMEK
At üzerine eyeri koyup bağlamak, eyer vurmak.
EYERLENMEK
Eyer vurulmak.
EYERSİZ
Eyer vurulmamış, sırtına eyer konulmamış (hayvan).
EYERCİLİ
Samsun ilinde, Terme ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
EYERLETMEK
Eyerleme işi yaptırılmak.
EYELMİŞ
Ağır başlı, olgun.
EYERALMAZ
Kuzeybatıdan gelen yağmur.
EYERLETME
Eyerletmek işi.
EYERCİLİK
Eyercinin yaptığı iş.
Bu bölümde tanımı içerisinde EYE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ADAM
İnsan. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse. Bir alanı benimseyen kimse. Eş, koca. Görevli kimse. İyi huylu, güvenilir kimse. Erkek kişi. Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse.
AÇIKTAN
Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.
ABORDA
Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması.
ABONE
Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).
AÇIORTAY
Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.
ABDESTLİK
Abdest alınacak yer. Abdest alınırken giyilen ve kolsuz hırkaya benzeyen bir giyecek türü.
ADAMCIL
İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis.
ABANDIRMAK
Bir kimsenin bir yere veya bir kimseye yaslanmasını sağlamak. Bir hayvanı yere çöktürmek.
ABANMAK
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.
AÇIKLIKÖLÇER
Bir mikroskobun açıklığını ölçmeye yarayan alet.
ABANDONE
Boks sporunda dövüşemeyecek duruma gelen boksörün karşılaşmayı yarıda bırakması. Herhangi bir olay karşısında çaresiz duruma düşme.
ACIMSI
Acıyı andıran, acıya benzeyen, acı gibi, acımtırak. Dokunaklı.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
ACİZ
Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. Beceriksizlik. Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu.
ABULLABUT
Kaba saba ve anlayışsız (kimse). Biçimsiz ve kötü giyinen, giyimine özen göstermeyen (kimse).
ACEMİ
Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen. Saraya yeni alınmış cariye. İşinde, mesleğinde yeni olan, toy. Bir yere, bir şeye yabancı olan.
AÇGÖZLÜ
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, gözü doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, tokgözlü karşıtı.
AD
Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam. Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim. Sayma. Sayılma. Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu.
ADAKLAMAK
Küçük çocuk yürümeye başlamak.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.