Kelimeler arşivi içinde; başında "eskime" olan, toplam 4 adet kelime bulunmaktadır. eskime ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu eskime ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde eskime olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ESKİMENGENCİKK
ESKİMEŞE
ESKİMEK
ESKİME
ESKİME
Eskimek işi.
ESKİMENGENCİKK
Düzce kenti, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
ESKİMEK
Eski duruma gelmek. Gözden düşmek, değeri kalmamak. Yıpranmak. Yaşlanmak.
ESKİMEŞE
Sivas şehri, Gökçekent nahiyesine bağlı bir bölge.
Bu bölümde tanımı içerisinde ESKİME geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ESKİLEŞMEK
Eskimek.
BATTALLAŞMA
Battallaşmak işi. Sermaye mallarının fiziksel olarak yıpranmalarından çok, teknolojik gelişme sonucunda eskimeleri.
BAKİR
Cinsel ilişkide bulunmamış (erkek). El değmemiş, kullanılmamış. İşlenmemiş (toprak). Eskimemiş, yıpranmamış, yeni.
CAĞŞAMAH
Gevşemek, birbirinden ayrılmak, eskimek.
KÖHNEMEK
Eskimek, modası geçmek. Geçersiz bir duruma gelmek, çağ dışı kalmak.
ÖLMEZ
Ölümsüz, kalıcı olan. Çok dayanıklı, kolay eskimeyen.
ÇAHŞAMAK
Gevşemek, birbirinden ayrılmak, eskimek. Üşümek, titremek. Sarsılıp gevşemek, kağşamak.
AĞIRDAMAK
Eskimek, köhneleşmek: Şu ev ağırdamış. Düşündüğünü anlatamamak.
YIPRAMAK
Aşınıp eskimek, incelmek.
AŞINMAK
Birbirine sürtünerek incelmek. Çıkıntıları silinmek, düzleşmek. Eskimek, yıpranmak.
BADI
Dokuma tezgâhını hareket ettirmeye yarayan tahta ayaklık, pedal. Kaz. Şişman, ablak yüzlü, kısa boylu kimse. Pis, kirli. Tembel. Uçlarını koltuk altlarına dayayıp, çatallarına ayak konularak yürünen, bir çift sopadan yapılmış oyun aygıtı. Çorabın eskimemesi için bezden yapılan terlik. Erkek zenci. Ördek. Kaz ve ördek yavrusu. Hindi. Kaz yavrusu. Dokuma tezgâhlarında kücülerin aşağı yukarı hareket etmesini sağlayan tahta. (Mudurnu Bolu).
FARIMAK
Güçsüz düşmek, yorulmak. Eskimek, yıpranmak. Vazgeçmek, usanmak. Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak.
ÇIKŞAMAK
Gevşemek, birbirinden ayrılmak, eskimek.
KORUMAK
Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Karşılamak, denk gelmek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek. Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.
ÇAKITLAMAK
Gevşemek, birbirinden ayrılmak, eskimek.
KAĞŞAMAK
Eskimek, dağılmaya yüz tutmak. İhtiyarlamak. Zayıflamak, gevşemek, güçsüzleşmek. Herhangi bir şey ek yerlerinden ayrılmak, oynamak.
ARŞINMAK
Aşınmak, eskimek: Ne sağlam malmış ne kadar kullansan arşınmıyor.
CAĞŞAMAK
Gevşemek, birbirinden ayrılmak, eskimek. Para, zincir, çakıltaşı gibi cisimler birbirine çarparak ses çıkarmak, şakırdamak.
YIPRANMAK
Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek. Makine veya makine parçaları aşınıp bozulmak. Saygınlığı azalmak. Çeşitli etkenlerle eski gücü kalmamak.
CAHŞAMAH
Gevşemek, birbirinden ayrılmak, eskimek.