Kelimeler arşivi içinde; sonunda "doruk" olan, toplam 9 adet kelime bulunmaktadır. Sonu doruk ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında doruk olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde doruk olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
YAYVANDORUK
GÖRENDORUK
ESENDORUK, KARADORUK
DİMDORUK, TANDORUK
AKDORUK, ÖZDORUK
DORUK
DORUK
Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika. En üstün başarı düzeyi. Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta.
AKDORUK
"Beyaz" anlamındaki ak ile "tepe, en yüksek yer, uç, zirve; en üstün başarı düzeyi; kibirli" anlamlarındaki doruk sözlerinden oluşan bir söz.". Diyarbakır şehri, Ağaçlı bucağına bağlı bir yer.
KARADORUK
Samsun kenti, Beşpınar bucağına bağlı bir bölge. Sivas şehri, Konakpınar bucağına bağlı bir yer.
ESENDORUK
Erzincan kenti, Başköy bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
TANDORUK
Şafak vaktinde doğmuş gururlu kimse.
DİMDORUK
Tepe, uç, en yüksek yer: Kavağın dimdoruğuna çıktın mı?.
YAYVANDORUK
Şanlıurfa kenti, Harran ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
ÖZDORUK
Özü yüce olan kimse.
GÖRENDORUK
Siirt kenti, Eruh ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
Bu bölümde tanımı içerisinde DORUK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DOROK
Tepe, uç, zirve, doruk. Çam, ardıç, katran, köknar fidanı.
ZİRVE
Doruk. Bir işte ulaşılan en üst aşama.
DUPBUR
Tepenin en yüksek noktası, doruk.
DORUKLAYIN
Yukardan beri anlamında kullanılır: Gelen kızı doruklayın görünce dizimin bağı çözüldü.
HACIKABAK
Çamlıkların arkasından yükselen çıplak tepe, doruk.
ANNAK
Tepenin en sivri yeri. At, eşek, tavuk, keklik gibi hayvanların yatıp yuvarlandıkları tozlu yer. Anlayış, duygu. Anlayış, bellek, zekâ. Karşı, ön taraf, gözönü, her taraftan görülebilen yer, meydan, açıklık. Görülebilen yer. Karşı, ön taraf. Doruk, gözetleme yeri, siper. Duygu. Hatıra. Alan, meydan.
DİNGE
Fidan. Kalın dikme. Başörtüsü kalıbı. Gelinlerin taktığı ipekli örtü üzerine gümüş, altın dizili başlık. Kadınların başlarına giydikleri hasırdan örülmüş külah. Tahtadan bir kasnak üzerine bez sarılarak başa oturtulan ve üzerine fes konulduktan sonra tülbentle bağlanan, bazen üzerine süs eşyası da takılan, yalnız kadınların kullandığı bir çeşit başlık. Tepe, uç, doruk. Tavana dayanan direk, sütun. Eski türkçe ten: başlık; keçe külah veya kasnak üzerine 'vala' sarıp üzerini kulplatılmış paralarla süsleyerek meydana getirilen başlık; türkmen kadınları arasında yaygındır; bk. ayrıca kofi / Kofiyh.
DARUH
Doruk: Daruh bekçisiz olmaz.
KATABASİS
Bir oyunun gelişiminde doruk noktadan, dönüşümden itibaren gerilim açısından düşüşe geçtiği kesim. Aristoteles'in Poetika'sında kullanılan bir terimdir. Düşüş. Dönümden (bk. peripeti) sonraki olayların gerilim yönünden gevşeyişinde, bir iniş durumu almasına Aristoteles'in Poetika kitabında verdiği ad.
ŞAHİKA
Doruk, zirve. En üst derece.
DINKALAZU
Tepe, uç, doruk.
DORUKUCU
Üzerinde kar aşındırmasının etkilerini taşıyan genç ve yüksek dağlarda, yan yana dorukların testere dişi ya da horozibiği görünüşündeki uçlarından her biri.
ÇO
Eşeği, hızlı yürütme ünlemi. Tepe, doruk: Çoğun başına çıkınca köy görünür. Köz.
DORUKLAMA
Doruklamak işi. Tepeleme.
DMGILİK
Tepe, uç, doruk.
DİNBURÇ
Doruk, uç.
ADEMCİLİK
Yirminci yüzyılın başında Rusya'da ortaya çıkan bu edebiyat çığırı, simgeciliğe (symbolisme'e) karşı bir tepki olup eşyayı sanki Âdem'in göziyle görüyormuş gibi mistikçilikten uzak bir kavrayışla kavrıyarak gerçek anlamında kullanılmış kelimelerle anlatmak yoludur. Bu çığıra DORUKÇULUK (Acméisme) de denir. XX. yüzyılın başında simgeciliğe karşı bir tepki olarak Rusya'da ortaya çıkan bir edebiyat akımı.
DORUKMAK
Bir şey birikmek, toplanmak: Senin işlerin de benim başıma doruktu. Takılmak, takılıp kalmak: Değnek çama doruktu.
DORAK
Kekik. Yoğurt ve kaymaktan yapılan bir çeşit yağlı peynir. Yağı alınmış sütten yapılan peynir. Yumuşak taştan yapılan ve yoğurt süzmekte kullanılan bir çeşit süzgeç. İçine yoğurt konan oyuk taş. Dereotu. Tepe, en yüksek yer, uç. Süzülmüş yoğurt, çökelek. Tepe, en yüksek yer, doruk. Bursa şehrinde, Söğütalan bucağına bağlı bir bölge. İçel şehrinde, Tarsus belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
DİVRİK
Dağın tepesi, doruk. Müdevver.