BASTIRI ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "bastırı" olan, toplam 11 adet kelime bulunmaktadır. bastırı ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu bastırı ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde bastırı olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

BASTIRIKLANMAK

13 harfli kelimeler

BASTIRIVERMEK

12 harfli kelimeler

BASTIRIVERME

11 harfli kelimeler

BASTIRILMAK

10 harfli kelimeler

BASTIRIKTA, BASTIRILIŞ, BASTIRILMA

8 harfli kelimeler

BASTIRIK, BASTIRIM, BASTIRIŞ

7 harfli kelimeler

BASTIRI

Bazı kelimelerin anlamları

BASTIRI

Bir ışımın bir birleşenini eleme.

BASTIRIVERME

Bastırıvermek işi.

BASTIRIKTA

Gizlenen, saklanan şey veya laf: Benim de bu hususta bildiklerim var, fakat şimdilik bastırıkta duruyor.

BASTIRIK

Kapıyı arkadan bastırmak için kullanılan ağaç dayak. Ağırlık, yük.

BASTIRIŞ

Bastırma işi.

BASTIRILIŞ

Bastırılma işi.

BASTIRIVERMEK

Çabucak bastırmak.

BASTIRILMA

Bastırılmak işi.

BASTIRIM

Ruh dünyasında oluşan tepkimelerin bilinç dışına yansıması.

BASTIRIKLANMAK

Hasta ve bitkin bir durumda olmak, sayıklamak.

BASTIRILMAK

Bastırma işine konu olmak.

  -   -   -  

Anlamında BASTIRI bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde BASTIRI geçen kelimeler listesi verilmiştir.

PİYANGO

Düzenleyenlerce bastırılmış numaralı kâğıtları satın alanlar içinden, kazananların kura ile belirlendiği talih oyunu. Beklenmedik olay ya da durum.

SIKI

Dar. Güçlü ve çabuk, hızlı. Disiplin. İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan. Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan. Zorlu, güçlü ve etkili. Cimri. Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü. Zorlayıcı durum. Yoğun. İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı. Sıkıca, iyice.

DIKIZ

Çok sıkıştırılmış, bastırılmış, dolu, sıkı. Sıkışık, dar. Havasız basık yer. Suyu az gelerek iyi pişmemiş yemek, susuz ve katı olduğundan boğazda kalan yiyecek. Çok nemli toprak, sulu olmayan çamur, çamurlu tarla. Gelişigüzel, rasgele yapılmış iş: Ne kadar dıkız bir iş. Çelik çomak oyununda dokuzdan sonra söylenen ve on rakamının yerini tutan sözcük. Atın koşarken tıkanıp kalması. Kuru, boğazda kalan yiyecek. Tıknaz, yoğun.

BASIRILMAK

Bastırılmak, kapatılmak.

KOMPRESÖR

Bir akışkanı veya gazı, gereken basınca göre sıkıştırmaya yarayan alet, sıkmaç. Yol yapımında, dökülen çakılları, kumları bastırıp sıkıştırmak için kullanılan ağır silindirli araç. Sert cisimleri kırmak ve delmek için kullanılan makine.

SÜRGÜ

Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen demir veya ağaç kol, tırkaz, sürme. Sürülmüş tarlayı bastırmak ve düzeltmek için kullanılan, taştan veya ağaç kütüğünden tarım aracı, tapan. Sıvayı bastırıp düzeltmek için kullanılan büyük mala. Çoğu kez bölümlere ayrılmış bir çubuk üzerinde veya bir cetvelin, bir kumpasın ortasına açılmış bir oluk içinde kayabilen sivri uç veya küçük lama. Hastanın büyük ve küçük abdestini yapabilmesi için altına sürülen kap.

EZMEK

Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek. Üzmek, sıkıntıya sokmak. Harcamak. Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek. Yenmek, sindirmek. Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek. Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak.

LİMONLUK

Sera. Limon ağaçlarının bulunduğu yer, limon bahçesi. Üzerine kesilmiş limon bastırılıp sıkılan, ortası tümsek ve oluklu küçük araç. Merdiven, balkon vb. yerlerin kıyılarına çekilen, 20-30 santimetre yüksekliğindeki set, tavhane.

PARA

Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit. Kuruşun kırkta biri. Kazanç.

DİKİS

Çok sıkıştırılmış, bastırılmış, dolu, sıkı.

TIRTIL

Yumurtadan çıkan kelebek kurtçuklarının ilk durumu. Maraş işi veya diğer elbise nakışlarında kullanılan altın, gümüş gereç. Palet. Pulların veya metal paraların kenarındaki kertikleri oluşturan çıkıntılardan her biri. Bir şeyin kenarına çizilen zincir gibi çiçeklerden yapılmış olan süs. Çevresinde kertikler bulunan ve işlenecek parça üzerine bastırılarak bu kertiklerin izini parçaya basmaya yarayan çelik disk.

DIKIS

Çok sıkıştırılmış, bastırılmış, dolu, sıkı: Bu çuvalı ne kadar dıkıs basmışlar. Sıkışık, dar: Yerimiz çok dıkıs. Havasız basık yer. İyi pişmemiş, kabarmamış ekmek. Suyu az gelerek iyi pişmemiş yemek, susuz ve katı olduğundan boğazda kalan yiyecek: Pilav aşı ne kadar dıkız olmuş. Sarı, yapışkan bir toprak. Çok nemli toprak, sulu olmayan çamur, çamurlu tarla.

KORSAMBA

Çarpmaktan moraran deri üstüne bastırılan sıcak, ıslak bez. Evlendirme. Hayvan çiftleştirme: İki köpeği korsamba yaptık.

MUHAT

Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş. Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuş hafif çukurluk.

İNNAH

Bebeklerde bıngıldağın çökmesiyle meydana gelen meme emmeme hastalığı. Ağız tavanının arkaya doğru şişmesi şeklinde görülen bir çocuk hastalığı; parmakla ağız tavanı bastırılarak tedavi edilir.

KİTAPÇI

Kitap satan kimse. Kitap bastırıp satan kimse.

KAVHAZ

Büyük fakat hafif olan şey. Gevşek, bastırılmamış şey : Çuvalı kavhaz doldurmuşsun. Kabarık, gevşek.

ANASARKA

Genel bir ödemin yansıması olarak üzerine parmakla bastırıldığında iz bırakan özellikte, soğuk, yaygın deri altı ödemi, yaygın hidrops. Genellikle kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliklerinde ve kaşekside görülür. Gebelik döneminde görüldüğünde yavru, hipopotam benzeri bir görünüşte olur.

DIKKIZ

Çok sıkıştırılmış, bastırılmış, dolu, sıkı. Çok nemli toprak, sulu olmayan çamur, çamurlu tarla.

BASALAMAK

Çamaşırı suya basmak: Çamaşırı basaladım yukarı çıktım. Bir kaba konulan eşyayı üstünden bastırıp sıkıştırmak.