Kelimeler arşivi içinde; sonunda "avramak" olan, toplam 4 adet kelime bulunmaktadır. Sonu avramak ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında avramak olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde avramak olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
AVRAMAK
Kollamak, korumak, zaptetmek: Ali ağanın kızını aldın ama bakalım avrayabilecek misin?. Kavramak, alışmak.
KAVRAMAK
Elle sıkıca tutmak. Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. Bir nesne veya düşünceyi her yönünü anlamak, iyice anlamak.
BAVRAMAK
Bir konuda yetişmek, uzman olmak.
GAVRAMAK
Kavramak. Köpek ısırmak: Köpek çocuğu gavramış. Eski türkçe kavramak: kavramak; sıkıca tutmak; anlamak; elverişlilik kazanmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde AVRAMAK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ERİKMEK
Azmak, taşkın hareketler yapmak. Üzülmek. Anlamak, kavramak. Koyun sürüsü ikiye ayrılmak. Gürültü yapmak: Yeter çok eriktiniz. Kadın kocasından ayrılmak.
ANLAMAK
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak. Sorup öğrenmek. Yarar sağlamak. Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek. Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek. Bir şey hakkında bilgisi bulunmak. Doğru ve yerinde bulmak.
KASNAKLAMAK
Kasnak içine almak, çemberlemek. Kollarını dolayarak kavramak. Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak.
KARMAMAK
Kavramak, el ile tutmak, yapışmak.
GAVRALAMAH
Kavramak.
GÖRMEK
Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek. Çok değer vermek. Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak. Karşılaşmak, rastlaşmak. Bir işleme uğramak. Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak. Yanına gidip konuşmak. Gezmek. Almak. Anlamak, kavramak, sezmek. Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak. Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek. Ziyaret etmek. Saymak, herhangi bir şey gibi görmek. Vermek. Bir şeye erişmek. Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak. Sahne olmak, geçirmek. Yapmak, etmek. Takım arkadaşlarından en uygun olanına pas atmak.
OKUMAK
Bir yazıyı meydana getiren harf ve işaretlere bakıp bunları çözümlemek veya seslendirmek. Bir şeyin anlamını çözmek. Değerlendirmek. Bazı belirtilerle bir anlamı, gizli bir duyguyu anlamak, kavramak. Sesli olarak söylemek. Hastalığı iyi edeceğini ileri sürerek okuyup üflemek, üfürükçülük etmek. Yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek. Bir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında veya yazılı şeyler üzerinde çalışmak, öğrenim görmek. Sövmek, küfretmek. Bir yere çağırmak, davet etmek, okuntu göndermek.
ALGILAMAK
Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyu organlarıyla kavramak, idrak etmek.
KAVCAKLAMAK
Hırsla kapmak, kavramak. Mıncıklamak.
KARMALAMAK
Avuçta sıkmak, avuçlamak. Tavanı kireç ya da çamurla kaplamak. Şurasından burasından kavramak, avuç içine alıp tutmak.
KARVAŞMAK
Kavraşmak, birbirini alt etmek üzere kavramak.
KAVRAMA
Kavramak işi, anlama, anlamaklık, algılama. Küçük orak. İki dikme arasındaki sağlamlığı ve dayanıklılığı artırmak için kullanılan yatay ahşap parça. Otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine bağlayıp ayırma, motordan gelen hareketi sarsıntısız olarak öteki aktarma ögelerine iletme.
AVUÇLAMAK
Avuçla kavramak, avuçla almak, apazlamak, hapazlamak.
KARVAMAK
Kavramak, yakalamak.
ANNAKLAMAK
Dikkatle etrafı araştırmak, gözetlemek. Bir şeyi gizlice dinlemek. Anlamak, kavramak.
ANNAMAK
Hayvanlar toprakta yatıp yuvarlanmak. Anlayış, bellek, zekâ. Anlamak. Anlamak, kavramak. Anlamak (bk. ânlamak). Anlamak, bk. annımak.
KAVZAMAK
Sıkı tutmak, kavramak. Korumak, muhafaza etmek.
GAVCAKLAMAK
Kavramak.
FEHMETMEK
Anlamak, kavramak.
KAVCALAMAK
Hırsla kapmak, kavramak.