Kelimeler arşivi içinde; sonunda "artı" olan, toplam 28 adet kelime bulunmaktadır. Sonu artı ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında artı olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde artı olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
BARARTI, YAŞARTI, YAĞARTI, SAMARTI, LAGARTI, KIRARTI, BOZARTI, SARARTI, MORARTI, KIZARTI, ÇIKARTI, KABARTI, KARARTI
AĞARTI, AYARTI, ABARTI, AHARTI, UYARTI
BARTI, CARTI, DARTI, GARTI, HARTI, PARTI, TARTI, YARTI, MARTI
ARTI
ARTI
Toplama işleminde + işaretinin adı, zait. Fazlalık. Sıfırdan büyük, önünde artı işareti bulunan (sayı), eksi karşıtı, pozitif.
BARARTI
Kırkları karışan aynı yaştaki çocuklar, yaşıt: Biribirinin barartısı.
SAMARTI
Boyunduruğa geçirilen, öküzlerin bağlanmasına yarayan demir ya da ağaç çubuklar, boyunduruk zelvesi.
LAGARTI
Kullanıla kullanıla genişleyen delik.
MORARTI
Morluk.
KARARTI
Karaltı. Kararmış yer, siyahlık.
KIRARTI
Kırlık, saçtaki aklık.
KIZARTI
Kızarmış yer.
ÇIKARTI
Boşaltım ile vücuttan dışarı çıkan madde, ıtrah maddesi.
KABARTI
Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer.
SARARTI
Sarı olma durumu.
YAĞARTI
Yağmur.
YAŞARTI
Islaklık, hafif su sızıntısı.
AĞARTI
Uzaktan ancak seçilebilen, belli belirsiz bir aklık. Süt, yoğurt, peynir, ayran vb. yiyecek ve içecekler.
AYARTI
Baştan çıkarma.
BOZARTI
Deride morluk, bozluk. Tarlada, dağda yer yer görülen boz yer. Hayal meyal görülen şekil, karaltı. Ekinin olgunluk belirtisi. Boz görünüş, bozluk: Ekinlerin bozartısı daha duruyor.
Bu bölümde tanımı içerisinde ARTI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞARTILMA
Ağartılmak işi.
ABARTILI
Olduğundan fazla gösterilen, abartmalı, mübalağalı. Abartarak, abartılı olarak, mübalağalı bir biçimde.
AKAÇ
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. Yer altı su oluğu. Kanal, ark, su yolu.
ABARTMACILIK
Abartıcılık.
AKILCILIK
Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
ALIŞTIRMA
Alıştırmak işi. Vücudun gücünü ve dayanıklılığını artırmak için yapılmış olan uygulama, hazırlık çalışması, idman, egzersiz, antrenman. Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılmış olan tekrar, temrin, talim, egzersiz. Bir araç motorundan tam verim elde edilebilmesi için ilk dönemlerinde yüksek devirde düşük hızda çalıştırılması, rodaj.
ABARTMALI
Abartılı.
ADSIZ
Adı olmayan, isimsiz. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz. Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz.
ABARTICI
Abartıyı huy edinen (kimse), abartmacı, mübalağacı.
ABARTISIZLIK
Abartısız olma durumu.
ABARTISIZ
Olduğu gibi gösterilen, abartmasız, mübalağasız. Abartmadan, abartısız olarak, mübalağasız bir biçimde.
ABARTICILIK
Abartıcı olma durumu, abartmacılık, mübalağacılık.
ABARTILMA
Abartılmak işi.
ALEVLENDİRMEK
Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak. Etkisini, şiddetini artırmak, çoğaltmak.
ABARTMACI
Abartıcı.
AKKUYRUK
Tadını artırmak için çay harmanına katılan beyaz bir tür çay.
AĞIRLAŞMAK
Ağır duruma gelmek. Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak. Güçleşmek, zorlaşmak. Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almak. Ağırbaşlı olmak. Yavaşlamak. Yiyecek bozulmaya yüz tutmak. Gebe kadın doğurması yaklaşmak. Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak. Organ görevini yapamaz duruma gelmek.
AĞIR
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.
ABARTMASIZ
Abartısız.