ARD ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "ard" olan, toplam 98 adet kelime bulunmaktadır. ard ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu ard ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ard olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

ARDIÇLIYAYLA, ARDAHANLILIK, ARDARINLAMAK

11 harfli kelimeler

ARDİYECİLİK, ARDIŞTIRMAK, ARDAKLANMAK, ARDALAMADAN

10 harfli kelimeler

ARDINLAMAK, ARDIÇYAYLA, ARDIÇPINAR, ARDIÇLITAŞ, ARDIKLAMAK, ARDIÇALANI, ARDIMSIMAK, ARDARANDAN, ARDALAYDAN, ARDIŞIKLIK, ARDAKLAMAK, ARDAKLANMA

9 harfli kelimeler

ARDILAMAK, ARDIÇALAN, ARDIÇATAK, ARDIÇBELİ, ARDIÇDALI, ARDIÇDERE, ARDIÇDİBİ, ARDIÇGÖZE, ARDIÇKAYA, ARDIRADAN, ARDAHANLI, ARDARADAN, ARDIÇOLUK, ARDISÜRME, ARDIÇTEPE, ARDALAMAK

8 harfli kelimeler

ARDIÇLAR, ARDIÇKÖY, ARDIÇLIK, ARDİYECİ, ARDAĞACI, ARDIÇÖNÜ, ARDLAMAK, ARDAŞLIK, ARDALAYI, ARDALMAK, ARDISIRA, ARDIRMAK, ARDIAÇIK, ARDINMAK, ARDEMİRİ, ARDILMAK, ARDILLIK

7 harfli kelimeler

ARDINCA, ARDUVAZ, ARDIMAK, ARDIRIK, ARDIŞLI, ARDIŞIM, ARDILMA, ARDIŞIK, ARDİYYE, ARDILLI, ARDIÇLI, ARDAHAN, ARDEŞEN, ARDALAK, ARDELEK, ARDAMAK, ARDANUÇ, ARDASAK, ARDAVUL, ARDAŞAN, ARDAŞMA

6 harfli kelimeler

ARDARA, ARDUNÇ, ARDMAK, ARDİYE, ARDALA, ARDIRA, ARDILI

5 harfli kelimeler

ARDAY, ARDIL, ARDUÇ, ARDUC, ARDÖN, ARDIÇ, ARDAF, ARDAH, ARDAK, ARDAL, ARDEY, ARDEN, ARDEÇ, ARDCA, ARDIK

4 harfli kelimeler

ARDI, ARDA

3 harfli kelimeler

ARD

Bazı kelimelerin anlamları

ARD

Buğdayı azar azar döken değirmen hunisi. Çok iyi. Art, arka. (karşılık: posteriyör),Bir hayvanın ya da bir bölgesinin bir eksene göre geri kısmı.

ARDIÇPINAR

Amasya kenti, Göynücek ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. İçel şehrinde, Gülnar belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

ARDIMSIMAK

Bayatlamak, bozulmaya, kokmaya yüz tutmak.

ARDINLAMAK

Ardına düşmek.

ARDAKLANMAK

Ağaçlarda mantarların sebep olduğu çürümeye uğramak.

ARDIŞTIRMAK

Yükletmek.

ARDIÇLITAŞ

İçel şehri, Bozyazı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

ARDİYECİLİK

Ardiyecinin yaptığı iş.

ARDARINLAMAK

Hayvana yük yüklemek.

ARDIÇALANI

Yozgat kenti, Akdağmadeni belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

ARDIÇYAYLA

Erzurum ilinde, Aşkale belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

ARDARANDAN

Arkadan arkaya, habersiz, sezdirmeden.

ARDIKLAMAK

Düşman olmak: Hasan bana ardıklamış galiba; ne söylüyor, ne de yüzüme bakıyor.

ARDALAMADAN

Arkadan arkaya, habersiz, sezdirmeden: Ardalamadan beni şahit yazmışlar.

ARDAHANLILIK

Ardahanlı olma durumu.

ARDIÇLIYAYLA

Trabzon kenti, Maçka ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

  -   -   -  

Anlamında ARD bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ARD geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ADAŞ

Adları aynı olanlardan her biri.

İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.

AFET

Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım. Çok kötü. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. Kıran.

ADIM

Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.

ABDAL

Gezgin derviş. Tasavvufta manevi üst bir rütbe. Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse. Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı.

ABLA

Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).

AÇILIM

Açılma işi. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapma. Yeni bir bakış açısı getirme. Sağ açıklık. Bir kısaltma veya formülün açık biçimi.

AÇIKLIK

Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

AÇIKGÖZ

Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse).

AGU

Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıkları ses.

ABRAMAK

Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

AĞAÇKESEN

Zar kanatlılardan, kurtçukları en çok gül fidanları üzerinde yaşayarak yapraklara zarar veren, kara renkli bir böcek (Hylotoma).

ADA

Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire. Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm. Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu. Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.

AÇIT

Bir duvarda kapı, pencere, kemerleme vb. bölümler için bırakılmış açıklık.

AÇILAMA

Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması.

ABRAKADABRA

Eski çağlarda bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan büyülü söz. Sihirbazların sıkça kullandığı büyü sözü.

AÇMAZ

Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.

AFRİKA

Dünya üzerinde yer alan kıtalardan biri.

AĞABEY

Büyük erkek kardeş, ağa, aka, ede, efe. Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü.