Kelimeler arşivi içinde; sonunda "amel" olan, toplam 10 adet kelime bulunmaktadır. Sonu amel ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında amel olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde amel olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
AKSÜLAMEL
MÜSTAMEL, ŞEMŞAMEL
BEŞAMEL, KARAMEL
ENAMEL
HAMEL, LAMEL, MAMEL
AMEL
AMEL
Yapılan iş, edim, fiil. İshal. Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları.
ŞEMŞAMEL
Yerelması.
BEŞAMEL
Et yemekleri için tereyağı, un ve sütle yapılmış olan bir sos türü.
HAMEL
Koç.
MAMEL
Koltuk değneği.
MÜSTAMEL
Kullanılmış olan. Yeni olmayan, eski.
KARAMEL
Eritilmiş ve birazı yakılmış şekerle yapılan şekerleme, karamela. Sakkaroz veya diğer karbonhidratların 200 °C ye ısıtılması ile elde edilen, gıda maddelerinde renklendirici ve tatlandırıcı olarak kullanılan bileşimi bilinmeyen kahverengi bir madde. Isıl işlemi uygulandıktan sonra sarı-kahvemsi renk ile hoş bir yanık kokusu alan ve şekerleme yapımında kullanılan ağdalaşmış şeker, karamela.
AKSÜLAMEL
Tepki, reaksiyon.
ENAMEL
Mina organı.
LAMEL
Mikroskopla yapılmış olan incelemede bazen lamların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası. Çok ince tabaka.
Bu bölümde tanımı içerisinde AMEL geçen kelimeler listesi verilmiştir.
EDİM
Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil. İnsan davranışı. Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz. Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
ALIŞVERİŞ
Satın alma ve satma işi, alım satım, iş, muamele, ahzüita, aksata, pazar. İlişki, münasebet.
DEVE
Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan (Camelus).
DÖNME
Dönmek işi. Biçimi değişmeyen bir şeklin ekseni çevresindeki hareketi. Başka bir dindeyken Müslüman olan, mühtedi. Ameliyatla cinsiyet değiştiren kimse.
DAVRANIŞ
Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü. Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı.
HECİN
Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 metre kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir tür memeli (Camellus dromedarius).
İSHAL
Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarma, sürgün, ötürük, iç sürme, cır cır, amel, linet, kabız karşıtı.
CERRAHİ
Cerrahlıkla ilgili. Ameliyatı gerektiren hastalıklarla ilgilenen hekimlik kolu, hariciye.
AMELİYATHANE
Hastanelerde hastaların ameliyat edildiği özel bölüm.
KAMELYA
Çaygillerden, büyük, beyaz, pembe veya kırmızı renkte çiçekler açan, dayanıklı yapraklı bir bitki, Japon gülü, Çin gülü (Camellia japonica).
AMELİYATLI
Ameliyat edilmiş.
CERRAH
Ameliyat yapan uzman hekim, hariciyeci, operatör. Önemsiz yaraları iyileştiren kimse.
KESMEK
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak. Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak. Belirtmek, kararlaştırmak. Yazıyı, filmi kısaltmak. Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak. Birini yermek, kötülemek. Oyuncuyu takım kadrosuna almamak. Akımı durdurmak. Hasta organı ameliyatla almak. Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek. Vahşice öldürmek. Kesici bir araçla yaralamak. Azaltmak, güçleştirmek. Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak. Ara vermek. Son vermek, gidermek. Geçişi önlemek. Para basmak. İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak. Susmak. Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek. Ucunu almak. Dibinden ayırmak. Bölmek, ayırmak. Düzgün parçalara ayırmak. Uydurmak, yalan söylemek.
KARAMELA
Karamel.
DREN
Ark. Ameliyat sonrası vücut içinde kalan doku artıklarını ve sıvıları dışarı atmak veya yara üzerindeki iltihabı akıtmakta kullanılan bükülgen tüp, akıtaç.
EYLEMLİ
Eylem durumunda olan, amelî, fiilî. Kadrolu.
KATGÜT
Ameliyatlarda yaraları dikmek için kullanılan, kedi bağırsağından yapılmış iplik.
İŞLEM
Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat. Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele.
AMELELİK
Amele olma durumu.