Sonu ALIŞ ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "alış" olan, toplam 15 adet kelime bulunmaktadır. Sonu alış ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında alış olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde alış olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

ÇANDIRÇALIŞ

9 harfli kelimeler

BAKAKALIŞ

8 harfli kelimeler

OVAÇALIŞ

7 harfli kelimeler

ALÇALIŞ, BUNALIŞ, ÇOĞALIŞ, DARALIŞ, DOMALIŞ, KISALIŞ, BOŞALIŞ

6 harfli kelimeler

BUALIŞ

5 harfli kelimeler

ÇALIŞ, DALIŞ, KALIŞ

4 harfli kelimeler

ALIŞ

Bazı kelimelerin anlamları

ALIŞ

Alma işi.

ÇOĞALIŞ

Çoğalma işi.

KALIŞ

Kalma işi.

ÇALIŞ

Çalma işi.

DOMALIŞ

Domalma işi.

DALIŞ

Dalma işi. Topu yakalamak amacıyla savunmadaki bir oyuncunun yatay olarak sıçraması, plonjon.

BAKAKALIŞ

Bakakalma işi.

DARALIŞ

Daralma işi.

BUNALIŞ

Bunalma işi.

KISALIŞ

Kısalma işi.

BUALIŞ

Bu defa, bu sefer.

ÇANDIRÇALIŞ

Giresun kenti, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

BOŞALIŞ

Boşalma işi.

ALÇALIŞ

Alçalma işi.

OVAÇALIŞ

Karabük şehrinde, Eflâni belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

  -   -   -  

Anlamında ALIŞ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ALIŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AİLE

Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. Eş, karı. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya. Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü.

ACİBE

Görülmemiş, alışılmamış, şaşılacak veya yadırganacak şey.

AÇILMA

Açılmak işi. Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi. Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama. Çatlama.

ALAN

Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

AHZÜİTA

Alışveriş.

AKTİF

Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü. Etkili. Çalışan, çalışmasını sürdüren. Etken.

AÇILIŞ

Açılma işi. Yeni bir yapının, yerin veya kuruluşun çalışmaya başlaması, küşat.

ACUBE

Tuhaf kimse. Tuhaf, alışılmadık, garip şey.

ABANMAK

Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.

ADAMCIL

İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis.

AKSATA

Alışveriş.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

AKADEMİCİ

Kurallara bağlı resim ve heykel çalışması yapan kişi veya sanatçı.

AJANS

Haber toplama, yayma ve üyelerine dağıtma işiyle uğraşan kuruluş. Bu iş kollarının çalıştığı büro. Radyoda haber bülteni.

AHİLİK

Cömertlik. Kökleri eski Türk törelerine dayanan ve Anadolu'da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi vb. bütün çalışma kollarını içine alan ocak.

AKŞAMCI

Akşamları içki içme alışkanlığında olan kimse. Çalışmalarını daha yoğun olarak akşam saatlerinde yapan kimse.

ALÇICI

Alçı taşını çıkaran kimse. Tavan ve duvarların alçı ile kaplanmasında çalışan işçi.

AÇIK

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.

ABONE

Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).

ACEMİ

Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen. Saraya yeni alınmış cariye. İşinde, mesleğinde yeni olan, toy. Bir yere, bir şeye yabancı olan.