Sonu SADA ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "sada" olan, toplam 6 adet kelime bulunmaktadır. Sonu sada ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında sada olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde sada olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

7 harfli kelimeler

IRASADA

6 harfli kelimeler

PASADA, PISADA, POSADA, RASADA

4 harfli kelimeler

SADA

Bazı kelimelerin anlamları

SADA

Sade. Seda, nağme, bk. seda. Kastamonu kenti, Azdavay ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Kastamonu kenti, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

IRASADA

Yeni olgunlaşmaya başlamış meyve: Armutlar ırasada oldu. Tam olgunlaşmamış (meyve için).

PISADA

Pis, beceriksiz.

PASADA

Beceriksiz, pasaklı, dağınık kişi.

POSADA

Beceriksiz, pasaklı, dağınık kişi.

RASADA

Yeni olgunlaşmaya başlayan tahıl, meyve.

  -   -   -  

Anlamında SADA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SADA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ÇATI

Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü. Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı. Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik. Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi. İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu. Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer. Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü. Barınılan, sığınılan yer. Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu.

KAÇAK

Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı. Yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan. Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan. Gizlice kaçırılmış olan mal veya madde. Av sırasında vurulamayan kuş. Bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan. Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice.

ISKAT

Düşürme, aşağı atma. Düşürülme. Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka.

DERİNLİK

Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı. Yanaşık ya da dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık. En duyarlı nokta. Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu. Bulunulan yere göre uzakta olan yer. Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi. Karanlık, bilinmeyen dönem. Bir konunun veya durumun özü.

İSTİFÇİLİK

İstifçinin yaptığı iş. İleride bulunmayacağı veya pahalılaşacağı düşüncesiyle çok mal yığarak piyasada sıkıntıya yol açma, stokçuluk.

İHANET

Hıyanet, hainlik. Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme. Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik.

ACYOCU

Borsa veya piyasada tahvil için çeşitli hileler uygulayan, dolaplar çeviren kimse.

BAĞLILIK

Bağlı olma durumu, merbutiyet. Bağlılaşım. Birine karşı, sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme, sadakat.

AÇIKÇI

Borsada fiyat dalgalanmalarından yararlanarak açıktan para kazanan kimse.

İSTEM

Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu. İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi. Tüketicinin piyasadan mal çekmesi.

DİLENMEK

Sadaka istemek. Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek.

BASKILIK

Bir masadaki kâğıtların uçmaması için üzerlerine konulan özel biçimdeki ağırlık.

KALDIRMAK

Bulunduğu yerden almak. Yukarı doğru hareket ettirmek. Yükseltmek. Piyasadan çekmek. Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek. Tayin etmek, atamak. Kaçırmak. Hastayı hastaneye götürmek. Uygun gelmek, yakışmak. Çekmek, taşımak. Çalmak, aşırmak. Uyandırmak. Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak. Tören yaparak ölüyü gömmek. Bir şeyden çokça satın almak. Ürün toplamak, taşımak. Alıp başka yere götürmek. Yok etmek, ortadan silmek. İyi etmek, iyileştirmek. Toplamak.

FİTRE

Ramazan ayı içinde verilen, miktarı belirli sadaka, fıtır sadakası.

BABIALİ

Osmanlı Devleti'nde İstanbul'da sadaret (Başbakanlık), dâhiliye ve hariciye nezaretleri (İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları) ile Şûrayıdevlet (Danıştay) dairelerinin bulunduğu yapı. Osmanlı hükûmeti. İstanbul'da bu çevredeki basın.

HACİMSİZ

Hacmi olmayan, oylumsuz. Borsada gerçekleştirilen yetersiz tutarda alım satım.

ALDATMAK

Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.

İÇTİHAT

Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç. Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış.

ARALIK

Ara. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Yarı açık, tam kapanmamış. Uygun, elverişli durum, fırsat. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Tuvalet. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık.

ANAYASACI

Anayasayı savunan, anayasadan yana olan (kimse). Anayasa dersi veren öğretim üyesi.