Kelimeler arşivi içinde; başında "geçe" olan, toplam 40 adet kelime bulunmaktadır. geçe ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu geçe ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde geçe olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
GEÇERSİZLEŞTİRMEK
GEÇERSİZLEŞTİRME
GEÇERSİZLEŞMEK
GEÇERSİZLEŞME
GEÇERSİZLEME
GEÇERSİZLİK, GEÇERLENMEK, GEÇERLETMEK, GEÇEBUYNUZU
GEÇERLİLİK, GEÇEBİLMEK, GEÇERLETME, GEÇERLENME, GEÇERLEMEK, GEÇENLERDE
GEÇEYOROR, GEÇERLEME, GEÇEBİLME, GEÇEMENLİ
GEÇEYMEN, GEÇERSİZ, GEÇERLİK, GEÇEMBEK
GEÇENEŞ, GEÇEĞEN, GEÇELİK, GEÇERLİ, GEÇEMEK, GEÇEMEN, GEÇENDE, GEÇENEK
GEÇELÜ, GEÇELİ, GEÇENE, GEÇENİ
GEÇEN, GEÇER, GEÇEL, GEÇEK
GEÇE
GEÇE
Herhangi bir saat başını geçerek, geçerken. Karşılıklı iki yandan her biri, yaka. Taraf, yön. Eski türkçe keç-e: Karşı taraf; öte (Erzincan Merkez). Taraf. Taraf, yan.
GEÇEBİLMEK
Geçme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GEÇENLERDE
Yakın bir geçmişte, yakında, geçende.
GEÇERLETME
Geçerletmek işi.
GEÇERSİZLEŞMEK
Geçersiz duruma düşmek, geçerliğini yitirmek.
GEÇERSİZLEŞTİRME
Geçersizleştirmek durumu.
GEÇERLİLİK
Geçerli olma durumu, geçerlik. Bir kavramın, bir yargının, mantıksal olarak onaylanabilir olması.
GEÇERSİZLEME
Bir ölçme aracı ya da ölçümün çeşitli sınama yollarıyla ölçmek istediğinden başka bir nesneyi ölçtüğünü ve dizgeli yanılgılar içerdiğini gösterme.
GEÇERSİZLEŞME
Geçersiz duruma düşme.
GEÇERLEMEK
Geçerliğini sağlamak, onaylamak, konfirme etmek.
GEÇEBUYNUZU
Keçiboynuzu.
GEÇERLENME
Geçerlenmek işi.
GEÇERLENMEK
Geçerliliği onaylanmak.
GEÇERSİZLİK
Geçersiz olma durumu, hükümsüzlük.
GEÇERLETMEK
Geçer duruma getirtmek.
GEÇERSİZLEŞTİRMEK
Geçersiz duruma getirmek.
Bu bölümde tanımı içerisinde GEÇE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ARANJE
"Düzenlenmek" anlamında aranje etmek birleşik fiilinde geçen bir söz.
ATKI
Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü. Büyük yaba. Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç. Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.
AĞABABA
Dede, ata. Bir yerde, bir topluluk içinde etkili olan, sözü geçen, ileri gelen (kimse). Sanı "ağa" olan babaya çocuğunun sesleniş sözü.
AYRAÇ
Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen yay veya köşeli biçimde işaret, parantez. Kalınan sayfayı belirlemek amacıyla kitapların arasına konulan ince, uzun karton parçası, bellik.
ABBAS
"Yola çıkacak veya ölümü yaklaşan kimse" anlamlarındaki Abbas yolcu deyiminde geçen bir söz.
ARALIK
Ara. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Yarı açık, tam kapanmamış. Uygun, elverişli durum, fırsat. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Tuvalet. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık.
ALİ
Yüce, yüksek. "Kurnazca ve haince düzen" anlamında Ali Cengiz oyunu, "çok zorba" anlamında Ali kıran baş kesen, "bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek" anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz.
AMBALE
"Birini düşünemez duruma getirmek, çok yormak, fazla gaz vererek otomobili çalışamaz duruma getirmek" anlamlarındaki ambale etmek ve "çok yorulup iş göremez, düşünemez duruma gelmek" anlamındaki ambale olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz.
AĞA
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.
ANGAJE
"Bağlamak" anlamındaki angaje etmek, "bağlanmak" anlamındaki angaje olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz.
AHFEŞ
"Söylenen sözü anlamadan kafa sallayarak onaylamak" anlamında Ahfeş'in keçisi gibi başını sallamak deyiminde geçen bir söz.
AJİTE
"Körüklemek; duygu sömürüsü yapmak" anlamlarındaki ajite etmek birleşik fiilinde ve "çırpıntıya uğramak" anlamındaki ajite olmak teriminde geçen bir söz.
ARDIL
Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, arda, halef, öncel karşıtı. Bir çıkarımda varılan sonuç.
ABONMAN
Bir satıcı veya kamu kuruluşu ile alıcılar arasında yapılmış olan anlaşma, sürdürüm. Abone olma durumunu gösteren belge. Kent içinde ulaşımı sağlayan otobüslerde para yerine geçen bilet veya kart.
AGOP
"Aptal aptal bakmak" anlamındaki Agop'un kazı gibi bakmak deyiminde geçen bir söz.
AYAKALTI
Gelip geçenlerin çok olduğu yer. Ortalık.
AFİŞE
"Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak" anlamlarındaki afişe etmek, "bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak" anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz. Açıklanmış.
ANKA
Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka.
AY
Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz. Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh. Yılın on iki bölümünden her biri. Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen veya yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre.
ALLEM
"Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak" anlamıyla allem etmek, kallem etmek sözünde geçer.