Kelimeler arşivi içinde; başında "örgü" olan, toplam 31 adet kelime bulunmaktadır. örgü ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu örgü ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde örgü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ÖRGÜTLENDİRİLMEK
ÖRGÜTLENEBİLMEK, ÖRGÜTLENDİRİLME
ÖRGÜTLENEBİLME, ÖRGÜTLENDİRMEK
ÖRGÜTLENDİRME
ÖRGÜTSÜZLÜK, ÖRGÜTLEŞMEK, ÖRGÜTLENMEK
ÖRGÜTLEYİŞ, ÖRGÜTLEŞME, ÖRGÜTÇÜLÜK, ÖRGÜTLEMEK, ÖRGÜTLENME, ÖRGÜTLENİŞ
ÖRGÜTLEME, ÖRGÜCÜLÜK, ÖRGÜLEMEK
ÖRGÜTSÜZ, ÖRGÜLEME, ÖRGÜTSEL
ÖRGÜTLÜ, ÖRGÜLÜK, ÖRGÜTÇÜ, ÖRGÜSÜZ
ÖRGÜLÜ, ÖRGÜCÜ
ÖRGÜT, ÖRGÜÇ, ÖRGÜN
ÖRGÜ
Örme işi ya da biçimi. Örülerek yapılan, örme. Örülmüş saç bölüğü, belik. İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ. Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey. Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi. Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı. Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış. Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. Yapı.
ÖRGÜTLENME
Örgütlenmek işi, teşkilatlanma.
ÖRGÜTLENDİRMEK
Bir örgüt etrafında toplamak, teşkilatlandırmak.
ÖRGÜTLENEBİLME
Örgütlenebilmek işi, teşkilatlanabilme.
ÖRGÜTLENDİRİLME
Örgütlendirilmek işi, teşkilatlandırılma.
ÖRGÜTLEŞMEK
Örgüt durumuna gelmek.
ÖRGÜTLEŞME
Örgütleşmek durumu.
ÖRGÜTLEMEK
İnsanları veya işleri örgütlü duruma getirmek, teşkilatlandırmak. Herhangi bir amacı gerçekleştirmek için insanları bir araya getirmek, organize etmek.
ÖRGÜTSÜZLÜK
Herhangi bir örgütlenmenin bulunmaması durumu, teşkilatsızlık.
ÖRGÜTLENDİRİLMEK
Örgütlendirme işi yapılmak, teşkilatlandırılmak.
ÖRGÜTLEYİŞ
Örgütleme işi.
ÖRGÜTÇÜLÜK
Örgüt kurma işi, teşkilatçılık.
ÖRGÜTLENEBİLMEK
Örgütlenme imkânı veya olasılığı bulunmak, teşkilatlanabilmek.
ÖRGÜTLENMEK
Örgütleme işine konu olmak, teşkilatlanmak. Örgüt durumuna girmek.
ÖRGÜTLENDİRME
Örgütlendirmek işi, teşkilatlandırma.
ÖRGÜTLENİŞ
Örgütlenme işi, teşkilatlanış.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖRGÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
CENTİLMEN
İyi arkadaşlık eden, saygılı, görgülü, kibar (erkek).
ABRAŞ
Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).
AMPİRİK
Görgül. Deneysel.
BUĞRA
Erkek deve, iki hörgüçlü deve, buğur.
BASİT
Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz. Süssüz, gösterişsiz. Kolay. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan.
BARDAKALTI
Bardağın konulduğu yeri kirletmemesi için kullanılan, genellikle örgü, kâğıt veya plastik örtü. Yemek öncesi yenilen küçük bir lahmacun türü.
ANAERKİLLİK
Kadının üstünlüğüne dayalı toplumsal örgütlenme düzeni, maderşahilik. Ananın egemen olduğu aile hayatı.
ANDAVALLI
Ahmak, aptal, beceriksiz, şaşkın, bön, görgüsüz (kimse), andaval.
AJUR
Delikli örgü, gözenek.
BELEDİYE
İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti. Bu örgütün bulunduğu bina.
BURS
Bir öğrencinin öğrenimini sürdürebilmesi veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için belli bir süre devlet veya özel kuruluşlarca ödenen aylık para. Bu amaçla vakfedilmiş paranın veya malın geliri.
BESEREK
İki hörgüçlü deve ile boz devenin melezi olan tülü devenin erkeği.
AYDIN
Işık alan, ışıklı, aydınlık. Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver, entelektüel. Kolayca anlaşılacak kadar açık, vazıh (söz veya yazı). Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.
ADABIMUAŞERET
Görgü kuralları.
BELİK
Saç örgüsü.
BÖLÜK
Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım. Hizip. Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik. On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı. Saç örgüsü.
AĞ
İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.
BİZON
Amerika'da yaşayan bir cins hörgüçlü yaban öküzü.
BİLDİRİ
Resmî bir makam, kurum veya resmî olmayan bir örgüt, topluluk tarafından herhangi bir durumu ilgililere duyurmak için yazılan yazı, tebliğ, deklarasyon, manifesto. Bilimsel bir konuyu ele alan ve bilimsel bir toplantıda okunup tartışılan yazı, tebliğ.
BAĞLAM
Deste. Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü, kontekst. Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü veya bağlantısı, kontekst. Bent.