ÖLÇÜ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "ölçü" olan, toplam 43 adet kelime bulunmaktadır. ölçü ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu ölçü ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ölçü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

ÖLÇÜMLEYEBİLMEK

14 harfli kelimeler

ÖLÇÜMLEYEBİLME

13 harfli kelimeler

ÖLÇÜLENDİRMEK, ÖLÇÜNLEŞTİRME, ÖLÇÜNLEŞTİRİM

12 harfli kelimeler

ÖLÇÜŞEBİLMEK, ÖLÇÜLEBİLMEK, ÖLÇÜLENDİRME

11 harfli kelimeler

ÖLÇÜTSÜZLÜK, ÖLÇÜŞTÜRMEK, ÖLÇÜŞEBİLME, ÖLÇÜMLENMEK, ÖLÇÜLÜLEMEK, ÖLÇÜLEBİLME

10 harfli kelimeler

ÖLÇÜSÜZLÜK, ÖLÇÜLÜLEME, ÖLÇÜLENMEK, ÖLÇÜMLEMEK, ÖLÇÜŞTÜRME

9 harfli kelimeler

ÖLÇÜLÜLÜK, ÖLÇÜNLEME, ÖLÇÜBİLİM, ÖLÇÜMLEME

8 harfli kelimeler

ÖLÇÜLMEK, ÖLÇÜŞMEK, ÖLÇÜTSÜZ, ÖLÇÜNMEK

7 harfli kelimeler

ÖLÇÜŞME, ÖLÇÜTLÜ, ÖLÇÜLEN, ÖLÇÜNME, ÖLÇÜSÜZ, ÖLÇÜNLÜ, ÖLÇÜLME, ÖLÇÜMLÜ, ÖLÇÜLÜK, ÖLÇÜLÜR

6 harfli kelimeler

ÖLÇÜLÜ

5 harfli kelimeler

ÖLÇÜŞ, ÖLÇÜN, ÖLÇÜT, ÖLÇÜM

4 harfli kelimeler

ÖLÇÜ

Bazı kelimelerin anlamları

ÖLÇÜ

Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Belirlenmiş boyut. Değer, itibar. Ölçme sonucu bulunan rakam. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Ölçüt.

ÖLÇÜNLEŞTİRME

Bir testin uygulanması ve puanlanması konusunda değişmez kural ve yöntemlere uyulmasını sağlama işi.

ÖLÇÜSÜZLÜK

Ölçüsüz olma durumu.

ÖLÇÜMLENMEK

Tasarlanmak. Heveslenmek, niyet etmek, hazırlanmak, kakışmak.

ÖLÇÜLENDİRME

Ölçülendirmek işi.

ÖLÇÜŞEBİLME

Ölçüşebilmek işi.

ÖLÇÜLÜLEMEK

Ölçümlemek.

ÖLÇÜMLEYEBİLMEK

Ölçümleme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖLÇÜMLEYEBİLME

Ölçümleyebilmek işi.

ÖLÇÜNLEŞTİRİM

Bir şeyin veya etkinliğin belli kurallar çerçevesinde tek bir yöntem veya biçimde düzenlenmesi.

ÖLÇÜLEBİLME

Ölçülebilmek işi.

ÖLÇÜŞTÜRMEK

Ölçüşme işini yaptırmak. Aradaki farkı bulmak için iki şeyi yan yana getirmek, karşılaştırmak, mukayese etmek.

ÖLÇÜLEBİLMEK

Ölçülme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖLÇÜŞEBİLMEK

Ölçüşme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖLÇÜLENDİRMEK

Ölçme işlemlerini bir düzlem üzerine aktarmak.

ÖLÇÜTSÜZLÜK

Ölçütsüz olma durumu.

  -   -   -  

Anlamında ÖLÇÜ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖLÇÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAĞDADİ

Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılmış olan (duvar veya tavan). Yapılarda kullanılan çıta. 0,0501 gram olan ağırlık ölçü birimi.

ALAN

Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

AZITMAK

Azgın duruma getirmek. Bitki çok uzamak. Çığırından çıkmak veya çıkarmak, ölçüyü kaçırmak.

AÇIORTAY

Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.

AKSESUAR

Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.

BAĞINTI

Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. İki veya daha fazla değişken arasındaki bağıntı. Görelik. İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. İki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik. Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon.

AĞIRBAŞLI

Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı. Gösterişli. Değeri çok olan, ağır.

ASKAT

Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri.

BAĞNAZ

Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen, mutaassıp, fanatik.

AR

100 m² değerinde yüzey ölçü birimi. Argon elementinin simgesi. Utanma, utanç duyma.

AKSAK

Aksayan, hafifçe topallayan. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen. Türk müziğinde kıvrak bir usul. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize.

AYAR

Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu. Değer, derece. Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü. Bir iş veya bir davranışta gereken ölçü. Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık derecesi.

AYARSIZ

Ayarı yapılmamış, ayarı bozuk, düzensiz. Belli bir ayarda olmayan (altın veya gümüş). Davranışları ölçüsüz.

AYARCI

Esnafın kullandığı ölçü aletlerini denetleyen görevli.

AKILCILIK

Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.

AYARSIZLIK

Ayarsız olma durumu. Ölçüsüzlük, düzensizlik.

AYAK

Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak.

AYARLAMAK

Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak. Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek. Kandırmak. Düzenlemek. İşleri birbiriyle çatışmayacak veya zamanında bitirecek bir biçimde düzenlemek.

ARŞINLIK

Arşın ölçüsünde, arşın kadar.

AVRUPALILIK

Çağdaş olma, düşünce ve davranışta Batı ölçülerinde bulunma.