Kelimeler arşivi içinde; başında "ölçü" olan, toplam 43 adet kelime bulunmaktadır. ölçü ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu ölçü ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ölçü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ÖLÇÜMLEYEBİLMEK
ÖLÇÜMLEYEBİLME
ÖLÇÜLENDİRMEK, ÖLÇÜNLEŞTİRME, ÖLÇÜNLEŞTİRİM
ÖLÇÜŞEBİLMEK, ÖLÇÜLEBİLMEK, ÖLÇÜLENDİRME
ÖLÇÜTSÜZLÜK, ÖLÇÜŞTÜRMEK, ÖLÇÜŞEBİLME, ÖLÇÜMLENMEK, ÖLÇÜLÜLEMEK, ÖLÇÜLEBİLME
ÖLÇÜSÜZLÜK, ÖLÇÜLÜLEME, ÖLÇÜLENMEK, ÖLÇÜMLEMEK, ÖLÇÜŞTÜRME
ÖLÇÜLÜLÜK, ÖLÇÜNLEME, ÖLÇÜBİLİM, ÖLÇÜMLEME
ÖLÇÜLMEK, ÖLÇÜŞMEK, ÖLÇÜTSÜZ, ÖLÇÜNMEK
ÖLÇÜŞME, ÖLÇÜTLÜ, ÖLÇÜLEN, ÖLÇÜNME, ÖLÇÜSÜZ, ÖLÇÜNLÜ, ÖLÇÜLME, ÖLÇÜMLÜ, ÖLÇÜLÜK, ÖLÇÜLÜR
ÖLÇÜ
Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Belirlenmiş boyut. Değer, itibar. Ölçme sonucu bulunan rakam. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Ölçüt.
ÖLÇÜNLEŞTİRME
Bir testin uygulanması ve puanlanması konusunda değişmez kural ve yöntemlere uyulmasını sağlama işi.
ÖLÇÜSÜZLÜK
Ölçüsüz olma durumu.
ÖLÇÜMLENMEK
Tasarlanmak. Heveslenmek, niyet etmek, hazırlanmak, kakışmak.
ÖLÇÜLENDİRME
Ölçülendirmek işi.
ÖLÇÜŞEBİLME
Ölçüşebilmek işi.
ÖLÇÜLÜLEMEK
Ölçümlemek.
ÖLÇÜMLEYEBİLMEK
Ölçümleme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ÖLÇÜMLEYEBİLME
Ölçümleyebilmek işi.
ÖLÇÜNLEŞTİRİM
Bir şeyin veya etkinliğin belli kurallar çerçevesinde tek bir yöntem veya biçimde düzenlenmesi.
ÖLÇÜLEBİLME
Ölçülebilmek işi.
ÖLÇÜŞTÜRMEK
Ölçüşme işini yaptırmak. Aradaki farkı bulmak için iki şeyi yan yana getirmek, karşılaştırmak, mukayese etmek.
ÖLÇÜLEBİLMEK
Ölçülme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ÖLÇÜŞEBİLMEK
Ölçüşme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ÖLÇÜLENDİRMEK
Ölçme işlemlerini bir düzlem üzerine aktarmak.
ÖLÇÜTSÜZLÜK
Ölçütsüz olma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖLÇÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BAĞDADİ
Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılmış olan (duvar veya tavan). Yapılarda kullanılan çıta. 0,0501 gram olan ağırlık ölçü birimi.
ALAN
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.
AZITMAK
Azgın duruma getirmek. Bitki çok uzamak. Çığırından çıkmak veya çıkarmak, ölçüyü kaçırmak.
AÇIORTAY
Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.
AKSESUAR
Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.
BAĞINTI
Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. İki veya daha fazla değişken arasındaki bağıntı. Görelik. İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. İki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik. Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon.
AĞIRBAŞLI
Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı. Gösterişli. Değeri çok olan, ağır.
ASKAT
Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri.
BAĞNAZ
Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen, mutaassıp, fanatik.
AR
100 m² değerinde yüzey ölçü birimi. Argon elementinin simgesi. Utanma, utanç duyma.
AKSAK
Aksayan, hafifçe topallayan. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen. Türk müziğinde kıvrak bir usul. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize.
AYAR
Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu. Değer, derece. Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü. Bir iş veya bir davranışta gereken ölçü. Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık derecesi.
AYARSIZ
Ayarı yapılmamış, ayarı bozuk, düzensiz. Belli bir ayarda olmayan (altın veya gümüş). Davranışları ölçüsüz.
AYARCI
Esnafın kullandığı ölçü aletlerini denetleyen görevli.
AKILCILIK
Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.
AYARSIZLIK
Ayarsız olma durumu. Ölçüsüzlük, düzensizlik.
AYAK
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak.
AYARLAMAK
Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak. Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek. Kandırmak. Düzenlemek. İşleri birbiriyle çatışmayacak veya zamanında bitirecek bir biçimde düzenlemek.
ARŞINLIK
Arşın ölçüsünde, arşın kadar.
AVRUPALILIK
Çağdaş olma, düşünce ve davranışta Batı ölçülerinde bulunma.