TEŞT ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "teşt" olan, toplam 3 adet kelime bulunmaktadır. teşt ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu teşt ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde teşt olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

TEŞT

Çamaşır leğeni. Büyük leğen. Leğen. Çamaşır yıkama leğeni. Büyük çamaşır leğeni. Hamur leğeni.

TEŞTİ

Büyük leğen. 1.Pekmez kaynatılan bakır kap. Leğen.

TEŞTİR

(Divan edebiyatı terimi) Bir gazelin dizeleri arasına ikişer dize katma. Böyle olana Müşattar denirdi.

  -   -   -  

Anlamında TEŞT bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde TEŞT geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAR

Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu. Halter sporunda ağırlığı oluşturan kiloları birbirine bağlayan metal çubuk. Danslı, içkili eğlence yeri. Ateşten, mide bozukluğundan, ağızda, dil ve dişlerde meydana gelen acılık, pas. Ayaküstü içki içilen eğlence yeri. Hava basıncı birimi. Amerikan bar.

KEBAP

Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et. Kızartma, çevirme veya kavurma yoluyla hazırlanan her türlü yiyecek. Yanmış, yanık. Kavrulmuş, kızarmış.

KAVURGA

Buğday, mısır vb. tahılların kuru yemiş gibi yenilmek için ateşte kavrulmuşu.

BIZLAMAK

Sıkılmak, sıkışmak, bunalmak. İşemek. Doğurmak (İnek hakkında). Ateşte pişmek (et hakkında). Bir şeyi bırakmak, terketmek.

BÖRTÜK

Haşlanarak veya ateşte biraz kızartılarak pişmiş olan.

KOKOREÇ

Şişe sarılarak kor ateşte kızartılan, kuzu bağırsağından yiyecek.

ÜTME

Ütmek işi. Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır.

SU

Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab. Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı. Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı. Kez. Sutaş. Yemeğin sıvı bölümü. Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik. Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu.

SEMENDER

Semendergillerden, uzun gövdeli, dört bacaklı, kuyruklu, kertenkeleye benzeyen, birçok türü bulunan bir hayvan, salamandra (Salamandra). Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan.

ASBEST

Tremolitin bozulmasından oluşan, lifli, kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral, taş pamuğu, kaya lifi.

BÖRTLEMEK

Kabarmak, şişmek. Doğurmak (manda, deve). Az haşlamak. Su birden fışkırmak. Terlemek, bunalmak. Kıpkırmızı olmak, morarmak. Güneşte, ateşte yanmak. Yumuşamak, kabarmak. Suda haşlamak.

PİŞMEK

Ateşte, fırında, kaynar suda veya yağda ısı etkisiyle yenilebilir duruma gelmek. Meyve olgun duruma gelmek. Bunalacak kadar sıcaklık duymak. İşe alışıp beceri ve ustalık kazanmak, zorlukları göğüslemek. Pişik oluşmak. Bir konuyu iyice öğrenmek. Herhangi bir iş için konuşup hazırlanmak. Isıtma sonucu belirli bir kullanıma uygun duruma gelmek.

UÇKUN

Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım.

BÜNGÜLDEMEK

Su topraktan kaynamak. Su ateşte kaynamak. Coşmak, yerinde duramamak. Yavrusunu veya eşini arayan manda bağırmak. Su güçlü, gürültülü akmak, fışkırmak.

BÜNGÜLEMEK

Su ateşte kaynamak.

BÜNGÜMEK

Su fışkırmak. Köstebek gibi hayvanlar yeryüzüne toprak çıkarmak. Su topraktan kaynamak. Su ateşte kaynamak. Korkuyla sıçramak.

CAM

Soda veya potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılmış olan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim. Tümü veya bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça. Kadeh, içki. Pencere.

KAYMAK

Sütün ya da yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema. Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek. Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka. Anlamı değişmek. Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü. Durum değiştirmek. Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek. Cinsel ilişkide bulunmak. Kurtulmak. Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz. Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak. Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek.

KIZARMAK

Kırmızı veya ona yakın bir renk almak. Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek. Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak. Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak.

DÖVMEK

Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak. Çarpmak, sertçe dokunmak. Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek. Topa tutmak. Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek. Davul vb. çalmak, vurmak. Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek. Ezmek. Çırpmak.