Kelimeler arşivi içinde; başında "sızı" olan, toplam 34 adet kelime bulunmaktadır. sızı ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu sızı ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde sızı olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
SIZICILAŞMA, SIZILDATMAK, SIZILDANMAK
SIZIVERMEK, SIZILTISIZ, SIZINTILAR, SIZILDANMA
SIZILAMAK, SIZINTILI, SIZILIMAK, SIZIVERME
SIZIILTİ, SIZIRMAK, SIZILMAK
SIZINTİ, SIZIRMA, SIZISIZ, SIZINTI, SIZILTI, SIZINIM, SIZINDU, SIZILTİ, SIZILMA, SIZIHLI, SIZIĞAN, SIZIGAN
SIZILI, SIZICI
SIZI
Hafif ve ince ağrı. Ruhsal acı, ızdırap.
SIZIVERMEK
Çabucak sızmak.
SIZILTISIZ
Sızlanmadan, yakınmadan.
SIZIVERME
Sızıvermek işi.
SIZIRMAK
Sızdırmak, süzmek.
SIZINTİ
Az akan su. Sızıntı; ince su akıntısı.
SIZILDATMAK
Canını acıtarak (köpeği) inilti şeklinde bağırtmak, çeniletmek.
SIZIILTİ
Sızlanma.
SIZILAMAK
Sızlamak. Sızlamak, acımak.
SIZINTILI
Sızıntı yapan (hastalık).
SIZILDANMA
Mızırdanma.
SIZINTILAR
İktisadi karar birimlerinin belli bir dönemde yurtiçinde üretilen mal ve hizmetlere yapacakları harcamaların ve buna bağlı olarak da reel gayrisafi yurtiçi hasılanın azalmasına yol açan vergi, dışalım ve tasarruftan oluşan kalemler.
SIZILDANMAK
Mızırdanmak.
SIZILIMAK
Sızlamak.
SIZICILAŞMA
Patlayıcı ünsüzlerin çeşitli nedenlerle sızıcı ünsüzlere dönüşmesi olayı: yoksul> yohsul, takı > dahı > dahi, çıkar- > çıhar-, bu kadar> bu ğadar (Z. Korkmaz, Nevşehir ve yöresi Ağızları, s. 87), arka > arha, sağdıç > sağdış (A. Ercilasun, Kars ili Ağızları, s. 113), gece > geje (A. Ercilasun. göst. y.) vb.
SIZILMAK
Sızma işi yapılmak. Yağ, bal ve benzerleri şeyler eritilerek süzülmek, yabancı maddelerden arınmak. Eski türkçe süzülmek: süzülmek.
Bu bölümde tanımı içerisinde SIZI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
APANSIZ
Ansızın.
AZONAL
Yeryüzünün herhangi bir noktasında enleme bağlı olmaksızın meydana gelen olay.
APAÇIKLIK
Apaçık olma durumu. Bir şeyin, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın açık bir biçimde görünmesi.
BASTIRMAK
Basma işini yaptırmak. Gidermek. Zararlı bir olayı önlemek. Hemen söylemek. Baskı yapmak, üzerine iyice düşmek. Durdurmak. Üstünlüğünü göstermek. Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek. Birdenbire gerçekleşmek ve pek çok etki göstermek. Kümes hayvanlarını kuluçkaya yatırmak. Ansızın birinin yanına gitmek.
ABDESTSİZ
Abdest almamış olan (kimse). Abdesti bozulmuş olan (kimse). Abdest almadan, abdest almaksızın. Kötü adam.
AYRIKSIZ
İstisnasız, bilaistisna. Hiçbir ayrığı olmadan, hiçbirini ayrık tutmaksızın.
AÇIKÇA
Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre.
ACITMAK
Acılık vermek. Ağrı, sızı duyulmasına sebep olmak.
ANİDEN
Ansızın.
AÇIKTAN
Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.
ANİDE
Ansızın.
BASKIN
Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme. Benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, başat, hâkim, dominant. Sertlik, zorluk bakımından üstün. Su basması, sel. Ansızın çıkagelme. Kısa süreli, beklenmedik saldırı.
ANSIZ
Anlayışsız, akılsız. (a'nsız) Ansızın.
ACISIZ
Tadı acı olmayan. Üzüntüsü, sıkıntısı olmayan, kedersiz. Ağrı, sızı duyulmayan.
APANSIZIN
Ansızın.
ANSIZIN
Hatıra gelmeyen bir sırada, ani, anide, aniden, ansız, apansız, apansızın, birden, birdenbire, dangadak, defaten, durup dururken, fücceten, gürpedek, larp, larpadak, patadak, pattadak, rappadak, şakkadak, şapadanak, şappadak, şırakkadak, bedaheten, fücceten, nagehan, vehleten.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
AĞRISIZ
Ağrısı olmayan. Dertsiz, tasasız. Ağrı olmaksızın.
ARABASIZ
Arabası olmayan. Araba olmaksızın.
ARAÇSIZ
Doğrudan doğruya yapılmış olan veya olan, vasıtasız, bilavasıta. Araç olmaksızın, vasıtasız bir biçimde, bilavasıta, doğrudan doğruya.