Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ozmak" olan, toplam 8 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ozmak ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında ozmak olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ozmak olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
OZMAK
Büyümek, yükselmek, büyük adam olmak. Öne geçmek, yarışı kazanmak. İndirmek.
YOZMAK
Bitki, hayvan, zamanla soysuzlaşmak, bozulmak, yabanıllaşmak. Kök salamayıp, gelişememek (fidan vb.). Aşı tutmamak. Zayıflamak. İsteğinden caymak, bir şeyden soğumak. Tavuk, kuluçkaya yatmaktan caymak, yumurtlamaz olmak. Cinsel kızgınlığı geçmek. Sevişen iki kişi darılmak. Huyu bozulmak, sevimsizleşmek. Silmek (yazı için). Güzelliği, çekiciliği yok olmak. Yorumlamak. Dinlendirmek.
SOZMAK
Sündürmek, çekip uzatmak.
HOZMAK
Hoplamak, zıplamak.
COZMAK
Vazgeçmek, dönmek.
POZMAK
Bozmak : Benim bisikleti sen pozdun.
BOZMAK
Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak. Dokunmak, zarar vermek. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak. Geçersiz bir duruma getirmek. Bırakmak, dağıtmak. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek. Altını paraya çevirmek, bozdurmak. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek. Kızlığına zarar vermek. Kötü duruma getirmek. Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek.
TOZMAK
Tozumak. Tozlanmak, toz havalanmak. Gözden kaybolmak. Eskimek. Toz halinde savrulmak, tozu savrulmak, toz gibi savrulmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde OZMAK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ÇÖKERTMEK
Çöktürüp oturtmak. Moral bozmak, dağınıklığa yol açmak. Bulunduğu yere yıkmak, çökmesini sağlamak.
MIZIKLANMAK
Çeşitli sebeplerle oyun bozmak, yenilgiyi kabul etmemek, oyunbozanlık etmek, mızıkçılık etmek.
DAĞITMAK
Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak. Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek. Yenilgiye uğratmak. Kurulu bir düzeni bozmak. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek. Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek. İletmek, ulaştırmak. Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek.
ENTRİKA
Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, desise, hile, dek (II).
ÇEPELLEMEK
Çepel duruma getirmek. Karıştırıp bozmak.
GÖLGELENDİRMEK
Gölge etmek, gölgeli yapmak. Bulandırmak, bozmak. Dinlendirmek.
BOZMA
Bozmak işi. Biçimi ve kullanılışı değiştirilmiş.
ÇIKMAK
İçeriden dışarıya varmak, gitmek. Süresi dolduğunda ayrılmak. Gerçekleşmek. Yayılmak, duyulmak. Yerinden oynamak. Görünür ya da belli bir durumda bulunmak. Bir iddia ile ortalıkta görünmek. Belirmek, tanınmak. Meydana gelmek. Yayılmak. Niteliği sonradan anlaşılmak. Gelmek. Giderilmek, yok olmak. Yetkili birinin makamına iş için gitmek. Bir şeyin yukarısına doğru yürümek. Artırmak, fiyatı yükseltmek. Bir konu yetkililerce karara bağlanmak. Mal olmak. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek. Büyük abdest bozmak. Karaya ayak basmak. Oyunda herhangi bir rolü oynamak. Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek. Yükselmek, artmak. Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak. Yetişecek ölçüde olmak. Harcamak zorunda kalmak. Eksilmek. Ay veya mevsim geçmek. Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak. Binaya kat eklemek. Erişmek, görmek. Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak. Sıyrılmak, ayrılmak. Olmak, bulunmak, var olmak. Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek. Yapılmak, yürümek. Bitmek, büyümek, sürmek. Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek. Bir yere ulaşmak, varmak. Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak. Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak. Piyasaya sürülmek. Oluşmak, olmak. Sesini yükseltmek. Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek. Bulaşmak. Ay, Güneş görünmek. Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak. Verilmek. Vermeye katlanmak. Flört etmek. Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak. Unutmak. Yayımlanmak. Yeni yetişip satışa sunulmak.
DENŞİRMEK
Bir şeyin yapısını veya niteliğini bozmak, tağyir etmek.
FESHETMEK
Verilmiş bir yargıyı kaldırmak, bozmak. Kapatmak, dağıtmak.
FOSLATMAK
Yanlışını veya hilesini ortaya çıkararak birini bozmak, utandırmak.
HAKLAMAK
Bozmak, perişan etmek, yenmek. Yiyip bitirmek. Kırmak, bozmak.
DOKUNMAK
Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek. Almak, kullanmak, el sürmek. Karıştırmak. Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak. İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak. Hafifçe değmek. Sağlığını bozmak. Dokuma işi yapılmak. Tedirgin etmek, sataşmak. İlişkin, ilgili olmak, değinmek.
BENZETMEK
Benzer duruma getirmek. Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak. Dövmek. Kötü bir duruma getirmek, bozmak.
KUNDAKLAMAK
Bebeği kundağa sarmak. Bir yeri kundakla yakmak. Ara bozmak, aldatmak. Tüfek namlusunu kundağa bağlamak. Saçları yemeninin içine toplayarak bağlamak.
AYIRMAK
Bölmek. Farklı davranmak, fark gözetmek. Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak. Seçmek. Bir yeri bir engelle bölmek. Bir şey veya yeri, bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, tahsis etmek. İki veya daha çok kimse arasındaki anlaşmayı, uzlaşmayı bozmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Nitelik değişikliğini anlamak, fark etmek.
ÇAŞIT
Casus. Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kimse.
ÇALMAK
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak. Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak. Benzemek, andırmak. Bozmak, zarar vermek. Üzerine sürmek. Kumaşın bir parçasını kesmek. Vurarak ya da sürterek ses çıkartmak. Ses çıkarmak, ses vermek. Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak. Süpürmek, temizlemek. Atmak, çarpmak, vurmak. Madeni oymak, kalemle işlemek.
GEVŞETMEK
Sertlik ve gerginliğini bozmak. Rahatlatmak, sakinleştirmek.
BECERMEK
Güç görünen bir iş veya duruma çözüm bulmak, üstesinden gelmek. Irzına geçmek, kirletmek. Bir şeyi kullanılmaz duruma getirmek, bozmak, kirletmek. Birini öldürmek.