NESNE ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "nesne" olan, toplam 14 adet kelime bulunmaktadır. nesne ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu nesne ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde nesne olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

NESNELLEŞTİRMEK

14 harfli kelimeler

NESNELLEŞTİRME

12 harfli kelimeler

NESNELLEŞMEK

11 harfli kelimeler

NESNELCİLİK, NESNELLEŞME

9 harfli kelimeler

NESNELLİK

8 harfli kelimeler

NESNECİK, NESNELCİ, NESNELER, NESNESEL, NESNESİZ

6 harfli kelimeler

NESNEL, NESNES

5 harfli kelimeler

NESNE

Bazı kelimelerin anlamları

NESNE

Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje. Öznenin dışında kalan her konu, obje. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç.

NESNELLİK

Nesnel olma veya nesnelerin gerçeğine dayanma durumu, afakilik, objektiflik, objektivite.

NESNESEL

Nesneye ilişkin.

NESNELLEŞTİRMEK

Nesnelleşme işini yaptırmak.

NESNEL

Nesne ile ilgili, nesneye ilişkin, öznel karşıtı. Gerçeğe varmak amacıyla, taraf tutmadan inceleme yapan, hüküm veren, objektif. Bireyin kişisel görüşünden bağımsız olan, objektif.

NESNELER

eşyâ. -töresi: eşyâ hukuku.

NESNES

Ağaçları dallarından başlayarak kurutan bir hastalık.

NESNELLEŞME

Nesnelleşmek durumu.

NESNESİZ

Nesnesi olmayan. Belli bir nesneye dayanmayan ruhsal durum.

NESNELCİLİK

Öznenin değil nesnenin gerçekliğine dayanan bilgileri arayan akıl yolu, objektivizm.

NESNELLEŞMEK

Nesnel duruma gelmek.

NESNECİK

Newton'un ışının yayımı kuramında, çok yüksek hızlı küçük özdek parçacıklarına verdiği ad. Az, küçük de olsa bir şey.

NESNELCİ

Nesnelcilik yanlısı olan, objektivist.

NESNELLEŞTİRME

Nesnelleştirmek işi. Bir olayı ya da kavramı, değişik kimselerin üzerinde görüş birliğine vararak anlaşabilecekleri biçimde duyulara açık duruma getirme işlemi.

  -   -   -  

Anlamında NESNE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde NESNE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAĞ

Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne. Meyve bahçesi. Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti. Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılmış olan yay biçimindeki işaret. İlgi, ilişki, rabıta. Bağlam, deste, demet. Sargı.

ABARTMAK

Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.

ALET

Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç. Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

AYRIM

Ayırma işi, tefrik. Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark. Bir veya daha çok sahne içinde geliştirilip olayın tamamlanmış bir parçasını veren film bölüğü. Cinsleri ve türleri birbirinden ayıran ana karakter, fark. Alt bölüm. Ayrılma noktası.

ALTLIK

Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey. Hayvanların altına yayılan ot veya saman. Arabaya koşulan atların yolları kirletmemesi için kuyruğunun altına yerleştirilen torba.

ARAÇ

Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Taşıt.

AHŞAP

Ağaçtan, tahtadan yapılmış. Ağaçtan, tahtadan yapılmış nesne.

ANMALIK

Anılmak üzere verilen nesne, hatıra, yadigâr, bergüzar.

ALAMET

Belirti, işaret, iz, nişan. Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.

AĞIRŞAK

Yün veya iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça. Teker biçiminde yassı nesne, kurs (I).

ADCILIK

Kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eden, kavram gerçekliğine karşıt olarak tümel kavramların yalnızca nesnelerin adları olduğunu ileri süren görüş, isimcilik, nominalizm.

AKAÇ

Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. Yer altı su oluğu. Kanal, ark, su yolu.

AFAKİLİK

Nesnellik.

ASKI

Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.

AKSESUAR

Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.

ALGILAMAK

Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyu organlarıyla kavramak, idrak etmek.

AYRILMAZLIK

Özelliklerin, kendilerini taşıyan nesnelerle, ilineklerin tözle bağlantısı, kalıcılık karşıtı.

ANLAM

Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör. Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey.

ALT

Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı. Birkaç şeyden aşağıda olan. Bir şeyin yere yakın bölümü. Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun. Sınıflamalarda ikinci derecede olan. Bir nesnenin tabanı. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü.