Sonu MİRAS ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "miras" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu miras ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında miras olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde miras olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

MİRAS

Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik.

REDDİMİRAS

Her türlü sonucuyla mirası istememe, kabul etmeme, reddetme. Özellikle politikada kendinin veya partinin geçmişini tanımama.

  -   -   -  

Anlamında MİRAS bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde MİRAS geçen kelimeler listesi verilmiştir.

MİRASYEDİ

Kendisine önemli bir miras kalan, mirasa konan kimse. Çok savurgan kimse.

MURİS

Miras bırakan.

MEŞRUTA

Bir kimseye, mirasçılara veya bir kuruluşa satılmamak şartı ile verilmiş mülk.

KADI

Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları.

VERASET

Kalıtım. Mirasta hak sahibi olma.

TEVARÜS

Bir kimseden miras kalma, mirasa konma. Kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme.

VERESE

Mirasçılar.

KALMAK

Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek. Yapamamak. Eğleşmek. Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek. Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak. Sınırlanmak. Oturmak, yaşamak. Olmak, herhangi bir durumda bulunmak. İşlemez, yürümez duruma gelmek. Sınıf geçmemek. Herhangi bir durumu sürdürmek. Oyalanmak, vakit geçirmek. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Varlığını korumak, sürdürmek. Hayatını sürdürmek, yaşamak. Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak. Yetinmek. Miras olarak geçmek. Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak. İleriye atılmak, ertelenmek. Konaklamak, konmak.

ASABA

Ölen kimsenin, karısına düşen mal. Erkek mirasçı, erkek evlât. İkinci derecedeki akraba. Dost, arkadaş. Bir ilde, bir memlekette oturanlar. Soy, akraba, sülâle. Boy, yükseklik, derinlik. Fotin veya mestin topuğu örten parçası. Giyside beden: Ceketin asabası genişçe olmuş. Tarlanın yüzü.

DEGMEK

Dokunmak, hasta etmek: Çocuğa yemek degmiş. Vurmak, çarpmak: Ali'ye güneş degmiş. Miras kalmak. Olmak, olgunlaşmak. Değmek, dokunmak. Değmek, dokunmak, olgunlaşmak. Dokunmak, değmek.

KALITÇI

Bir kalıttan yasalar gereğince yararlanan kimse, mirasçı, vâris.

MAHLUL

Hallolmuş, çözülmüş, dağılmış. Eriyik. Mirasçısı olmayan bir kimseden hükûmete kalan (mülk).

KALIT

Miras. Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi. Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey.

BIRAKIT

Miras.

İNTİKAL

Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş. Miras olarak babadan çocuğuna kalma. Anlama, kavrama. Öteleme. Geçişim.

FARİZA

Tanrı buyruğu. İslam hukukuna uygun bir biçimde mirasçılara düşen pay. Yapılması gerekli ödev, görev.

MONARŞİ

Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim, tek erklik.

TEKİN

Boş, içinde kimse bulunmayan. İçinde doğaüstü varlıklar bulunmadığına inanılan (yer). Güvenilir (kişi, yer). Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu.

TEREKE

Miras.

MİRASYEDİLİK

Mirasyedi olma durumu. Mirasyediye yaraşır davranış.