LÜLÜ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "lülü" olan, toplam 5 adet kelime bulunmaktadır. lülü ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu lülü ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde lülü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

LÜLÜ

Uzun ağızlık, çubuk. Çark işi olmayıp elle yapılan küçük su kabı. Çocuğun erkeklik organı. İnci.

LÜLÜYH

Çaydanlık ve demliğin ağzı, ibriğin emziği.

LÜLÜK

Musluk. İnce boru. Çaydanlık ve demliğin ağzı, ibriğin emziği. Huni biçiminde yapılmış kesekâğıdı. Çocuğun erkeklik organı. Domates. Dağın sivri yeri. Un ve bulgur karışımından yapılan hamurun, suda pişirilmiş nohut büyüklüğündeki parçaları üstüne, kıyma, soğan, domates salçası dökülerek yenilen bir çeşit yemek. İbrik. Tahta oluk. (Boğaz Susuz Kars).

LÜLÜKLER

Toprak ibrik.

LÜLÜT

Çitlembik ağacının meyvesi.

  -   -   -  

Anlamında LÜLÜ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde LÜLÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BIRAKMAK

Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak. Yanına almamak, yanında götürmemek. Koymak. Bıyık ya da sakal uzatmak. Bir işi başka bir zamana ertelemek. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak. Bakılmak, korunmak için vermek. Kötü bir durumda terk etmek. Ayrılmak, terk etmek. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek. Saklamak, artırmak. Sarkıtmak. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak. Boşamak. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek. Sınıf geçirmemek, döndürmek. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. Engel olmamak. Unutmak. Sahiplik hakkını başkasına vermek.

BORÇ

Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe.

ERDEM

Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet. İnsanın ruhsal olgunluğu.

ESTAĞFURULLAH

İncelik ve alçak gönüllülük göstermek üzere teşekkür edilen veya övülen bir kimsenin söylediği bir söz.

BAĞIŞIK

Herhangi bir ödevin veya yükümlülüğün dışında kalan, muaf. Bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla direnç kazanmış olan.

BASİRETLİLİK

Basiretli olma durumu, sağgörülülük.

BORÇLU

Borcu olan, borç almış olan, verecekli, medyun, alacaklı karşıtı. Borcu kalmış olarak. Bir şeyi birinin yardımıyla elde etmiş olan. Manevi bir yükümlülük altında bulunan.

GARANTÖR

Güvence veren ve bunun gerçekleşmesini gözeten ve denetleyen (kimse, kuruluş veya devlet), güvenceci. Kredi kartlarından doğacak her türlü borç ve yükümlülükten, kart sahibi olarak sorumluluğu bulunan gerçek veya tüzel kişi.

FAKİR

Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı. Kişinin alçak gönüllülük göstermek için kendisine verdiği san. Olması gerekenden az. Zavallı, kimsesiz. Hindistan'da yokluğa, eziyete kendini alıştırmış derviş.

GREN

Kâğıdın yüzeyinin pürüzlülük derece ve tipinin bir izlenimi.

BORÇLANMAK

Karşılığını sonra vermek şartıyla birinden para veya bir şey almak, istikraz etmek. Manevi bir yükümlülük altına girmek.

DOYMAZLIK

Açgözlülük.

FAKİRHANE

Düşkünler yurdu. Alçak gönüllülük göstermek için kendi evinden bahsederken kullanılan bir söz.

HASBİLİK

Gönüllü ve karşılıksız iş yapma, gönüllülük.

HOŞGÖRÜRLÜK

Hoşgörülülük.

FENA

İyi nitelikte olmayan, kötü. Ölümlülük. Çok. İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse). Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan. Hoşa gitmeyen, rahatsız edici. Üzücü.

BENDEZADE

Alçak gönüllülük göstererek "benim çocuğum" anlamında kullanılan bir söz.

GÖNÜLLÜ

Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen. Seven kimse ya da sevgili. Çok istekli.

DİSPEÇ

Bir ortak avaryada deniz kazasından sonra gemi, yük ve navlunla ilgili kimselerin uğradıkları zararların ve bunlar tarafından yapılmış olan masrafların nasıl, kimler tarafından ve ne oranda karşılanacağını belirlemek için yapılmış olan işlem. Deniz sigortası dilinde, ilgili tarafların ortak avaryada kendilerine düşen yükümlülükleri, paylarının önemi ölçüsünde ayrıntılı olarak belirten belge.

AÇIKGÖZLÜK

Açıkgözlülük.