Kelimeler arşivi içinde; başında "kadın" olan, toplam 37 adet kelime bulunmaktadır. kadın ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu kadın ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde kadın olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
KADINLAŞTIRMAK
KADINLAŞTIRMA, KADINSILAŞMAK
KADINTUZLUĞU, KADINPARMAĞI, KADINDÜĞMESİ, KADINSILAŞMA, KADINBARMAĞI
KADINCASINA, KADINSIZLIK, KADINEFENDİ, KADINBARMAK, KADINGÖBEĞİ, KADINLAŞMAK, KADINİĞNESİ
KADINCAĞIZ, KADINSILIK, KADINLILIK, KADINLAŞMA
KADINNİNE, KADINIMSI, KADINHANI, KADINERKİ, KADINBUDU
KADINLIK, KADINEVİ, KADINSAL, KADINCIL, KADINCIK, KADINSIZ, KADINANA
KADIN
Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Bayan. Hizmetçi bayan.
KADINSILAŞMA
Kadınsılaşmak durumu.
KADINBARMAK
Beyaz ya da siyah, uzun, ince kabuklu bir çeşit üzüm.
KADINGÖBEĞİ
Kızartılarak yapılan, ortası çukurca, bir tür yumurtalı hamur tatlısı.
KADINSILAŞMAK
Kadın özelliği kazanmak, kadınlaşmak.
KADINPARMAĞI
Beyaz ya da siyah, uzun, ince kabuklu bir çeşit üzüm. İnce, uzun, sulu, yumuşak bir cins armut. Üç kulaklı ekşimsi bir ot.
KADINLAŞTIRMA
Kadınlaştırmak işi.
KADINDÜĞMESİ
Süs bitkisi olarak yetiştirilen, düğme biçiminde çiçek açan otsu bir bitki.
KADINCASINA
Kadınca.
KADINSIZLIK
Kadınsız olma durumu.
KADINBARMAĞI
Baklavaya benzer bir tatlı.
KADINLAŞTIRMAK
Kadınlaşmasına yol açmak.
KADINLAŞMAK
Kadına benzer bir durum almak. Erkek kadın gibi davranır duruma gelmek.
KADINEFENDİ
Padişahın eşine verilen san.
KADINİĞNESİ
Karaiğne denilen böcek.
KADINTUZLUĞU
Sarıçalı.
Bu bölümde tanımı içerisinde KADIN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ANA
Anne. Temel, asıl, esas. Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü. Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü. Yavrusu olan dişi hayvan. Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatan bir söz. Velinimet. Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı.
AHU
Ceylan. Güzel, ince, zarif (kadın).
AKLIK
Ak olma durumu. Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün.
AHRETLİK
Ahret kardeşi olan kadınlardan her biri. Öbür dünyada karşılığı görüleceğine inanarak yapılmış olan (iş veya iyilik). Besleme kız, beslek.
ALÜFTE
İffetsiz, oynak, cilveli (kadın).
ANAERKİLLİK
Kadının üstünlüğüne dayalı toplumsal örgütlenme düzeni, maderşahilik. Ananın egemen olduğu aile hayatı.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
AFET
Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım. Çok kötü. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. Kıran.
ALLIK
Al olma durumu. Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya.
ACUZE
Huysuz, yaşlı kadın.
AĞIRLAŞMAK
Ağır duruma gelmek. Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak. Güçleşmek, zorlaşmak. Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almak. Ağırbaşlı olmak. Yavaşlamak. Yiyecek bozulmaya yüz tutmak. Gebe kadın doğurması yaklaşmak. Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak. Organ görevini yapamaz duruma gelmek.
AMAZON
Savaşa katılan kadınlara eski çağların Amazonlarına benzetilerek verilen san. Ata binen kadın.
AĞIRAYAK
Doğurması yakın (kadın).
ALTINOLUK
İşlemeli kadın şalvarı. Sarıkların üstüne sarılan sırma şerit. Altın sırma veya kılaptanla işlenmiş çizgili ipek kumaş. Bu cins kumaşların üstünde bulunan sırma işlemeli yollar.
AFİFE
İffetli (kadın).
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
ALINLIK
Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası. Yapılarda cephe süsü.
AKTRİS
Kadın oyuncu.
ALAGARSON
Kısa kesilmiş saç. Oğlan saçı biçiminde kısa kesilmiş kadın saçı.
AĞIRCANLI
Çok yavaş iş yapan, çevik olmayan. Varlığı sıkıntı veren, sevimsiz. Tembel. Gebe (kadın).