Kelimeler arşivinde; içinde "öyün" olan, toplam 28 tane kelime bulunuyor. İçerisinde öyün bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu öyün ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında öyün olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
SÖYÜNDÜRÜNÜLMEK
KARAGÖYÜNDÜRME
ÖYÜNLENDİRMEK
GÖYÜNEGELMEK
GÖYÜNAKÇASI, GÖYÜNDÜRMEK, SÖYÜNDÜRMEK
GÖYÜNDÜRME, PERPETÖYÜN, SÖYÜNDÜMEK
ÖYÜNLEMEK, SÖYÜNMEYH
GÖYÜNCEK, MÖYÜNSÜZ, DÖYÜNMEK, KÖYÜNMEK, GÖYÜNMEK, SÖYÜNMEK
ÖYÜNNÜK, MÖYÜNNÜ, LELÖYÜN, ERKÖYÜN
ÖYÜNLE, GÖYÜNÇ
ÖYÜNT, KÖYÜN, GÖYÜN
ÖYÜN
ÖYÜN
Yemek : Öyün pişti mi?. Pilav. Bir kezde yenen yemek. Sabah ve akşam yemeği. Yemek vakti. Vakit. Kez : Bugün iki öyün ders çalıştık. Yemek: Ne oyun pişirdin?. Yemek zamanı. Öğün "(yemek için) kez. Belli yemek zamanında yenen şey, yemek. Zaman, vakıt.
ÖYÜNLEMEK
Yemek yedirmek.
GÖYÜNDÜRME
Etle deri arasında meydana gelen şişlik, bir çeşit deri hastalığı. Çok acıyıp yanan bir yara.
SÖYÜNMEYH
Sevinmek.
GÖYÜNDÜRMEK
Yakmak.
SÖYÜNDÜRMEK
Söndürmek.
MÖYÜNSÜZ
Arapça kökenli meyun: bk. meyunsuz (Erzincan Merkez).
DÖYÜNMEK
Başına ve dizlerine vurarak ağlamak.
SÖYÜNDÜMEK
1.Söndürmek. 2.Bozmak, zarar vermek.
ÖYÜNLENDİRMEK
Bir kimseye az az yemek yedirmek.
GÖYÜNEGELMEK
Yanıvermek, iç acımak, merhamet ve şefket duymak.
PERPETÖYÜN
Semizotu.
SÖYÜNDÜRÜNÜLMEK
Söndürülmek.
GÖYÜNCEK
İç çamaşırı, bir tür fanila.
KARAGÖYÜNDÜRME
Bir çeşit çıban, şarbon hastalığı.
GÖYÜNAKÇASI
Lohusaya verilen hediye.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖYÜN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
KEVŞEN
Sınır, çevre : Bizim bağ köyün kevşenindedir. Yaylak, koru.
İMECE
Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi. Birçok kimsenin toplanıp el birliğiyle bir kişinin veya bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi.
AKSAKAL
Köyün veya mahallenin ihtiyar heyetinde olan kimse. Ermiş, evliya. Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse, duayen.
HALAKA
Çevre, dolay. Köy meydanı. Ev önlerinde sebze yetiştirilen birkaç evleklik ufak sebzelik. Hayvan sağma yeri. Köyün oyun meydanı: Çocuklar halakada oynuyor. Sokak. Mahalle.
CICCI
Düğün evine gelinin köyünden giden düğüncüler.
DÖR
Köyün dışında koyun sağılan düzlük yer. Eski evlerde büyük odanın oturulan kısmı. Konuk odası.
BALTALIK
Sık sık kesimi yapılmış olan orman. Bir köyün odun gereksinimini sağlamasına izin verilen koruluk veya orman bölgesi.
EĞREK
Dinlenme yeri. Hayvanların toplandığı yer. Hayvanların toplu olarak durdukları su başı. Küçük baş hayvanların gece yattıkları yer, ağıl. Köyün ya da mahallenin meydanlığı. Eğlence yeri. Misafir odası. Akar suların yataklarını meydana getiren girintili çıkıntılı topraklar. Hayvanların yazın öğle sıcağında toplanıp dinlendikleri yer. Sıcak havada hayvanların otlakta serinledikleri, dinlendikleri yer. Otlak, gezinti alanı. Su toplanan yer. Avlağı, sürü hayvanlarının istirahat ettiği yer. Dede Korkut'ta Serek'in kardeşi. Aydın ilinde, İncirliova ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
SALIM
1.Nezle. 2.Salgın hastalık. Bir köyün ekilmemiş nadasa bırakılmış bölgesi. Yan, bölge. Yaş (hayvanlar için): Teke kaç salımında. Tekelerin dişi keçilerle birleştirilme zamanı. Sonbaharda esen ve sebzeleri kurutan yel. Soğukalgınlığı. Salgın hastalık. Kez. Bir kez pişirmeye yetecek ölçüde (kahve ve benzerleri için). Yıl. Yan. Nezle, salım tutmak. Bir cismin çevresine ışılcIk ya da özdek tanecikleri durumunda erke salması, anlamdaş yayım.
GALMAĞAL
Kavga: Köyün içinde gene ne galmağal var.
ÇITILTI
Hafif bir ses: Köyün içinde gene bir çıtıltı goptu.
KOYLUK
Köyün olduğu yer.
PAZARYERİ
Bir köyün, kasabanın ya da kentin özeğinde, ürünlerin getirilip satıldığı, haftanın bir ya da birkaç gününde ya da sürekli olarak kurulu ve açık bulundurulan alım satım yeri. Bilecik iline bağlı ilçelerden biri.
KÖYKENT
Kimi ülkelerde, bir kırsal gelişme yöntemi olarak benimsenen ve kırsal yerleşme birimlerini, yalnız köyün görevlerini daha iyi görebilecek duruma getirmeyi değil, kentsel ve yeğnil işleyimsel işlevlerle de donatmayı, böylelikle kırsal alanda bir canlanma ve kalkınma yaratarak kentlere olan akınları azaltmayı amaçlayan bir yerleşim örneği, önerisi. bk. özekköy, tarımkenti. Ülkemizde, 1970' li yılların başında CHP tarafından kamuoyuna sunulan bir kırsal gelişme yöntemi önerisi.
MAHALLE
Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri. Bu parçalarda oturan insanlarn tamamı.
ORTAMALI
Devletin ya da bir yerel yönetim biriminin genellikle bir köyün iyeliğinde bulunan ve tüm nüfusun yararlanmasına açık bulundurulan, bireylerin iyeliğine geçirilmesi söz konusu olmayan taşınmaz.
BEĞLİK
Askerlere verilen küçük kilim. Herkesin kullandığı, basma kalıp, beylik. Devlete ait olan, beylik. Köyün zenginlerine, ileri gelenlerine ait olan: Beğlik ambar. Bedava. Saç örgüsü. Küçük devlet başkanlığı.
GAYBETLİ
Değerli, herkes tarafından sevilen (kimse için): Bizim köyün bekçisi gaybetlidir.
KIRTIL
Ekin bitmeyen kıraç yer. Mısır ekmeği. Taze buğday unundan pişirilmiş ekmeğin içine pekmez ya da şeker katılarak yapılan tatlı. Küme küme, yaylalarda yetişen dikenli tohumu olan, çimene benzer sert ve parlak ot. El değirmeninde çekilmiş buğday. Aşlık. Mülk, toprak. Yayla. Otlak parası, otlakiye : Filan köyün kırtılını ben satın aldım. Kira, vergi : Kırtılı kırk olanın işi bok olur. Çiçek bozuğu yüz. Gelişmesi, büyümesi durmuş ağaç. Baç. İçel şehrinde, Taşucu bucağına bağlı bir bölge.
DÖRTGİDEN
Dört taraf: Köyün dört gidenini pırlandım ineği bulamadım.