İçinde OLUŞ geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "oluş" olan, toplam 55 tane kelime bulunuyor. İçerisinde oluş bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu oluş ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında oluş olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

16 harfli kelimeler

OLUŞTURULABİLMEK

15 harfli kelimeler

OLUŞTURULABİLME

14 harfli kelimeler

OLUŞTURABİLMEK, OLUŞTURUVERMEK

13 harfli kelimeler

OLUŞTURABİLME, OLUŞTURUVERME

12 harfli kelimeler

VAROLUŞÇULUK, OLUŞTURULMAK

11 harfli kelimeler

KAYMAOLUŞUM, OLUŞTURULMA, OLUŞTURTMAK, OLUŞABİLMEK, OLUŞUMCULUK, OLUŞUVERMEK

10 harfli kelimeler

OLUŞTURMAK, OLUŞABİLME, OLUŞTURTMA, OLUŞUVERME, TOPRAKOLUŞ, VAROLUŞSAL

9 harfli kelimeler

VAROLUŞÇU, BİREYOLUŞ, OLUŞTURMA, EŞDAĞOLUŞ, KONOLUŞUM

8 harfli kelimeler

DOLUŞMAK, OLUŞMAMA, KAHROLUŞ, YOLUŞMAK, KARAOLUŞ, KAYBOLUŞ, YAPIOLUŞ, BOLUŞMAK, BOLUŞLUK, OLUŞUMCU

7 harfli kelimeler

YOKOLUŞ, OLUŞUNA, HOLUŞGA, TAŞOLUŞ, DEFOLUŞ, BOLUŞÇU, VAROLUŞ, OLUŞMAK, DOLUŞMA

6 harfli kelimeler

OLUŞLU, OLUŞAT, OLUŞUM, OLUŞUK, OLUŞMA

5 harfli kelimeler

MOLUŞ, LOLUŞ, DOLUŞ, ÇOLUŞ, SOLUŞ

4 harfli kelimeler

OLUŞ

Bazı kelimelerin anlamları

OLUŞ

Olma işi, vuku. Oluşma, teşekkül, tekevvün. Bir durumdan öteki duruma geçiş.

KAYMAOLUŞUM

Yerkabuğunun kıvrılma ve kırılması, çökmesi ya da geniş alanlı olarak yükselip kabarması gibi oluşu içgüçlere dayanan olayların tümü.

OLUŞTURABİLME

Oluşturabilmek işi.

VAROLUŞÇULUK

Varoluşun özden önce geldiğini ve özü sürekli olarak yarattığını ileri süren öğreti, egzistansiyalizm.

OLUŞTURABİLMEK

Oluşturmaya gücü yetmek.

OLUŞTURTMAK

Oluşturma işini yaptırmak.

OLUŞUMCULUK

İnsanın ruh dünyasında oluşan ve gelişen bir durumun yaşla geliştiğini ileri süren görüş.

OLUŞTURULABİLMEK

Oluşturulma imkânı veya olasılığı bulunmak.

OLUŞTURUVERME

Oluşturuvermek işi.

OLUŞTURULABİLME

Oluşturulabilmek işi.

OLUŞUVERMEK

Aniden oluşmak.

OLUŞTURMAK

Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.

OLUŞTURULMA

Oluşturulmak işi.

OLUŞABİLMEK

Oluşma imkânı veya olasılığı bulunmak.

OLUŞTURUVERMEK

Çabucak veya kısa sürede oluşturmak.

OLUŞTURULMAK

Oluşması sağlanmak, teşekkül ettirilmek.

  -   -   -  

Anlamında OLUŞ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde OLUŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AKIŞMA

Akışmak işi. Bir sıraya gelen ses, hece veya kelimelerin birbirleriyle uyuşarak kulağa hoş ve dile kolay gelen bir bütün oluşturması.

AĞDALI

Ağdalanmış. Karmaşık. Bilinmeyen kelimelerden, anlaşılması güç sözlerden oluşan (deyiş).

AĞILLANMAK

Toplanıp bir arada durmak. Çevresinde ağıl denen hale oluşmak, halelenmek.

AĞIRŞAKLANMAK

Ergenlik döneminde çıbanda veya memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak.

ALAGEYİK

Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, yazın postunda ak benekler oluşan, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen bir cins geyik, sığın (Dama dama).

AHALİ

Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk, halk. Bir yerde toplanan kalabalık.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

AHLATIERBAA

İnsanın kişiliğini oluşturduğuna inanılan bedendeki balgam, kan, safra ve sevda ögeleri.

AKROMATİN

Hücre çekirdeği içindeki ince iplikçiklerden yapılmış, kromatin ile boyanmamış kromozomları oluşturan bölüm.

AKRABA

Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler. Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler. Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular.

AKINTI

Akma işi. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.

AĞIRLIKLI

Ağırlığı olan. Değerlendirmelerde üzerinde fazlaca durulan. Çoğunluğu oluşturan.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

AJİTASYON

Körükleme. Duygu sömürüsü yapma. Kişinin ruhsal gerginliğini dışa vurması sonucu oluşan etrafına karşı saldırganlık durumu. İnsanın zihninde ve duygu dünyasında sarsıntı yaratma. Çırpıntı.

AKNE

Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce.

AİLE

Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. Eş, karı. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya. Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü.

İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.

AHLAT

Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster). Beden yapısının temelini oluşturan ögeler. Kaba adam, yol iz bilmez kimse. Bitlis iline bağlı ilçelerden biri. Bu ağacın, armuda benzeyen, iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi. Bir karışım içindeki parçalar, ögeler.

AKCİĞER

Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü içten kaplayan, kanı temizleyen, sağlı sollu iki parçadan oluşan solunum organı. Bronşçukların son bölümü.

ALACA

Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben. Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve. İki ya da daha çok renkli. Çorum iline bağlı ilçelerden biri.