İçinde NEMSE geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "nemse" olan, toplam 16 tane kelime bulunuyor. İçerisinde nemse bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu nemse ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında nemse olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

ÖNEMSEYEBİLMEK

13 harfli kelimeler

ÖNEMSEYEBİLME

12 harfli kelimeler

ÖNEMSEMEZLİK, YARIDENEMSEL

11 harfli kelimeler

ÖNEMSEMEZCE

10 harfli kelimeler

ÖNEMSENMEK, HOYNEMSEKİ, ÖNEMSETMEK

9 harfli kelimeler

ÖNEMSEMEK, ÖNEMSENİŞ, ÖNEMSENME, ÖNEMSEYİŞ, ÖNEMSETME

8 harfli kelimeler

ÖNEMSEME, DÖNEMSEL

5 harfli kelimeler

NEMSE

Bazı kelimelerin anlamları

NEMSE

Nemçe.

ÖNEMSEYEBİLME

Önemseyebilmek işi.

ÖNEMSETMEK

Önemseme işini yaptırmak.

ÖNEMSEMEZCE

Önemsemeyen bir biçimde.

ÖNEMSENİŞ

Önemsenme işi.

YARIDENEMSEL

Kuramsal yolla bulunmuş denklemlerde geçen nicelliklerden kimilerini temel hesaplardan bulmayıp, denklemi deneylere uydurmaya çalışarak kestirme yollarına ilişkin.

ÖNEMSENME

Önemsenmek işi.

ÖNEMSETME

Önemsetmek işi.

HOYNEMSEKİ

Yahut.

ÖNEMSEMEZLİK

Önem vermezlik, mühimsemezlik.

DÖNEMSEL

Yineli biçimde olan, yinelenme ile ilgili. Dönemlere bağlı olarak oluşan. Belirli zaman aralıklarıyla yineleyen.

ÖNEMSEYEBİLMEK

Önemseme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖNEMSEMEK

Önemli saymak, önem vermek, mühimsemek, saymak.

ÖNEMSEYİŞ

Önemseme işi.

ÖNEMSENMEK

Önem verilmek, üzerinde durulmak.

ÖNEMSEME

Önemsemek işi.

  -   -   -  

Anlamında NEMSE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde NEMSE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

HAVALI

Herhangi bir nitelikte havası olan. İyi, temiz hava alan, havadar. Kibirli, çalımlı, gururlu. Sıkıştırılmış hava ile çalışan (alet vb.). Bir işi gereğince benimsemeyen, önemsemeyen. Göz alıcı, çekici, albenisi olan.

HAFİFSEMEK

Bir kimseyi veya bir şeyi önemsememek, yeğnisemek, istihfaf etmek.

MÜHİMSEMEK

Önemsemek.

DİNLENMEK

Güç kazanmak için çalışmaya ara vermek, yorgunluğunu gidermek, soluklanmak, istirahat etmek. Dinleme işine konu olmak. Bazı yiyecek ve içecekleri, tadını arttırma, kolay pişmesini sağlama vb. sebeplerle bir süre bekletmek. Önemsenmek, öğüdü yerine getirilmek.

ADAMSIMAK

Adam yerine koymak, önemsemek.

EŞEKBAŞI

Yetkisi önemsenmeyen, gücünü gerektiği gibi göstermeyen kimse.

BİÇİMCİLİK

Biçimci olma durumu, formalizm. Özü, içeriği yeterince önemsemeden yalnız biçim üzerinde duran, biçime ağırlık veren görüş, formalizm.

TINMAK

Ses çıkarmak. Önemsemek, önem vermek, dikkate almak, takmak.

FÜTURSUZCA

Önemsemeyerek, aldırmayarak, fütursuzcasına.

MÜHİMSEMEZLİK

Önemsemezlik.

EĞİLMEK

Bir yana doğru eğik duruma gelmek. Başkasının baskısını veya egemenliğini benimsemek, kabul etmek. İnsan, bir işi yapmak için belini eğmek. Bir işi önemseyip ele almak.

ABUH

Şaşma ve korku ünlemi. Sıkıntı, usanç, bıkkınlık ünlemi. Önemsememe ünlemi: Abuh, sende onu bir şey mi zannettin!.

ADAMSAMAK

Adam yerine koymak, önemsemek.

ÜĞRÜM

Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon.

TAKMAK

Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek. Borç bırakmak. Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek. Sınavını başaramamak. Ad, lakap koymak. Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek. Önemsemek, önem vermek, tınmak. Biriyle olumsuz olarak uğraşmak. Kuşanmak.

NEMÇE

Avusturya'ya ve halkına verilen ad, Nemse.

AĞIRSAMAK

Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.

OYNAMAK

Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak. Tehlikeye düşürmek. Bir film, oyun vb.nde rol almak. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. Sarsılmak, yeri değişmek. Rastgele yön vermek, aldatmak. Sporla ilgili çalışmalara katılmak. Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak. Değişiklik göstermek. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak. Kımıldamak, hareket etmek. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. Film gösterilmek. Tiyatro eseri sahneye konmak. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek.

SAYMAK

Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak. Ödemek, peşin vermek. Sayıları arka arkaya söylemek. Önemsemek. Geçer tutmak. Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek. Varsaymak, tutmak, farz etmek. Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek. Arka arkaya söylemek, sıralamak. Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye değer vermek, hürmet etmek. Gibi görmek, kabul etmek. Hesaba katmak, dikkate almak.

YEĞNİLEMEK

Önemsememek, hafifsemek.