Kelimeler arşivinde; içinde "nemse" olan, toplam 16 tane kelime bulunuyor. İçerisinde nemse bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu nemse ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında nemse olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
ÖNEMSEYEBİLMEK
ÖNEMSEYEBİLME
ÖNEMSEMEZLİK, YARIDENEMSEL
ÖNEMSEMEZCE
ÖNEMSENMEK, HOYNEMSEKİ, ÖNEMSETMEK
ÖNEMSEMEK, ÖNEMSENİŞ, ÖNEMSENME, ÖNEMSEYİŞ, ÖNEMSETME
ÖNEMSEME, DÖNEMSEL
NEMSE
NEMSE
Nemçe.
ÖNEMSEYEBİLME
Önemseyebilmek işi.
ÖNEMSETMEK
Önemseme işini yaptırmak.
ÖNEMSEMEZCE
Önemsemeyen bir biçimde.
ÖNEMSENİŞ
Önemsenme işi.
YARIDENEMSEL
Kuramsal yolla bulunmuş denklemlerde geçen nicelliklerden kimilerini temel hesaplardan bulmayıp, denklemi deneylere uydurmaya çalışarak kestirme yollarına ilişkin.
ÖNEMSENME
Önemsenmek işi.
ÖNEMSETME
Önemsetmek işi.
HOYNEMSEKİ
Yahut.
ÖNEMSEMEZLİK
Önem vermezlik, mühimsemezlik.
DÖNEMSEL
Yineli biçimde olan, yinelenme ile ilgili. Dönemlere bağlı olarak oluşan. Belirli zaman aralıklarıyla yineleyen.
ÖNEMSEYEBİLMEK
Önemseme imkânı veya olasılığı bulunmak.
ÖNEMSEMEK
Önemli saymak, önem vermek, mühimsemek, saymak.
ÖNEMSEYİŞ
Önemseme işi.
ÖNEMSENMEK
Önem verilmek, üzerinde durulmak.
ÖNEMSEME
Önemsemek işi.
Bu bölümde tanımı içerisinde NEMSE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
HAVALI
Herhangi bir nitelikte havası olan. İyi, temiz hava alan, havadar. Kibirli, çalımlı, gururlu. Sıkıştırılmış hava ile çalışan (alet vb.). Bir işi gereğince benimsemeyen, önemsemeyen. Göz alıcı, çekici, albenisi olan.
HAFİFSEMEK
Bir kimseyi veya bir şeyi önemsememek, yeğnisemek, istihfaf etmek.
MÜHİMSEMEK
Önemsemek.
DİNLENMEK
Güç kazanmak için çalışmaya ara vermek, yorgunluğunu gidermek, soluklanmak, istirahat etmek. Dinleme işine konu olmak. Bazı yiyecek ve içecekleri, tadını arttırma, kolay pişmesini sağlama vb. sebeplerle bir süre bekletmek. Önemsenmek, öğüdü yerine getirilmek.
ADAMSIMAK
Adam yerine koymak, önemsemek.
EŞEKBAŞI
Yetkisi önemsenmeyen, gücünü gerektiği gibi göstermeyen kimse.
BİÇİMCİLİK
Biçimci olma durumu, formalizm. Özü, içeriği yeterince önemsemeden yalnız biçim üzerinde duran, biçime ağırlık veren görüş, formalizm.
TINMAK
Ses çıkarmak. Önemsemek, önem vermek, dikkate almak, takmak.
FÜTURSUZCA
Önemsemeyerek, aldırmayarak, fütursuzcasına.
MÜHİMSEMEZLİK
Önemsemezlik.
EĞİLMEK
Bir yana doğru eğik duruma gelmek. Başkasının baskısını veya egemenliğini benimsemek, kabul etmek. İnsan, bir işi yapmak için belini eğmek. Bir işi önemseyip ele almak.
ABUH
Şaşma ve korku ünlemi. Sıkıntı, usanç, bıkkınlık ünlemi. Önemsememe ünlemi: Abuh, sende onu bir şey mi zannettin!.
ADAMSAMAK
Adam yerine koymak, önemsemek.
ÜĞRÜM
Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon.
TAKMAK
Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek. Borç bırakmak. Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek. Sınavını başaramamak. Ad, lakap koymak. Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek. Önemsemek, önem vermek, tınmak. Biriyle olumsuz olarak uğraşmak. Kuşanmak.
NEMÇE
Avusturya'ya ve halkına verilen ad, Nemse.
AĞIRSAMAK
Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.
OYNAMAK
Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak. Tehlikeye düşürmek. Bir film, oyun vb.nde rol almak. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. Sarsılmak, yeri değişmek. Rastgele yön vermek, aldatmak. Sporla ilgili çalışmalara katılmak. Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak. Değişiklik göstermek. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak. Kımıldamak, hareket etmek. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. Film gösterilmek. Tiyatro eseri sahneye konmak. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek.
SAYMAK
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak. Ödemek, peşin vermek. Sayıları arka arkaya söylemek. Önemsemek. Geçer tutmak. Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek. Varsaymak, tutmak, farz etmek. Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek. Arka arkaya söylemek, sıralamak. Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye değer vermek, hürmet etmek. Gibi görmek, kabul etmek. Hesaba katmak, dikkate almak.
YEĞNİLEMEK
Önemsememek, hafifsemek.