Kelimeler arşivinde; içinde "memek" olan, toplam 25 tane kelime bulunuyor. İçerisinde memek bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu memek ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında memek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
ENDİRELLEMEMEK, KILLENSİNMEMEK
MEĞERSİMEMEK, HAYİNSEMEMEK
YİRİYEMEMEK, SESDİRMEMEK, DİNDİRMEMEK, KİYİŞEMEMEK, GETİREMEMEK, HEŞTİNMEMEK
SİKLEMEMEK, SEKİTMEMEK, MEMEKSİMEK, GÖTÜRMEMEK, ESLENMEMEK
ESLEMEMEK, MESİMEMEK, ÇEKEMEMEK, YİYEMEMEK
DÜŞMEMEK, MEMEMEKİ, DÖYMEMEK, ÇİRMEMEK, SESMEMEK
MEMEK
MEMEK
Meme. Ekmek. Çocuğu oyalamak, aldatmak için verilen yiyecek.
MEĞERSİMEMEK
Önemsememek.
SESDİRMEMEK
Ses çıkarmasına vakit bırakmamak, gık dedirmemek.
ENDİRELLEMEMEK
Tenezzül etmemek.
ESLENMEMEK
Kulak asılmamak.
SEKİTMEMEK
Ara vermemek: Yağmur sekilmeden yağıyor.
HEŞTİNMEMEK
İlgilenmemek.
KİYİŞEMEMEK
Kıyamamak.
KILLENSİNMEMEK
İnsan yerine koymamak, önem vermemek.
YİRİYEMEMEK
Yürüyememek.
GÖTÜRMEMEK
Çekememek.
MEMEKSİMEK
Ekşimek.
HAYİNSEMEMEK
Önem vermemek.
SİKLEMEMEK
Değer ve önem vermemek, aldırış etmemek.
GETİREMEMEK
Anımsayamamak.
DİNDİRMEMEK
Aldırış etmemek: Söyledim söyledim hiç dindirmedi.
Bu bölümde tanımı içerisinde MEMEK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BOĞMAK
Boğum yeri. Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak. Tamamıyla kaplamak, sarmak. Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak. Silik bir duruma getirmek, bastırmak. Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru çalışmaz duruma getirmek. Gelişmesine engel olmak. Bunaltmak. Renkler uygun düşmemek. El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak. Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek.
BENZEŞİM
Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme, analoji. İki şeklin kenarlarının uzunlukları arasındaki oran değişmemekle birlikte, karşılıklı açılarının eşit bulunması durumu, benzer.
AYAZLAMAK
Hava ayaza çevirmek. Boş yere beklemek, eline bir şey geçmemek. Ayazda kalıp üşümek.
AKSATMAK
Bir işi gereği gibi yürütmemek.
BOCALAMAK
Gemi rüzgâra karşı gidemeyerek sürüklenmek. Bir işte tutulması gereken yolu kestirememek, ne yapacağını bilememek, kararsız olmak.
BOŞLAMAK
Bırakmak. İlgi göstermemek, ihmal etmek.
ÇEKEMEME
Çekememek işi veya durumu.
AĞIRSAMAK
Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.
ÇEKİNMEK
Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak. Bir şey sürünmek.
APIŞMAK
Hayvan yorgunluktan bacaklarını birbirinden ayırarak çöküvermek. Ne yapacağını kestirememek, şaşırmak. Oturmak, bacakları ayırarak çömelmek.
ÇEKEMEMEZLİK
Çekememe durumu veya çekememekten, kıskançlıktan doğan davranış, çekemezlik.
BIRAKMAK
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak. Yanına almamak, yanında götürmemek. Koymak. Bıyık ya da sakal uzatmak. Bir işi başka bir zamana ertelemek. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak. Bakılmak, korunmak için vermek. Kötü bir durumda terk etmek. Ayrılmak, terk etmek. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek. Saklamak, artırmak. Sarkıtmak. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak. Boşamak. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek. Sınıf geçirmemek, döndürmek. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. Engel olmamak. Unutmak. Sahiplik hakkını başkasına vermek.
ÇAPRAZLAŞMAK
İçinden çıkılamamak, ne yapılacağı bilinememek.
BULUNDURMAK
Var olmasını, hazır bulunmasını sağlamak. Eksik etmemek.
BUNMAK
Beğenmemek, azımsamak, küçümsemek.
AKSAMAK
Hafifçe topallamak. Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak.
ASMAK
Bir şeyi aşağıya sarkacak bir biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak. Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek. Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak. Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek. Üzerine takınmak, kuşanmak.
BEKLEMEK
Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak. Karşılaşma ihtimali bulunmak. Süre tanımak, acele etmemek. Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek. Oyalanmak. Aramak, istemek. Ummak.
ÇİĞNEMEK
Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek. Egemenliği altına almak, hükmetmek. Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak. Ayağı veya tekerleği altına alarak ezmek.
ATLAMAK
Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak. Yanılmak, aldanmak. Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek bir biçimde kendini bırakmak. İnmek. Okuma, yazı yazma, sayı sayma vb. işlerde bazı bölümleri üstünkörü geçmek. Basında haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek. Bir işe sonucunu düşünmeden hemen girişmek. Binmek. Sınıfı okumadan geçmek.