İçinde KESİŞME geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "kesişme" olan, toplam 2 tane kelime bulunuyor. İçerisinde kesişme bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu kesişme ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında kesişme olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

KESİŞME

Kesişmek işi.

KESİŞMEK

Birbirini kesmek. Erkek ve kadın, bakışlarla anlaşmak. Pazarlıkta, herhangi bir fiyatta anlaşmak. Bir nokta veya çizgi üzerinde birbirine kavuşmak.

  -   -   -  

Anlamında KESİŞME bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde KESİŞME geçen kelimeler listesi verilmiştir.

YAKINSAMA

Yakınsamak işi. Aradaki açıklık sonsuz küçülerek fakat kesişmeden bir noktaya, bir sınıra doğru yaklaşma.

PARALEL

Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen, koşut, muvazi, mütevazi. Yerküresi üzerinde çizildiği varsayılan, Ekvator'a paralel çemberlerden her biri. Aynı zaman içinde gelişen veya aynı özellikleri gösteren (olay, düşünce vb.).

DÖRTTEBİRLİK

Bir dağılımın toplam sıklığını dört eşit parçaya bölen değişken değerlerinden her biri. Birincisi alt dörttebirlik, ikincisi ortanca, üçüncüsü üst dörttebirlik olarak bilinir. Bir eksenler dizgesinde yatay ve düşey eksenlerin kesişmesiyle oluşan.dört bölümlü alandan her biri.

KİYAZMA

Mayozun I. profazında, iki kromatit arasında gözlenebilen, bağlantı ya da krosingover yeri. Balıklarda optik sinir fibrinlerinin kesişmesi. Çapraz. Mayotik yeniden düzenlenmenin sağlanması için homolog kromozomların kromatidlerinin çaprazlaması.

İZ

Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser. Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti.

ÇATAK

İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı. Yapışık, ikiz (meyve). Kavgacı. Van iline bağlı ilçelerden biri.

ÇAPRAŞMAK

Karışık, çapraşık, çözülmez duruma gelmek. İki şey birbiriyle çapraz olarak kesişmek.

KESİŞTİRMEK

Kesişme işini yaptırmak.

ÜÇNİŞAN

Bir eşkenar dörtgeni dörde bölen çizgilerin kesişme noktaları üstüne çakıl taşı konularak, karşılıklı oynanan oyun.

TAVŞANAYAĞI

Demir yollarında iki rayın kesişme noktasında bulunan parçalardan her biri.

MERKEZ

Bir bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri. Biçim, tarz. Bir işin öğretildiği yer. Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası. Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek. Belirli bir yerin ortası. Polis karakolu. Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer.

ÖRTÜŞMEK

Aynı noktalarda ve düzlemlerde kesişmek. İki görüş, düşünce, sözcük, cümle birbiriyle tam olarak uyuşmak.

KESİŞEBİLMEK

Kesişme imkânı veya olasılığı bulunmak.

KESİŞİVERMEK

Aniden kesişmek.

ÖNAYRIŞMA

Öğecikler arasındaki gerilim erke eğrilerinin kesişmesi yüzünden beklenmedik yerde oluşan özdeciksel ayrışma.

ÖRGÜ

Örme işi ya da biçimi. Örülerek yapılan, örme. Örülmüş saç bölüğü, belik. İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ. Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey. Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi. Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı. Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış. Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. Yapı.

KÖŞE

Birbirini kesen iki çizginin, iki düzlemin oluşturduğu açı, zaviye. İki duvarın birleştiği girintili veya çıkıntılı yer. İki sokağın veya caddenin kesiştiği yer, büküç. Bölüm, yer veya yan. Kuytu, tenha veya ücra yer. Kimsenin kolay kolay uğramadığı yer. Kesici araçları bilemeye yarayan bir çeşit taş, bileği taşı. Kadınların başlarına takarak yüzlerine ya da şakaklarına sarkıttıkları gümüş ya da altın süs eşyası. Dört yönden her biri. Yapıda köşelere konulan büyük ve düzgün taş. Deriden kesilmiş, çarık dikmekte kullanılan sırım. Kanepe yastığı. Gelin ya da sünnet çocuğu için hazırlanan yer. Ocağın bir kenarı. Ocak başı. Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık : Ahmet gene köşe çıkardı. Halının bir köşesine yapılan bir çeşit süs, köşe motifi. Ayaktopu alanını oluşturan yan ve kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri. Bir açıyı belirleyen iki yarıdoğrunun kesiştiği nokta. Çokgen tanımında sözü geçen noktalarından biri Verilen bir çok yüzlünün yüzlerini oluşturan çokgenlerin köşelerinden biri. 4- Yalınca tanımında sözü geçen noktalarından biri. İki ya da daha çok sayıdaki metal parçanın birbirlerine bağlandığı yer.

TEPE

Bir şeyin en üstteki bölümü. Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü. İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. Yüksekliği genel olarak birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi. Birinin yanı başı, baş ucu. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri.