Kelimeler arşivinde; içinde "ceğ" olan, toplam 59 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ceğ bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu ceğ ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ceğ olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
SÜMÜKLEĞENBÖCEĞİ
ÇEVRÜLİCEĞİZLİK, IŞILDAYIKBÖCEĞİ, SÜMÜKLEENHÖCEĞİ
ÖRÜMCEĞİMSİLER, GERGEDANBÖCEĞİ, MOMURGANBÖCEĞİ, MUMURGANBÖCEĞİ, TOMUZLANBÖCEĞİ
HAZİRANBÖCEĞİ, DENİZÖRÜMCEĞİ, EKMEKÇEKECEĞİ
SÖLCENBÖCEĞİ, TESPİHBÖCEĞİ, KIRMIZBÖCEĞİ, TOSTANBÖCEĞİ, CIRCIRBÖCEĞİ
TAKLABÖCEĞİ, MAYISBÖCEĞİ, KUDUZBÖCEĞİ, HAMAMBÖCEĞİ, GEYİKBÖCEĞİ, GEYCEĞALIĞI, YUMMABÖCEĞİ, ELÖĞRENCEĞİ, DERNEŞECEĞİ, GELİNBÖCEĞİ, BELÇEKECEĞİ
UYUZBÖCEĞİ, UĞURBÖCEĞİ, AKÇABÖCEĞİ, ATEŞBÖCEĞİ, IŞILBÖCEĞİ
BOKBÖCEĞİ, KIZBÖCEĞİ, TENBÖCEĞİ
TİZCEĞEZ, NENCEĞİZ, BEYCEĞİZ, BELCEĞİZ, KÜNCEĞİZ, TİZCEĞİN, KÖYCEĞİZ, CEĞİRĞEN, GÜRCEĞİZ, GÖZCEĞEN, GÖRCEĞİZ
İNCEĞİZ, GÖCEĞEN, ERİNCEĞ
CEĞERT
CEĞAN, CEĞEL, CEĞEN, CEĞER, İCEĞİ, CEĞET
CEĞA
CEĞ
CEĞ
Sepet yapılan sap. Uzun, uzunluğuna.
SÖLCENBÖCEĞİ
Bir çeşit salyangoz.
GERGEDANBÖCEĞİ
Dört santimetreye yakın boyda olup, erkeklerinde sert bir boynuz bulunan ve kurtçuk evresini yaşlı ağaç kökü kemirerek geçiren kınkanatlı böcek.
SÜMÜKLEĞENBÖCEĞİ
Salyangoz.
MUMURGANBÖCEĞİ
Tespihböceği.
EKMEKÇEKECEĞİ
Fırından ekmek çekmekte kullanılan ağaç kürek. (Gerze Sinop).
SÜMÜKLEENHÖCEĞİ
Kabuksuz salyangoz, sümüklüböcek.
DENİZÖRÜMCEĞİ
Bir tür büyük yengeç (Maja squinado).
KIRMIZBÖCEĞİ
Kabuklu böcekler familyasından olup, kaynanadili üzerinde gelişen ve çeşitli bilim dallarında kullandığımız çok yararlı bir boya yapımında kullanılan Meksika kökenli böcek.
TESPİHBÖCEĞİ
Ilıman ülkelerde bitkisel artıklarla beslenen ve korku belirtisi olarak yusyuvarlak bir tespih tanesi görünüşüne bürünen kabuklular türü.
MOMURGANBÖCEĞİ
Tespihböceği.
IŞILDAYIKBÖCEĞİ
Ateşböceği.
ÇEVRÜLİCEĞİZLİK
Çevrilici halde olma.
TOMUZLANBÖCEĞİ
Kınkanatlılardan, bitkilere zarar veren bir böcek, mayısböceği.
ÖRÜMCEĞİMSİLER
Karada yaşayan akrepler, örümcekler, keneler ve uyuz böceklerini içine alan, dört çift ayaklı eklem bacaklılar sınıfı.
HAZİRANBÖCEĞİ
Mayısböcekleri topluluğundan olup, 16 mm. büyüyebilen ve tarım bitkilerine çok zarar veren kınkanatlı esmer böcek; anızböceği.
Bu bölümde tanımı içerisinde CEĞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
BİLGİ
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf. Bilim.
BELKİLİ
Olasılı, muhtemel. Doğru olabileceği gibi yanlış da olabilen, belli ve kesin olmayan, olasılı, ihtimalî.
ASKI
Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.
AHRETLİK
Ahret kardeşi olan kadınlardan her biri. Öbür dünyada karşılığı görüleceğine inanarak yapılmış olan (iş veya iyilik). Besleme kız, beslek.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
ALAN
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.
AÇGÖZLÜ
Mala, yiyeceğe ve içeceğe doymak bilmeyen, açgöz, gözü aç, doymaz, gözü doymaz, tamahkâr, haris, hırslı, tokgözlü karşıtı.
AKARLAR
Gövdeleri halkasız, başları göğüsle birleşik, ağız yapıları ısırıcı, sokucu veya emici örümceğimsiler takımı.
ADAPTÖR
Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.
AKREPLER
Örümceğimsilerin, örneği akrep olan takımı.
ARİFANE
Yiyeceği ortaklaşa sağlanan (toplantı). Arif olana yakışacak bir biçimde.
BESLEMEK
Yiyecek ve içeceğini sağlamak. Eklemek, katmak, çoğaltmak. Bir duyguyu gönülde yaşatmak. Bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için çevresini veya altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek. Maddi yardım yapmak, desteklemek. Yetiştirmek. Yedirmek. Semirtmek.
AVLAMA
Avlamak işi. Voleybolda karşı oyuncuların boş bıraktığı ve yetişemeyeceği yere topu yavaşça indirip sayı kazanma.
ATATÜRKÇÜLÜK
Atatürk'ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan, Türk Devleti'nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü, Kemalistlik, Kemalizm. Bu ilkeye bağlılık.
AMATÖRCE
Amatör gibi. (amatö'rce) Amatörün yapabileceği bir biçimde.
AHİRET
Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya.
AVAL
Ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence. Saflığı sersemlik derecesine varan (kimse).
BAŞARIM
Elde edilen bir başarı. Herhangi bir olayı veya durumu başarma isteği ve gücü. Kişinin yapabileceği en iyi derece, performans. Herhangi bir eseri, oyunu, işi vb.ni ortaya koyarken gösterilen başarı, performans.
AKILCILIK
Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.