Kelimeler arşivinde; içinde "aydınla" olan, toplam 26 tane kelime bulunuyor. İçerisinde aydınla bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu aydınla ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında aydınla olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
AYDINLATILABİLMEK
AYDINLATILABİLME
AYDINLATABİLMEK, AYDINLATMACILIK, AYDINLATIVERMEK, AYDINLANIVERMEK, AYDINLANABİLMEK
AYDINLANABİLME, AYDINLATABİLME, AYDINLANIVERME, AYDINLATIVERME
AYDINLATILMAK
AYDINLATILIŞ, AYDINLATILMA, İÇAYDINLATMA
AYDINLANMAK, AYDINLATICI, AYDINLAŞMAK, AYDINLATMAK
AYDINLAŞMA, AYDINLANIŞ, AYDINLATIŞ, AYDINLATMA, AYDINLANMA
AYDINLAR
AYDINLA
AYDINLA
Aydınlık.
AYDINLATABİLMEK
Aydınlatma imkânı veya olasılığı bulunmak.
AYDINLATILMA
Aydınlatılmak işi.
AYDINLANABİLME
Aydınlanabilmek işi.
İÇAYDINLATMA
Araçların yolcu taşınan bölümlerini aydınlatan donatım ve bu bölümleri aydınlatma işi.
AYDINLANABİLMEK
Aydınlanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
AYDINLANIVERMEK
Çabucak aydınlanmak.
AYDINLATABİLME
Aydınlatabilmek işi.
AYDINLATILABİLME
Aydınlatılabilmek işi.
AYDINLATILIŞ
Aydınlatılma işi veya durumu.
AYDINLATMACILIK
Aydınlatmanın bilimsel temel ve tekniklerinin tümü.
AYDINLATILMAK
Aydınlatma işine konu olmak.
AYDINLATIVERMEK
Çabucak aydınlatmak.
AYDINLANIVERME
Aydınlanıvermek işi.
AYDINLATIVERME
Aydınlatıvermek işi.
AYDINLATILABİLMEK
Aydınlatılma imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde AYDINLA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BELEDİYE
İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti. Bu örgütün bulunduğu bina.
FANUS
Süslü, ayaklı fener. Genellikle silindir biçiminde olan mum, gaz lambası vb. aydınlatma araçlarının çevresini kapatarak rüzgârdan koruyan cam. Saat, mikroskop vb. araçları tozdan korumak için üzerlerine kapatılan, yarım küre biçiminde cam kap.
FEYİZLENMEK
Feyzalıp aydınlanmak, faydalanmak.
AÇILMA
Açılmak işi. Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi. Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama. Çatlama.
AVİZE
Tavana asılan, şamdanlı, lambalı, cam veya metal süslü aydınlatma aracı.
ELEKTRİK
Maddenin elektron, pozitron, proton vb. parçacıklarının hareketleriyle ortaya çıkan enerji türü. Fiziğin, bu enerji ile oluşan olaylarını inceleyen kolu. Bu enerjiden elde edilen aydınlanma. Çarpıcılık, cazibe, canlılık. Bu enerjinin gündelik hayatta kullanılan biçimi.
FENER
Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı. Askı. Gemilere yol gösteren ışık kulesi.
AÇIKLAMAK
Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek. Açıkça söylemek, ifşa etmek. Belirtmek, göstermek, açığa vurmak, izhar etmek. Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek. Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak.
GÜNEŞSİZ
Güneş ışınlarıyla aydınlanmayan, güneş ışınlarını almayan. Kapalı, bulutlu (hava).
ENDOSKOP
İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet, içgöreç.
AYDINLATMA
Aydınlatmak işi, ışıklandırma. Sahnelerin ışıklandırılması işi.
ERGİNLEMEK
Birini bir konu üzerinde aydınlatıp onu gerekli temel bilgi ve becerilerle donatarak ergin ve yetişmiş kılmak. Bir kişiyi dernek, topluluk vb.ne özel bir törenle almak.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
GENELGE
Yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol göstermek, herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim, sirküler.
ÇIRA
Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü. Lamba. Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça.
AĞARMAK
Beyazlaşmak. Rengi solmak. Aydınlanmak.
AYDINLANMA
Aydınlanmak işi ya da durumu. Bir sorun üzerine gereği kadar bilgi edinme, tenevvür. Bir yüzeyin, karşısına konulan eşit ışık kaynaklarının sayısı ile orantılı olarak aydınlık görünmesi.
GÜNEŞLİ
Güneş ışınlarıyla aydınlanmış. Güneş ışınlarıyla yanmış. Açık, aydınlık (hava).
AYDINLIK
Bir yeri aydınlatan güç, ışık. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh. Kötülükten uzak, temiz, saf. Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk. Işık alan.
FAR
Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği. Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün.