İçinde ZARF geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "zarf" olan, toplam 12 tane kelime bulunuyor. İçerisinde zarf bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu zarf ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında zarf olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

10 harfli kelimeler

ZARFLANMAK

9 harfli kelimeler

ZARFÇILIK, ZARFLAMAK, ZARFLANMA

8 harfli kelimeler

ZARFINDA, HEZARFEN, ZARFALIK, ZARFLAMA

7 harfli kelimeler

ZARFLIK

6 harfli kelimeler

ZARFÇI, ZARFLI

4 harfli kelimeler

ZARF

Bazı kelimelerin anlamları

ZARF

Kap, kılıf, sarma. İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap. Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç. İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese.

ZARFLAMAK

Zarf içine koymak. Yorgan kaplamak.

ZARFLANMA

Zarflanmak durumu.

ZARFLIK

Zarf olarak kullanılan (sıfat).

ZARFLANMAK

Zarf içine konulmak.

ZARFLAMA

Zarflamak işi.

ZARFÇI

Tenha bir yolda yere içi doluymuş gibi görünen zarf veya cüzdan bırakan, sonra da bunları bulup alan kimseyi suçlayarak, tehdit ederek para sızdıran dolandırıcı, papelci. Sokaklarda iskambil kâğıtlarıyla halkı dolandıran bir tür dolandırıcı, papelci.

ZARFÇILIK

Zarfçının yaptığı iş, papelcilik. Sokaklarda iskambil kâğıtlarıyla halkı dolandırma, papelcilik.

ZARFALIK

Güneşin ufuktan beş metre yükseldiği zaman.

ZARFINDA

Belli bir sürede, belli bir süre içinde.

HEZARFEN

Çok bilen, elinden çok iş gelen.

ZARFLI

Zarfı olan.

  -   -   -  

Anlamında ZARF bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ZARF geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAŞLIKLI

Başlığı olan. Başlığı olan, antetli (zarf, kâğıt vb.).

Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz. "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz. Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz. Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz. İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz. Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz. Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi. İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz.

MAZRUF

Zarf içine konmuş, zarflı. İçerik.

KALMAK

Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek. Yapamamak. Eğleşmek. Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek. Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak. Sınırlanmak. Oturmak, yaşamak. Olmak, herhangi bir durumda bulunmak. İşlemez, yürümez duruma gelmek. Sınıf geçmemek. Herhangi bir durumu sürdürmek. Oyalanmak, vakit geçirmek. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Varlığını korumak, sürdürmek. Hayatını sürdürmek, yaşamak. Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak. Yetinmek. Miras olarak geçmek. Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak. İleriye atılmak, ertelenmek. Konaklamak, konmak.

KARTPOSTAL

Genellikle dikdörtgen biçiminde ince kartondan yapılmış, bir yüzü resimli, zarflı veya zarfsız gönderilen posta kartı, kart.

PUL

Posta parası karşılığı mektup zarfı, kartpostallara ve damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası. Vida, cıvata vb. şeylerin boynuna geçirilen, ortası delik metal levhacık. Balıkların, sürüngenlerin ve bazı kuşlarla memelilerin vücudunu kaplayan boynuzsu, sert levhacık. Propaganda amacıyla kullanılan yazılı küçük kâğıt. Akçeden küçük metal para. Üzerinde bulunduğu organa yapışık, biçim ve yapıca çok basit yaprakların her biri. Tavla oyununda kullanılan, plastik, tahta vb.nden yapılmış yassı yuvarlak levhacık. Küçük ve ince tabakacıklar. Bazı giysilerde süs olarak kullanılan parlak, incecik, genellikle metal levhacık.

PULLANMAK

Zarf, mektup, evrak vb.nin üzerine pul yapıştırılmak. Pul pul olmak.

PAPELCİLİK

Zarfçılık.

MEKTUP

Bir şey haber vermek, sormak, istemek veya duyguları bildirmek için birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş yazılı kâğıt, name.

BAŞLIK

Genellikle başı korumak için giyilen şapka, serpuş. Tekerlek parmaklarının çakılı olduğu kısım. Bir sütunun, bir direğin tepeliği. Kâğıt veya zarf üstüne basılmış ad ve adres, antet. Tablaların veya iş parçalarının düzgün kalmasını sağlamak amacı ile baş taraflarına takılan parça. Bir yazının, bir kitabın bölümlerinin başına konulan ve konuyu kısaca tanıtan ibare, serlevha. Başlık parası. Üst giysilerinin yakalarına takılı başlık, kapüşon. Hayvan koşumunun başa geçirilen bölümü.

ETMEK

Bir işi yapmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Eşit değer kazanmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Küçük ya da büyük abdestini yapmak. Bulmak, erişmek. Herhangi bir değerde olmak. Kötülükte bulunmak.

BELİRTEÇ

Zarf. Ayıraç.

DURMAK

Hareketsiz durumda olmak. Ara vermek. Varlığını sürdürmek. Birisinin malı olarak bulunmak ya da o malla ilişkisi olmak. İşlemez olmak, çalışmamak. Dinmek, kesilmek. Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek. Beklemek, dikilmek. Bir yerde olmak veya bulunmak. Yaşamak. Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek. Kalmak. Belli bir durumda, bir görevde bulunmak. Var olmak. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi.

FİİLİMSİ

Fiilden türetilen, olumsuzu yapılabilen mastar, sıfat-fiil, zarf-fiil vb. türleri bulunan ad, eylemsi.

İÇİNDE

Süresince, zarfında. ile dolu bir biçimde. Ortamında.

AKTAR

Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân. İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân.

İLE

Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz. Bazı soyut adlara getirildiğinde ". olarak, . bir biçimde" anlamında durum zarfları oluşturan bir söz. Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz.

PAPELCİ

Zarfçı.

ISLATICI

Yapıştırmadan önce pulları, zarfları, etiketleri ıslatmaya yarayan araç.

SARMA

Sarmak işi. Lahana, pazı ve üzüm yaprağının hazırlanan içle sarılmasıyla yapılmış olan etli veya zeytinyağlı yemek. Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk. Saran, içine alan şey, zarf. Sarılarak yapılan. Çevirme.