Kelimeler arşivinde; içinde "kanlı" olan, toplam 57 tane kelime bulunuyor. İçerisinde kanlı bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu kanlı ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında kanlı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
CUMHURBAŞKANLIĞI
SERİNKANLILIK, SICAKKANLILIK, SOĞUKKANLILIK, İÇYAPİŞKANLIK, İÇYAPIŞKANLIK, ALIŞKANLIKLAR
AĞIRKANLILIK, SOMURTKANLIK, DELİKANLILIK, ÇIĞIRTKANLIK, KANLIBAĞLAMA, KANLIBALSIRA
YALITKANLIK, VURUŞKANLIK, YAPIŞKANLIK, YILIŞKANLIK, SIRITKANLIK, TUTUŞKANLIK, KONUŞKANLIK, KIRITKANLIK, BAŞBAKANLIK, BULAŞKANLIK, ÇALIŞKANLIK
KANLIGÜNEY, ALIŞKANLIK, AKIŞKANLIK, KANLIÇAVAK, KANLIÇAYIR, KANLIKAVAK, UNUTKANLIK, KANLIPINAR, KANLIPİLAV, SOĞUKKANLI, SERİNKANLI, SICAKKANLI
AĞIRKANLI, KANLIGADA, KANLIABAT, CAMEKANLI, BALKANLIK, DELİKANLI, BAŞKANLIK
DEKANLIK, KANLILIK, KANLITAŞ, HAKANLIK, KALKANLI, KANLIDAĞ, KANLIÇAY, BAKANLIK
AVKANLI, KANLICA, ODKANLI, TAKANLI
KANLIK
KANLI
KANLI
Kan bulaşmış. Kanı yoğun olan, demevi. Kan dökülmesine neden olan. Kanlanmış olan. İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil. Kan davasında taraf olan kimse. Kanı olan.
VURUŞKANLIK
Dövüşkenlik.
KANLIBALSIRA
İncir ve portakal ağaçlarında olan, iri bir inci büyüklüğünde, ezildiği zaman yapışkan sıvı bırakan bir bit, Ceraplaetos.
SICAKKANLILIK
Sıcakkanlı olma durumu. Bir insanın bir başkasına karşı doğal ve içgüdüsel olarak bir eğilim, sevgi ve yakınlık duyması, cana yakınlık, sempati, sempatiklik.
ALIŞKANLIKLAR
Uzun süre içindeki yinelenmeler sonunda özdevimselleşen bilinçsiz ya da bilinçli davranışlar.
SERİNKANLILIK
Soğukkanlılık.
SOĞUKKANLILIK
Soğukkanlı olma durumu, serinkanlılık.
YALITKANLIK
Yalıtkan olma durumu.
İÇYAPİŞKANLIK
Cisimlerin molekülleri arasında, birbirlerini bir arada tutan çekim gücü.
İÇYAPIŞKANLIK
Sıvı ya da katı tanecikleri bir arada tutan kuvvet, erke.
AĞIRKANLILIK
Ağırkanlı olma durumu.
CUMHURBAŞKANLIĞI
Cumhurbaşkanı olma durumu. Cumhurbaşkanı ve diğer görevlilerin bulunduğu bina. Cumhurbaşkanının makamı.
KANLIBAĞLAMA
Duvar örülürken tavana yakın konan bağlama ağacı.
ÇIĞIRTKANLIK
Çığırtkanın yaptığı iş.
SOMURTKANLIK
Somurtkan olma durumu.
DELİKANLILIK
Delikanlı olma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde KANLI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
CAHİL
Öğrenim görmemiş, okumamış. Deneysiz, genç, toy (delikanlı veya kız). Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan.
DADANMAK
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek. Yarar, çıkar amacıyla veya alışkanlıkla bir yere sık uğramak, abone olmak.
DEMEVİ
Kanlı, kanı çok (kimse). Öfkeli, sinirli.
ALIŞKI
Alışkanlık.
DADAŞ
Erkek kardeş. Delikanlı, yiğit kimse. Yakın dostlar için kullanılan bir seslenme sözü.
BAĞIMLI
Başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği olmayan, tabi. Bir kimseye veya şeye maddi veya manevi yönden aşırı bağlı olan. Sigara, uyuşturucu madde vb. kötü alışkanlıklara aşırı derecede düşkün, müptela.
BABIALİ
Osmanlı Devleti'nde İstanbul'da sadaret (Başbakanlık), dâhiliye ve hariciye nezaretleri (İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları) ile Şûrayıdevlet (Danıştay) dairelerinin bulunduğu yapı. Osmanlı hükûmeti. İstanbul'da bu çevredeki basın.
BAŞVEKİLLİK
Başbakanlık.
ALIŞKINLIK
Alışkanlık.
CİVELEK
Canlı, neşeli ve sokulgan. Yeniçeri Ocağına yeni girmiş delikanlı.
ADAMCIL
İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis.
AKŞAMCI
Akşamları içki içme alışkanlığında olan kimse. Çalışmalarını daha yoğun olarak akşam saatlerinde yapan kimse.
AZDIRMAK
Azmasına sebep olmak. Şımartmak. Azgın duruma getirmek. Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak.
BIRAKMAK
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak. Yanına almamak, yanında götürmemek. Koymak. Bıyık ya da sakal uzatmak. Bir işi başka bir zamana ertelemek. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak. Bakılmak, korunmak için vermek. Kötü bir durumda terk etmek. Ayrılmak, terk etmek. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek. Saklamak, artırmak. Sarkıtmak. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak. Boşamak. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek. Sınıf geçirmemek, döndürmek. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. Engel olmamak. Unutmak. Sahiplik hakkını başkasına vermek.
BAŞDANIŞMAN
Genellikle cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve bakanlıklarda görevlendirilen, alanlarında uzmanlaşmış, tanınmış ve ehliyetli kimse, başmüşavir.
ADSIZ
Adı olmayan, isimsiz. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz. Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz.
DIRDIRCI
Bezdirici söz etme alışkanlığı olan, geveze, yerli yersiz konuşan (kimse).
ABONE
Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).
BULAŞKAN
Bulaştığı yerden kolay temizlenemeyen, yapışkan. Sataşma, kavga etme alışkanlığı olan.
BATAKÇI
Borcunu ödememeyi alışkanlık edinmiş (kimse). Eline geçen parayı batıran (kimse).