Kelimeler arşivinde; içinde "fire" olan, toplam 18 tane kelime bulunuyor. İçerisinde fire bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu fire ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında fire olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
FİRENGİLEMEK
HAFİFİREK, FİRESETLİ
MAĞFİRET, MEĞFİRET
FİREHTİ, FİREKLİ, FİRENGİ
ZAFİRE, SAFİRE, FİREZE, FİRENK, FİREÇE, SEFİRE
FİREK, FİREG, FİREZ
FİRE
FİRE
Ağırlık yitimi. Eksik, noksan. Bir iş yapılırken çıkan artık parça.
FİRENGİLEMEK
Kilitlemek.
FİREKLİ
Frengili.
FİREZE
Kılavuz çivilerin başlarını gizlemek için kullanılan marangoz matkabı. Büyük ağaçları çekmek için kullanılan çengelli çivi.
FİRESETLİ
Becerikli.
FİREÇE
Tabakların deriyi sıyırmak için kullandıkları araç. (Maraş).
MAĞFİRET
Bağışlama.
FİRENK
Domates. Asma kilit. Gömme ya da oturtma kapı kilidi. (Yalvaç Isparta; Dutluca Eskişehir).
FİREHTİ
Tarla ya da bahçe çevresine yapılan tahta parmaklık, çit.
FİREK
Domates. Asma kilit. Ekin saplarından yapılan deste.
FİRENGİ
Kapı kilidi. Anahtar (Çayağzı).
SAFİRE
İnce, güzel ses. Islık.
ZAFİRE
Zafer kazanan, üstün gelen.
SEFİRE
Bayan elçi. Elçi karısı.
HAFİFİREK
Hafifçe.
MEĞFİRET
Arapça kökenli mağfiret: mağfiret.
Bu bölümde tanımı içerisinde FİRE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
GÜLDAN
Gülsuyunun misafire sunulurken içine konulduğu kap. (Küplü Bilecik). Çiçek konulan kap, çiçeklik.
GİREVİT
Yapağı ve yünün tarandıktan sonra kalan posa ve firesi.
DÖKKÜ
Köylerde ocakların arkasına dökülerek kurutulan hayvan gübresi. Yakmak için ocağa dökülen hayvan gübresi ile karışık saman. Hayvanların altına serilen ot, ağaç dalı. Hayvanlara yedirilmek için toplanan ağaç yaprağı. Misafire yapılan ikram. Rüşvet.
SEÇİME
Firengi, belsoğukluğu gibi hastalık.
BAĞLAK
Değirmen çarkını firenleyen ağaç. Av hayvanlarının geçeceği yer, avlanma yeri. Ormanlık ve kayalık yerlerdeki geçit. Çitle çevrilmiş tarla. Ana suya karışan derecikler. Tarlaları korumak için kenarlarına çekilen harçsız duvar, çit. Yemeni, renkli basmadan yapılan baş örtüsü. Türkünün son dörtlüğü. Bir çevrimi uzaktan açıp kapamak için kullanılan akımmıknatıssal aygıt. Oyunun sonucunu bağlayan son söz. Paklama işlemi uygulanacak kangalların, çelik tel ile bağlanarak bir araya getirilmiş birkaçı. Bir edebiyat parçasının içindeki fikirleri bağlıyan sonuç.
GEZEK
Çok gezen kişi. Köy halkının, köy odasına gelen misafire, çobana, imama sıra ile yemek göndermesi. Ailelerin aralarında sıra ile birbirlerine verdikleri ziyafet, toplantı. Misafirlik. Sıra ile hayvan gütme: Gezekten geldim. Öküz, inek ve benzerleri sürüsü. Otlak. Pirinç, buğday tarlası: Pirinç gezeği. Gezinti yeri. Öküz arabaları dizisinin en önünde giden araba: Bizim araba gezek. Sıra, nöbet: Bu akşam gezek kimde ?. Ambarların önündeki sofa. Sıra.
YARLIGAMAK
Tanrı, birinin suçunu bağışlamak, mağfiret etmek.
MANTIRIÇ
Mart inciri, firenkinciri.
ACISU
Maden suyu. İçmeye elverişli olmıyan tuzlu, kireçli, kükürtlü su. Deniz kenarından kaynıyarak çıkan tuzlu su. Çıban, sivilce ve yanığın içindeki sarı su, iltihap. Sabunlaşma sonunda kalan kostik suyu. Karın ağrısına iyi gelen kekik veya filiskin (Mentha silvestris) suyu. Eskiden firengiye ilâç olarak kullanılan ve iyodür dö sodyumla yapılan bir ilâç. Rakı. Madensuyu. Orta derecede tuzluluğu olan su. Ankara ilinde, Beypazarı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Denizli şehri, Sarayköy ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Kocaeli şehri, Derbent bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Samsun ili, Asarcık belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Sinop şehrinde, Gerze ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Tokat ili, İğdir nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Trabzon şehrinde, Akçaabat belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.
KENGİ
Romatizma. Lumbago. Nezle. Firengi. Ağrı, sızı.
DIRAV
Yokuştan inerken kağnıların tekerleklerinin önüne eklenen ve firen vazifesini gören kalın sopa. Silah sesi.
KONULGA
Misafire gönderilen yemek.
BAĞLA
Buğday ve arpanın içinde bulunan burçak, mercimek şeklinde siyah tanecikler. Bakla yaprağına benzeyen ve pişirilip yenilen bir bitki. Fasulye. Değirmen çarkını firenleyen ağaç. Su bendi tıkacı. Ufak göl. Akarsuların seviyesini yükseltmek, suları toplamak veya başka yöne çevirmek için yapılan bent. Duvarların arasına yatay olarak konulan ağaç. Çoban köpeklerinin boynuna takılan, üzerinde sivri dişler bulunan demir halka. (Adalıkuzu, Hacılar Güdül Ankara) (bakla) : (Akbaş Güdül Ankara).
BELCEK
Kuşak, kemer, uçkur. Sığırlarda görülen bir hastalık, karasığır hastalığı. Eteklik. Mintan, içlik, firenk gömleği. Kısa kadın entarisi. Bir sığır hastalığı.
GİREVÜT
Yapağı ve yünün tarandıktan sonra kalan posa ve firesi.
BELÇEK
Mintan, içlik, firenk gömleği. Cenazeyi mezara koyarken, tabutun altından geçirilip üstte birleştirilen, kuşak gibi kaput bezi parçası.
BAĞIŞLAMA
Bağışlamak işi, mağfiret, gufran. Hibe etme.
KİF
Firengi hastalığı. Örtü : Ahmet kifin gerisine yat. Sağlam, dayanıklı.
BAĞLAĞI
Değirmen çarkını firenleyen ağaç. Akarsuların seviyesini yükseltmek, suları toplamak veya başka yöne çevirmek için yapılan bent. Duvarların arasına yatay olarak konulan ağaç.
SÜRÜKGE
Kağnı fireni. (Yukarıdinek Şarkikaraağaç Isparta).