Sonu HENDE ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "hende" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu hende ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında hende olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde hende olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

HENDE

Bu, şu, o.

ŞAHENDE

Mutlu, memnun.

  -   -   -  

Anlamında HENDE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde HENDE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

KARIKLAMA

Meralarda yüzey akışını önlemek ve toprak nemini uzun süre koruyarak vejetasyonu geliştirmek için 1-1,5 metre aralıklarla 10-15 santimetre kesitinde tesviye eğrilerine paralel küçük hendeklerin açılması.

AKTEFEK

Sakarya ili, Hendek ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

AKÇAYIR

Diyarbakır kenti, Silvan ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge. Sakarya şehrinde, Hendek ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

ANDAL

Bahçe, bağ ve bostanda sulamayı kolaylaştırmak için, toprağın eğimine göre ayrılmış parçalar, maşala, evlek. Evlek sınırı. Bahçe ve bostanlarda evlekler arasındaki su yolu, ark. Sulanan tarla veya bostanda evleklerin suyla dolması, göllenmesi hali: Bahçe andallanıncaya kadar suyu kesme. Pirinç ekmeye elverişli akıntısız, sulak yer, bataklık. Fındığın dövülme zamanı yapılan 40-50 cm. yüksekliğinde ve 80-100 cm. enindeki kabuklu fındık yığını. Tırpan veya makine ile biçilen ekin sapı yığını: Tarlada üç andal ziyan olmuş. Orman içindeki ince uzun mera. Sersem, budala: Ahmet bu sıralarda andallaştı. Filan, falan: Sofraya ekmek, kaşık, andal geldi mi?. Seyrek, aralıklı yapılan iş veya dikiş: Ahmet tarlasını andal sürmüş. Bağ, bahçe sulamak için yapılan hendek, ark. Üzüm bağlarında evlek sırası. Derin su kanalı (Çayağzı). Tütün fidelerinin yetiştirildiği evlek. (Çakallı, Konak, Samsun).

TRAP

Hendek, tuzak. Sahnede yerde bulunan kapak.

AKOVA

Bir çeşit yumuşak buğday. İçel ilinde, Gülnar ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Osmaniye şehri, Kadirli belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Sakarya ili, Hendek ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

AŞAĞIÇALICA

Sakarya ili, Hendek ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

GRABEN

Çöküntü hendeği.

HİSAR

Bir şehrin veya önemli bir yerin korunması için taştan yapılmış, yüksek duvarlı ve kuleli, çevresinde hendekler bulunan küçük kale, kermen, germen. Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam. Klasik Türk müziğinde re diyez notası.

KROS

Kırlarda ve ormanlarda, hendeklerden, yükseltilerden, çukurlardan ve akarsulardan geçerek yaya yapılmış olan koşu.

ŞATO

Avrupa'da soylu kimselerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak. Geniş toprağı olan büyük konut.

GEOMETRİ

Nokta, çizgi, açı, yüzey ve cisimlerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı, hendese. Bu konu ile ilgili olan kitap veya ders.

PALANKA

Ağaç ve toprakla yapılmış, hendekle çevrilmiş küçük hisar.

BADAL

Merdiven. Kardan veya çamurdan oluşan çukur. Merdiven, merdiven basamağı. Kar veya çamurda donmuş, kurumuş, derin, tekerlek ve ayak izi. Yol veya tarladaki girinti çıkıntı, tümsek, hendek: Yol çok badallı, araba sarsıyor. İki dönüm büyüklüğünde bir tarlanın altıda bir parçası. Tarla sekisi. Tuzak, fak, tehlike: Mehmedi badala bastırdım. Ağacın gövdesinden ilk ayrılan dal, sürgün. Bacak: Badalına basar ayırırım. Geniş adımla yürüyüş. Zıpzıp, bilye. Ceviz içinin dörtte biri. Akran, eş, denk. Pis, karışık. Engel, güçlük. Merdiven basamağı, merdiven.

TAHKİMAT

Bir yeri düşman saldırısına karşı koyabilecek duruma getirmek için yapılmış olan türlü haberleşme, hendek, siper vb. savunma tesisleri. Maden yatağında açılan bir kanalın çökmesini önlemek amacıyla sağlamlaştırma.

BALIKLIİHSANİYE

Sakarya ili, Hendek belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

GEOMETRİK

Geometriyle ilgili veya geometriye uygun olan, hendesi.

SİPER

Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer. Askerlerin savaşta vurulmamaları ve rahat ateş edebilmeleri için kazılmış, üstü açık hendek. Güneş ve yağmurun etkisinden korunmak amacıyla şapka, kasket vb.nin önüne yapılmış olan çıkıntı, siperlik. Kuytu, korunulabilen. Yağmur, güneş ve rüzgârın etkilemediği gizli, kuytu yer, dulda.

KESİK

Kesilmiş olan. Aralıklı. Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür. Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu). Kısa. Çiğ sütten yapılmış olan yağsız peynir, çökelek, ekşimik. Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek. Kesilerek bozulmuş olan. Parası olmayan. Kesilmiş olan yer. Tutkun, hayran.

BADAK

Kısa boylu, ufak yapılı, cüce, bodur, tıknaz. Paytak yürüyen, bacakları çarpık olan: Badağın biri hendeği atlayamadı. Tek husyeli hayvan, iyi burulmamış, dişisine yanaşamayan hayvan. Husye, erkeklik bezi. Orta büyüklükte manda yavrusu, yeni doğmuş manda yavrusu. Fıtık. Dermansız, takatsız, çevik olmayan. Duygusuz, vurdumduymaz. İki çocuk kardeşlik olmak için serçe parmaklarıyla tutuşma. Bir şeyi uzatmak için yapılan ek, ilâve. Yeni kurutulan üzüm arasında kalan yaş taneler. Bardak. Merdiven, merdiven basamağı. Akran, eş, denk. Çelme, güreşte bacak atma. Toprak testi, küçük testi. İyi enenmemiş, erkeklik bezi tek olan hayvan. Erkeklik bezi. Kısa boylu. Niğde ilinde, Kemerhisar bucağına bağlı bir yerleşim yeri.