EYDE ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "eyde" olan, toplam 3 adet kelime bulunmaktadır. eyde ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu eyde ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde eyde olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

EYDE

Bana bak, beni dinle anlamında.

EYDEMİR

Marangozların, semercilerin ve taşçıların oyma ve delme işlerinde kullandıkları demir kalem. Kütahya kenti, Dumlupınar ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

EYDEMİRİ

Marangozların, semercilerin ve taşçıların oyma ve delme işlerinde kullandıkları demir kalem.

  -   -   -  

Anlamında EYDE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde EYDE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ARILAMAK

Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek.

ALT

Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı. Birkaç şeyden aşağıda olan. Bir şeyin yere yakın bölümü. Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun. Sınıflamalarda ikinci derecede olan. Bir nesnenin tabanı. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü.

ARMATÜR

Bir aletin ana bölümünü oluşturan kısım. Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. Bir mıknatısın iki kutbu arasında kuvvet akımını toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası.

ALAKALANMAK

İlgilenmek. Bir şeyden zevk almak. Bir şey çekici gelmek. Gönül bağlamak, yakınlık duymak.

BAŞUZMAN

En yüksek düzeyde bulunan uzman.

ALTILI

Altı parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden altı tane bulunan. Altılı ganyan. İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde altı işareti bulunan kâğıt veya pul. Divan edebiyatında her bendi altı dizeden oluşan nazım biçimi.

BAĞLAYICI

Bağlama niteliği olan. Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu maddelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan: "Ve" bağlayıcı bir edattır. Uyulması zorunlu.

BAŞSAVCI

En üst düzeydeki savcı.

BAŞMÜDÜR

En üst düzeydeki müdür.

BAŞTEKNİSYEN

En yüksek düzeyde bulunan teknisyen.

BAŞHEMŞİRE

Sağlık kuruluşlarında hemşirelik hizmetlerinin en üst düzeyde sunulması için hizmetlerin düzenlenmesinden, yürütülmesinden, denetlenmesinden sorumlu yönetici hemşire.

AKILCILIK

Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm, deneycilik karşıtı. Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırı veya akıl dışı hiçbir şeyi tanımama davranışı ve tutumu, akliye, rasyonalizm. Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.

AYRILMAK

Ayırma işine konu olmak. Boşanmak. Bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak.

AZILI

Gözü bir şeyden yılmayan, azgın. Çok şiddetli, korkunç.

BAŞYARDIMCI

Bir kurum veya kuruluşta görevli amirin yardımcılarından en üst düzeyde olanı.

BAŞMÜHENDİS

En üst düzeydeki mühendis.

AZGIN

Azmış olan, azılı. Çok yaramaz (çocuk). Çabuk iltihaplanan, yarası hemen kapanmayan (ten). Coşmuş, taşmış. Cinsel istekleri aşırı olan. Gözü hiçbir şeyden yılmayan.

BELAGAT

İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği. Söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı, retorik. Bir şeyde gizli olan derin anlam. Konuyu bütün yönleriyle kavrayarak hiçbir yanlış ve eksik anlayışa yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıktan uzak, düzgün anlatma sanatı.

ASILANMAK

Bir şeyden yarar sağlamak, intifa etmek.

BAŞYÖNETMEN

Bir filmde veya tiyatro oyununda en üst düzeyde yönetmenlik yapan kimse, başrejisör.